Ragıp Zarakolu
'Bağışlanma gerçeğin kabulünden sonraki adımdır'
bir türk dosta mektup:
senin ayağında bir diken var,
kardeşim,
benim yüreğimde bir tane senin için,
benim için de her şeyi güç kılıyor rahatsız.
gülün dikenleri var el atılınca korur
bir kan damlası oluşabilir parmağın ucunda,
ama eğer dikkat edilirse
o kendi güzelliğini bağışlar
renk ve koku verir günlerimize
hatta damaklarımızı okşar
doyumsuz lezzetiyle.
ben gülleri severim
dikenleri hep olacak
bundan kaçınılmaz
kardeşim...
eğer sen karar verseydin
yüreğimdeki dikeni çekmeye
ayağındaki dikende beraber
çıkıp kaybolacaktı kendiliğinden
ve biz ikimiz senle ben
özgür olacaktık
ve kardeş...
charles aznavour
Fotograf: Demir Sönmez
Alp Sermet’in değerlendirmesi hoşuma gitti: "Bir hafta içinde iki dev sanatçıyı kaybettik: Charles Aznavour ve Ara Güler. Biri evinde kaldı diğeri ayrıldı. Bozkır kültürü kazıdı tüm zenginliği Anadolu'dan." Evet kent kültürü yok oldu Anadolu’da. Yüz küsür yıl sonra hala bunun oluşup oluşmadığı kuşkulu. En son İstanbul düştü. Ada’da Çelik Gülersoy evine kafayı takmış İstanbul belediyesi. Herhalde en son düşürülecek yer orası kaldı. Ada da düşerse fetih tamamlanacak. Aslında bu süreç ilk, Kuzguncuk’ta, Fenerbahçe’de Çelik Gülersoy’un bizlere kazandırdığı eski İstanbul kültürel mekanların gaspedilmesi ile başladı, RTE’nin küçük oy ile İstanbul’u düşürmesinden sonra. Osmanlılık adına, Osmanlı İstanbulu'nun 19. yy çok kültürlü dokusu yok edildi. Kemalistlerin başlattığı, Mendereslerin sürdürdüğü yıkıma son nokta konuldu. Allaha şükür artık Taksim’de camimiz var, hele bir de Ayasofya düşürülsün. Osmanlı İstanbulu'na, Osmanlı tiyatrosuna, müziğine vb. Ermeni katkısı tartışılmaz. Yıkın Balyan ailesinin eseri olan mimari zenginliği İstanbul’un silüeti hayli yoksullaşır.
Bugün 50’lerin, 60’ların İstanbul’u zihnimizde canlanıyorsa, bu Ara Güler sayesindendir.
Fransız devlet başkanı Macron, düzenlenen özel bir törenle Charles Anzavur’un Fransız bayrağına sarılı tabutu başında saygı duruşunda bulunurken, Onun özelinde Ermeniliğin Fransız kültürüne yapmış olduğu katkıya duyduğu saygıyı ve teşekkürü de ifade etti.
Ara Güler’in cenazesine sarılı Türk bayrağını da bir teşekkür olarak kabul edebiliriz. Ama Ermeniliğin Osmanlı/Türk kültürüne yaptığı katkıya saygı ve teşekkür bağlamında TC devlet başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ara Güler’in tabutu başında saygı duruşunda bulunması gerekmez miydi?
Orası Fransız Cumhuriyeti, burası Türkiye Cumhuriyeti mi diyeceğiz?
Charles Aznavour’un, 2015 Martı'nda Cenevre’de düzenlenen Uluslararası İnsan Hakları Filmleri Fesivali çerçevesinde yapılan benim de konuşmacı olduğum "Yüzyıl Sonra Ermeni Soykırımı" başlıklı panelin açılış konuşmasını yapmayı kabul etmesi beni çok mutlu etmişti. Panelin diğer konuşmacıları Cenevre Üniversitesi'nden Sevane Garibian, İngiliz gazeteci Robert Fisk idi. Ararat filminin harika oyuncusu Arsinée Khanjian ve Le Temps gazetesinin dış haberler servisi editörü Boris Mabillard sunuş yapmış, toplantıyı Webster Üniversitesinden, Vicken Cheterian (*) yönetmişti.
Bu arada Birinci Dünya savaşını sonlandıran ateşkesin 100. Yıldönümünün kutlanması nedeniyle İsviçre’de bulunan Ermenistan Cumhurbaşkanı Armen Sarkisyan, İsviçre’nin ana kamusal TV kanalı RTS’ye verdiği demeçte, bu kutlamanın 1915-1916 yıllarında yaşanan Ermeni Soykırımı'nın tanınması ve anılması için beslediği umudu dile getirdi. Sarkisyan, "Yaklaşık 105 yıl önce yaşanan bir trajediye değinmeden ve soykırım hakkında konuşmadan Birinci Dünya Savaşı hakkında nasıl konuşulabilir, bilmiyorum" dedi ve şöyle devam etti: "Bu gerçekliği tanıyan ve bunun için çağrı yapan dünya ülkelerinin liderlerine son derece minnettarım. Ermenistan ve tüm Ermeni halkı da minnettardır. Ermeni Soykırımı'nın tanınması, sadece bir halkı ilgilendiren bir trajedinin tanınması değildir. Her şeyden önce, bu 20. yüzyılın en büyük ilk soykırımıdır. Bu, önlemediği için, bir tanınma ve kınama gerçekleşmediği için 20 yüzyılda soykırımlar kendini tekrarlayıp durdu."
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a bir mesajı olup olmadığı sorusuna Sarkisyan, diyaloga hazır olduğunu söyledi ve "bağışlama/affetmeye" ilişkin kendi Hıristiyan inancından alıntı yaptı. Bu bağışlamanın bir gün gerçekleşeceğine olan inancını dışta tutmadığını belirttikten sonra, "ancak bağışlama7affetme ikrardan, yani hakikatin kabulünden sonra gelir" dedi. Bu tanımanın daha geniş kapsamlı bir tarihsel kapsama sahip olacağını belirten Sarkisian, "Çünkü Ermeni Soykırımı '20. yüzyılın ilk soykırımıdır' diye devam etti.
Armenianweekly’nin haberine göre, Sarkisyan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la bir araya gelmesi halinde kendisine ilk olarak şunları söyleyeceğini belirtti: "Günaydın sayın Cumhurbaşkanı. Tartışmamız gereken bir şey olduğunu düşünüyorum. Siz Türkiye'nin Cumhurbaşkanısınız, ben de Ermenistan'ın. Atalarım, ailem Bitlis, Van ve Erzurumlu. Neden Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkilerden konuşamıyoruz, neden kendi kişisel hikayelerimizi anlatamıyoruz birbirimize? Sadece tarih hakkında değil, gelecek hakkında da konuşmalıyız- çocuklarımızın, torunlarımızın geleceğinden konuşmalıyız, iki halkımızın geleceğinden konuşmalıyız. Ben bir Hıristiyanım. Hıristiyanlık öğretisi bağışlama/affetme için her zaman bir şans vardır der. Ama bağışlama ancak ikrardan/kabulden sonra gelir, onu izler. "
Cumhurbaşkanı Sarkisyan, daha sonra Fransız mevkidaşı ile muhtemelen 2019 Ekim’inde Charles Aznavour’un anısına bir konser düzenlenmesi konusunda anlaştıklarını söyledi. "Birçok oyuncu ve solist bu konsere katılacak" dedi. Sarkisyan, Emmanuel Macron ve Brigitte Macron ile birlikte Erivan’da Aznavour’un şarkılarını söyleyeceklerini ekledi: "Ben ve Emmanuel Macron, eşlerimizle birlikte Erivan’daki Charles Aznavour Müzesini ziyaret edeceğiz".
Umarım bir gün TC Başkanı ile EC Başkanı birlikte, Ara Güler Müzesini ziyaret eder, Osmanlı/Ermeni bestecilerin eserlerini, Osmanlı müziği uzmanı Murat Bardakçı ile birlikte icra ederler!
(Türkiye basınında Armen Sarkisyan’ın bu demeci pek yer almadı, ancak troll basın diye adlandırılan kimi yayın organlarında, "Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan’dan Türkiye ile ilgili küstah sözler" başlığı altında sunuldu. Koydukları ise resim ise yeni c.başkanının değil eski c.başkanı Serj Sarkisyan’ın resmiydi!)
****
Sürgündeki araştırmacı/yazar Cemil Gündoğan’ın (**) ve eski Tunceli Belediye Başkanı Edibe Şahin’in annesi Emine Gündoğan yaşamını yitirdi. 2016 Kasımı'nda tutuklanan ve Kandıra Cezaevi'nde kalan Edibe Şahin, verilen özel izinle cenazeye katıldı. 28 Ekim günü ise Stockholm’de taziyesi yapıldı. Acılarını paylaşırım.
(*) Vicken Cheterian’ın "Kafkasya'da Savaş ve Barış/Rusya'nın Sorunlu Hududu" Belge yayınlarından çıktı (2017). "Açık Yaralar: Ermeniler, Türkler ve Soykırım Yüzyılı" adlı kitabı da yakında Belge Yayınları tarafından yayınlanacak.
(**) Cemil Gündoğan’ın bazı kitapları: 1925 Beytülşebab İsyanı ve Şeyh sait Ayaklanmasına Etkileri (Komal Y. 1994); Halepçe Jenosidi / Öncesi ve Sonrası (Sun Y. 1991); Dönemeç Yazıları Kürt Sorunu Üzerine Makaleler /1999-2011 (Vate Yayınları 2011); Kawa Davası Savunması ve Kürtlerde Siyasi Savunma Geleneği (Vate Y. 2011); Kürt Hareketinde Türkiyelileşme Kimin Günahı, Kimin Sevabı (Vate Y. 2016); Geleneğin Değersizleşmesi / Kürt Hareketinin Sosyal Dinamikleri Üzerine (Vate Y.2016)