Metin Yeğin
Banka soymak güzel bir şey, keyifli bir şey
Dünya banka soygunları tarihi yapıyorduk. İnsanı iyi hissettiriyordu. Banka soymak güzel bir şey, keyifli bir şey. Ayrıca siz de sıkılmadınız mı kral, devlet başkanı, genellikle diktatörlük ve biraz kraliçe tarihi okumaktan? Hepsi aynı neredeyse, birilerini öldürüyor, iktidara geçiyorlar, sonra mesela boğdurup ya da başka türlü, yeniden öldürüyorlar. Kendi icat ettikleri bir koltuğa oturup, salak salak sağında solunda çıkıntılar olan bir şeyleri başlarına takıyor, ressamlara poz veriyorlar ya da fotoğrafçılara işte, dönemine göre.
Tarih kitapları seri katil romanları gibi ama polisiye değil. Her şeyi başkanlar yapıyor, öldürtüp, kendine payeler veriyor. Sağcılık gibi bir şey bütünüyle akıl hastalığı.
Banka soygunları tarihi ise güzel olacaktı. Her durumda zengini soyuyorlardı.
Uruguay’da küçük bir kentteydi soyguncu. Tam olarak yerinin neresi olduğunu bilmiyorduk. ‘Herkes biliyordur’ dedi Diego, Arjantinli arkadaş. Bir yandan önünden geçtiğimiz eski arabayı inceliyordu. Markasını, kaç model olduğunu ve kilometrede ne kadar benzin yaktığını söyledi biraz sonra. İşi oydu, antika araba fotoğrafları çekerek hayatını kazanıyordu, onu tanıdığımda, 10 yıl önce. Meksika’da 200 bin satan bir otomobil dergisinin sahibiydi eskiden babası. Şimdi artık bu kadar satmıyordu dergi. ‘Banka soymak’ lazım dedi. Bu da eski bir meslekti bence. Dijital para icat oldu, mertlik bozuldu. Her mesleğin kendine özgü zorlukları var işte…
Şehir meydanında 3-4 taksi müşteri bekliyordu. İlk sıradakine sorduk, ‘Luis’i arıyoruz’ dedik, ‘banka soyguncusu.’ Tereddüt etmeden tarif etti şoför, mesela kiliseyi de sorsaydık ancak bu kadar hızlı tarif edebilirdi. İkinci taksici de onun tarifine başını sallayarak onayladı. Şehrin ünlü bir kişisiydi Luis Vitete. Her şehirden başarılı çok banka soyguncusu çıkmıyor tabii ki. En son soygununda bir Arjantin bankasından 15 milyon dolar kaldırmışlardı. Kişi başı 3 milyon dolar filan düşüyordu. Paylaşırlarken bir sana bir sana yapmışlardı, son bir tane kalınca, onu da yırtmışlardı. Eşitlik etik bir şey…
Her meslekte önemli etik…
Küçük bir dükkan önünde durduk. Kapısında ışıklı bir levha vardı. ‘Oro’ yazıyordu, yanıp sönüyordu ışık. Altın satıyordu. Kuyumcu açmıştı Luis. Bir gün sonra çekim yapmak için anlaştık. ‘Ne giymeliyim’ dedi. ‘Sen bilirsin’ dedim. İyi görünmek istiyordu.
İnsanların kendi mesleklerine saygılarına bayılıyordum. Bir işi yapacaksa severek yapmalıydı insan….
Metin Yeğin: Yazar, belgeselci, sinemacı, gazeteci, avukat, seyyah... CNN-Türk, NTV, Kanal Türk, Al Jazeera, Telesur televizyonlarına 200'e yakın belgesel ve kurmaca filmler yaptı. Türkiye'de Cumhuriyet, Radikal, Birgün, Gündem; Gazeteduvar, dünyada, Il manifesto, Rebellion gazetelerine köşe yazıları yazdı. Dünyanın sokaklarını anlattığı 10'dan fazla kitaba sahip. Birçok ülkede kolektif çalışmalara katıldı, kooperatif örgütlenmelerine öncü oldu. Ekolojik direnişlere katıldı, isyanlara tanıklık etti.