Avrupa enerji piyasasında pastırma yazı etkisi

Ilıman hava koşulları ve depoların doluluk oranının yanı sıra TTF’ye tavan fiyat uygulamasına dönük başlatılan girişim ve AB genelinde LNG alımı için inşa edilen terminal sayısındaki artış, kışa dönük olumsuz senaryolarda bir nebze de olsa gerilemeye nede

Ukrayna Savaşı’nın küresel ve bölgesel düzeyde ciddi yansımaları var. Bunlardan ilk akla geleni Avrupa Birliği’ni (AB) sarsan doğal gaz krizi. Rusya’nın Avrupa’ya Kuzey Akım I üzerinden doğal gaz akışını askıya almasıyla beraber Avrupa’da enerji fiyatları yükselmeye başlamıştı. Fiyat artışları konusunda yeni bir yol haritası hazırlamak durumunda kalan Brüksel, pek çok önemli planı hayata geçirse de tavan fiyat konusunda uzlaşma sağlayamadı. AB’nin enerji gündeminde bu hafta olanlara bakalım.

DOĞAL GAZDA TAVAN FİYAT UYGULAMASI NEDİR VE NEDEN ÖNEMLİ?

AB, özellikle eylül başından itibaren Rusya’nın başlattığı kesinti karşısında bakanlar düzeyinde sık sık toplantılar yaptı. Bu toplantıların çeşitli başlıkları olmakla beraber alınan temel kararlar. Yüzde 15’lik tasarruf tedbirlerinin sürdürülmesi, depoların hızla doldurulması, enerji konusunda dayanışmacı eğilim, elektrik şirketlerinin kazançlarına mercek tutma ve bunlara dönük kâr sınırlamaya dönük çalışma yapılmasıydı.

Bu kararlar, AB’de bazen istisnalar ve tartışmalar yaratsa da 27 üyenin onayını kazandı. Ancak son günlerde gündeme gelen doğal gaza yönelik tavan fiyat uygulaması AB’nin bu başlıkta işinin hiç de kolay olmadığını gösteriyor. Üyeler arasındaki ayrışma nedeniyle geçtiğimiz hafta aynı gündemle toplanan AB’den bu hafta da olumlu bir karar çıkmadı. Bunda özellikle çekirdek üyeler olarak anılabilecek olan Almanya, Fransa, Belçika, Lüksemburg, Hollanda ve İtalya arasındaki ayrışma etkili. AB’nin gündeminde yer eden tavan fiyat uygulaması neden önemli?

Tavan fiyat uygulaması, bir anlamda devletlerin ya da benzer yetkilerin devredildiği otoritenin, piyasaya müdahalesini içeriyor. Aslında petrolde olduğu gibi doğal gaz fiyatlarının önemli bir kısmı da serbest piyasalarda belirleniyor. Yalnızca uzun dönemli kontratlara konu olan tedarikte satıcı ile alıcı arasında bir anlaşma formüle edilebiliyor. Taraflar arasında bir anlaşma olsa da genellikle bu anlaşmalar piyasalardan kopuk bir şekilde yapılmıyor. Örneğin Türkiye’nin Türk Akım I üzerinden aldığı doğalgaz, Botaş ile Gazprom arasında yapılan anlaşma uyarınca yüzde 70 Hollanda’da bulunan TTF, yüzde 30 petrol fiyatlarını baz alacak bir formüle dayanıyor.

Gazprom anlaşmada belirlenen periyotlarda gaz fiyatını güncelliyor. Bunun yanında bir de spot ya da kısa vadeli anlaşmalarla alınan doğalgaz mevcut. Bunda gaz alımı ileriye genellikle bir ya da iki ay sonrası için yapılıyor ve söz konusu dönemde gazın fiyatı örneğin Hollanda’daki sanal hub TTP’de neyse ona göre belirleniyor.

Doğalgazdaki bu mekanizma, yani gittikçe fiyatların serbestleşmesi ve piyasa odaklı hale gelmesi, 1982’den itibaren petrolün serbest piyasada fiyatlandırmasını akla getiriyor. Bir anlamda adım adım doğalgaz piyasası, özellikle sıvılaştırılmış (LNG) ile beraber, piyasa fiyatların belirlenmesinde belirgin bir otorite haline geldi. İşte buna karşın şimdi getirilmek istenen tavan fiyat uygulaması, doğru ya da yanlış olmasından bağımsız şekilde, devletin piyasaya müdahalesi. Üstelik bu müdahalenin adresi, başta enerji olmak üzere devletin piyasa güçleri karşısında geriletilmesi gerektiğini savunan AB. Peki bu konuda hangi üye ne söylüyor?

AB’DE AYRIŞMA: ALMANYA KARŞI FRANSA TARAFTAR

AB içerisinden hem daha önce yapılan enerji bakanları zirvelerinde hem de geçtiğimiz hafta ve bu hafta gerçekleşen liderler zirvesinde üyelerin farklı tutumları dikkat çekiyor. AB’nin ekonomi lokomotifi Almanya, doğalgaza getirilecek tavan fiyat uygulamasının tedarikçileri ürküteceğini, gaz alımını zorlaştıracağını ve Asya-Avrupa gaz rekabetinde Avrupa’nın geride kalacağını düşünüyor. Bu nedenle öneriye sıcak bakmıyor. Zaten Almanya enerji konusunda ortaya konan çabaları ortak bir mutabakattan ziyade bir zorunlu dayanışma olarak gördüğünü bizzat Şansölye Olaf Scholz’un sözleriyle duyurmuştu. Üstelik bu konuda Almanya yalnız değil. AB’nin diğer önemli iki ülkesi Hollanda ve Danimarka da Almanya ile benzer bir zemini paylaşıyor.

Öte yandan son dönemde Rusya’dan aldığı LNG ile gündeme gelen Fransa, AB’ye ev sahipliği yapan Belçika, İtalya, İspanya ve Portekiz tavan fiyat uygulamasını savunan üyeler. Hatta Portekiz ve İspanya bu konuda kendi ülkeleri özelinde inisiyatif alarak tavan fiyat uygulamasına geçti bile. Üyeler arasındaki bu ayrışma konuya ilişkin ortak bir zemin bulunmasını zorlaştırırken son bir haftada AB’deki enerji fiyatları seyri geçici bir rahatlama yarattı. Bu gevşemeyse konunun “daha sonra” denilerek ertelenmesinde etkili oluyor.

AVRUPA’DA DOĞAL GAZ 100 EURONUN ALTINI GÖRDÜ

Avrupa’da özellikle zorlu koşullara karşı yedekte tutulan belirli bir miktar gaz var. Sık sık gündeme geldiği üzere depolanan gaz. Gazın depolandığı başlıca adresler Almanya, Fransa, İtalya, Hollanda. Toplam depolama kapasitesiyse 120 milyar metreküp (bcm) civarında. AB’nin Haziran 2022’de yaptığı toplantılarda bu depoların doluluk kapasitesinin ekim ayından yüzde 90’nın üzerine çıkarılması hedefleniyor tam da bu nedenle üyelerden yüzde 15’lik tasarruf planına uyması bekleniyordu. Depoların doluluk oranı komisyondan gelen son açıklamalara göre yüzde 95’in üzerinde. Bir anlamda konuya ilişkin komisyonun hazırladığı yol haritasının işlediği söylenebilir. Depoların bu düzeyde dolu olması özellikle soğuk kış senaryolarına karşın moral olarak destekleyici, nihayetinde depolardaki doğalgaz AB’nin yıllık tüketiminin yaklaşık yüzde 25’i.

Depolardaki durumun yarattığı motivasyon artışına eklenen bir diğer unsur mevsim normallerinin üzerinde seyreden sıcak hava koşulları nedeniyle hem gaz tüketiminde görülen gerileme hem de bunun bir parametre olarak gaz ve onunla bağlantılı olarak elektrik fiyatları üzerinde tüketici lehine geçici de olsa olumlu etki yaratması. Nihayetinde Avrupa’da derinliği en fazla olan Hollanda TTF’de ileri vadeye dönük gaz satış fiyatı önce 104 euroya ardından 98 euroya kadar geriletti. Böylece haziran ayından bu yana Avrupa’da ilk defa 100 eurounun altında fiyatlar görülebildi.

Ilıman hava koşulları ve depoların doluluk oranının yanı sıra TTF’ye tavan fiyat uygulamasına dönük başlatılan girişim ve AB genelinde LNG alımı için inşa edilen terminal sayısındaki artış, kışa dönük olumsuz senaryolarda bir nebze de olsa gerilemeye neden oldu ve bu da fiyatların seyrine etki etti.

Özetlemek gerekirse, Ukrayna Savaşı’ndan tarafların dışında en fazla etkilenen enerji piyasasındaki çalkantıyla gündemden düşmeyen AB’ydi. Almanya başta olmak üzere ağır sanayinin doğal gaza olan bağımlılığı, kış mevsiminin izleyeceği seyir, hazirandan itibaren AB’nin alarma geçerek çözüm arayışına geçmesine zemin yarattı. Hali hazırda depoların doluluğu, TTF’ye getirilecek tavan fiyat mekanizması ve hızla inşa edilen LNG terminalleri gelecek senaryosu için AB’nin önünü görmesini sağlayan unsurlar, mevsim koşullarının getirdiği rüzgârın geçiciliği motivasyona olumlu yansısa da etkisi bir iki haftayla sınırlı olabilir.

Burada daha dikkat çekici olan aslında tavan fiyat uygulamasında görüldüğü üzere devletin, AB’nin ve gaz piyasalarının seyri konusunda, yani son 30 yılın amentüsü olan serbest piyasa öncelikli yaklaşımlarda görülen çatırdama ve bunun AB içindeki etkisi.

Bu konu ayrı bir tartışmayı hak etmekle beraber buraya not edilmeli. Brüksel cephesinde doğalgaza dönük çözüm arayışları sürüyor, peki 6-18 Kasım’da Mısır’da gerçekleştirilecek COP 27 (İklim Zirvesi) öncesinde AB ve Türkiye’nin iklim kriziyle mücadele karnesi nasıl? Önümüzdeki hafta bu konuya bakacağız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi