Eser Karakaş
Beş yüzlük banknot basmak ekonomiye ihanettir
Türkiye’de çok güçlü bir kayıt dışı ekonomi lobisi mevcut, bu lobiyi yenmek, aşmak çok kolay olmuyor.
Aynen AB tam üyelik karşıtı lobi gibi.
Çok iyi hatırlıyorum, Sayın Ali Babacan AKP’de görevli ve çok muteber iken, galiba 2009 senesi idi, önümüzdeki senenin (2010 yani) AB tam üyelik ve kayıt dışı ekonomi ile mücadele senesi olacağını söylemiş idi, görevde iken çok başarılı işlerin altına imza atan Babacan ne yeni dosyaları. mesela kamu alımları dosyasını müzakereye açabildi ne de kayıt dışı ekonomi ile mücadelede bir mesafe alındı.
Kayıt dışı ekonomi tam bir iktisadi beladır, çünkü:
1-Kamu maliyesinin gelir bacağını (vergi) çok olumsuz etkiler,
2-Sosyal güvenlik dengelerini bozar,
3-İşgücü piyasasında hem etkinliği hem adaleti çarpıtır,
4-Rekabetçi piyasa ekonomisinin mantığına aykırıdır,
5-Sosyal devlet ilkesine aykırıdır,
6-Rekabet ekonomisinin mantığına aykırı olduğu ölçüde ülkeye yabancı yatırım girişinin önünde büyük bir engeldir,
7-Sürdürülebilir büyümenin takozudur,
8-Çok büyük sayıda vatandaşın ve kaçak yabancı işçinin insanlık koşullarına aykırı biçimlerde istihdam edilmesine neden olur.
Bu listeyi uzatmak da mümkün ama burada keseyim.
Devletin de önemli görevlerinde biri kayıt dışılıkla mücadele olmalıdır ama devletin bir kesimi kayıt dışı ekonomi lobisinin bir parçası olarak kısa vadede istihdamı yükseltiyor yanlış argümanı ile kayıt dışı ile mücadeleyi göstermelik hale getirmektedir.
TÜİK’in istihdam araştırmaları Türkiye’de herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olmadan çalışanların toplam çalışanlar içindeki payının hala yüzde 29 olduğunu gösteriyor, çok ama çok yüksek bir oran.
Bu oranın önemli bir bölümü tarımdan kaynaklanıyor ama yine de durum çok olumsuz.
Türkiye ekonomisindeki yüzde 29'luk kayıt dışılık OECD'nin 34 ülkesinin en yükseği.
ABD sadece yüzde 7.95 olan kayıt dışı ekonomi oranıyla OECD'nin en iyisi olurken yapılan araştırmalar 2023'te ekonomideki kayıt dışılık oranının yüzde 24 olacağını gösteriyor.
Devletin kayıt dışılıkla mücadelesi ne kadar çok gönülsüzce de olsa bir mecburiyet, bu amaca yönelik de devletin elinde çeşitli enstrümanlar var, bunlardan biri de büyük kupür para basmaktan kesin olarak vazgeçmek.
KAYITDIŞI LOBİSİ DEVLET MEKANİZMALARINA SIZMIŞ
Türkiye’de yüz milyon kredi kartı, 167 milyon da banka kartı var.
Devlet elindeki tüm olanakları vatandaşın parasal işlemlerini dijital ortama kaydırma doğrultusunda kullanmak zorunda.
Oysa, en büyük kupürün 500 YTL’ye yükseltileceği dedikodusu çok net bir biçimde kayıt dışılığı cesaretlendiren bir devlet eylemi olacak çünkü çok önemli meblağlarda ödemelerin bile elden yapılabilmesini kolaylaştırabilecek.
Devlet en küçük ödemelerin bile kredi kartlarıyla yapılabilmesi doğrultusunda önlemler almalı, bankamatiklerde yüz YTL’den büyük kupür verilmesine engel olunmalıdır.
İstanbul’da yaşayan herkes bilir, Cuma öğle saatlerinden sonra, muhtemelen Cuma namazı sonrası, Karaköy, Salı ve Perşembe pazarları, Eminönü, Sirkeci taraflarında büyük bir yoğunluk gözlenir, insanlar arabalarına atlarlar, borçlarını kese kağıdına doldurdukları nakit parayla öderler, böylece bu işlemleri tamamen kayıt dışına çıkararak vergi ve sosyal güvenlik ödemelerinden kaçarlar.
Devletin büyük kupür para basarak kendi kamu gelirlerinden vazgeçmesi anlaşılacak bir şey değildir ama yazımın başında ülkemizde kayıt dışılık lobisinin çok güçlü olduğunu yazdığımı hatırlıyorum ve bu lobi devlet karar alma mekanizmalarına da sızmıştır.
Büyük kupür basma lobisinin en güçlü gibi gözüken argümanı yüksek enflasyon oranlarıdır ama bu uygulama (500 YTL’lik kupür) kayıt dışılığı arttırdığı ölçüde enflasyonu da körüklemekte ve sistemi bir kısır döngüye düşürmektedir.
Elimde olsa bırakın 500 YTL’lik kupür basmak 200 YTL’lik kupürleri bile dolaşımdan çekerim doğrusu.
Türkiye’de kredi kartı sahibi olmayan kaç kişi var acaba?
Kayıt dışılığı destekleyen, kolaylaştıran her şey ekonominin belasıdır.
Eser Karakaş: Kadıköy Saint Joseph lisesi muzunu. 1978’de Boğaziçi Üniversitesi İİBF’den mezun oldu. Doktorasını 1985 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde yaptı. 1996’dan itibaren İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü’nde profesör olarak ders verdi. Bahçeşehir Üniversitesi İİBF’de Dekanlık yaptı. 2016 yılında 675 sayılı KHK ile ihraç edildi. 2008 yılından itibaren Strasbourg Üniversitesi Science Po’da misafir öğretim görevlisi olarak bulunuyor.