Asena Özkan
Beşiktaş şampiyon mu oldu Şenol Güneş?
Kendi sahanda, yandaş grubunun önünde tartışmalı kararların ardından son sezonların en kötü Galatasaray'ını yeniyorsun... Ne şampiyonluğunu ilan ediyorsun, ne UEFA Avrupa Ligi'nde tur atlıyorsun, ne de bu sezon cezan nedeniyle mücadele edemediğin Türkiye Kupası'nda bir üst tura yükseliyorsun. Sadece bir 'derbi' ve üç puan kazanıyorsun üstelik penaltı vuruşuyla atılan 'tek golle'. Sen, Şenol Güneş karşılaşmanın bitiminde sahadaki şovla ne yapmaya çalışıyorsun? Kime, neyi ispatlama derdindesin? İstersen 'mükemmel' teknik direktör ol, dilersen 'kusursuz' taktisyen ol ancak önce 'centilmen' ol ve Beşiktaş'ı çalıştırdığını belleğinden çıkarma. Git memleketin Trabzon'a, geç eski takımın Trabzonspor'un başına istiyorsan her kazandığın maç sonrası sahada futbolcularla 'kol bastı' oyna. Ama burası İstanbul ve çalıştırdığın da 'Halkın Takımı Beşiktaş!..'
Bir yanda Avrupa'dan moralle dönen Beşiktaş diğer yanda umudunu yitirerek gelen mutsuz, umutsuz Galatasaray... Dolmabahçe'deki mücadele öncesi Galatasaray'ın antrenmanını 40 bin 541 yandaş izliyor. 'Gaz' tabir edilen motivasyon kusursuz ancak Galatasaray'ın mevcut kadrosu, yandaş grubunun coşkusuna (gazına gelebilecek) yanıt verebilecek yetiye ve de isteme sahip değil. Oyunun başında kontrolü ele geçiren rakibine oranla daha iyi oynayan Beşiktaş oldu haliyle. Ne yalan söyleyeyim Oğuzhan Özyakup'un olmadığı Beşiktaş bireysel mücadelelerde çok daha başarılı oluyor. Neden mi? Çünkü yokluktan şans tanınan oyuncular sahada canla, başla mücadele ediyor. Özellikle da Mustafa Pektemek öylesine baskılı oynuyor ki, rakibin ayağındaki topları çalmak için yaptığı ataklar takımda direkt yer alan futbolculara için örnek oluşturmalı. Mustafa Pektemek gol atamadı ancak sahada en başarılı isim oldu. Ricardo Quaresma'nın istemsiz oyunu ise Beşiktaşlıların haklı tepkisine neden oldu. Quaresma'nın alışagelmiş futboluna Yuto Nagatomo 'gem' vurdu ancak Portekizli futbolcu isteseydi o engeli de aşardı ama canı galiba çok fazla oynamak istemedi!
Nasıl ki eski günlerinden uzaktaki Oğuzhan Özyekup, Beşiktaş'ı çoğu kez yavaşlatıp, siyah-beyazlı ekibin oyuna sekte vuruyorsa Galatasaray'da da Henry Onyekuru'nun varlığı genç futbolculara ihanet ile özdeşleşiyor. 21 yaşındaki Nijeryalı futbolcu Onyekuru belki ileride futbolcu olur ama şu anda sadece sahada yorulmadan koşabilen bir atlet! Onu takımda oynatmak gençlere ihanet zira değil Süper Lig, 1'inci ligdeki 'sıradan' futbolcu Galatasaray'a çok daha fazla yarar sağlar...
Ve başta yazılması gereken!
Beşiktaş penaltı atışıyla maçı kazandı da ama konuşulan ve hafta boyunca konuşulacak olan hakem Cüneyt Çakır'ın kararları olacak tartışmasız... Maç sırasında sevgili Ruşen Çakır'ın sosyal medyadaki "Bu geceden sonra soyadımı değiştirebilirim" paylaşımı haklılık içeriyor mu? Şurası gerçek ki şayet söz konusu pozisyonda topa eli değen Beşiktaşlı değil de Galasaraylı futbolcu olsaydı ve 'VAR' sistemine karşın penaltı kararı 'es' geçilseydi stat karışırdı!
Ancak memlekette ne doğru ki sahada işler yolunda gitsin! İnsanlar yıllarca 'Ergenekon'dan yargılandı, cezalar aldı, yaşamını yitirenler oldu. Ancak yargı kararını verdi 'Ergenekon Örgütü' diye bir şey yok. Bu nedenle penaltının olması ya da olmaması çok şey ifade etmiyor hatta tartışılması da abesle iştigal oluveriyor!