Ragıp Zarakolu
Bindik bir alamete
Hani ne derler? Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete!
Mevzu: Ukrayna. Don Kazaklarının ülkesi. Tarihin ileri geri, aşağı yukarı dalgaları.
ABD Başkanı Biden’ı, günümüzün Chamberlain’ı diye adlandıranlar var.
ABD, 1930’lar dünyasındaki İngiliz İmparatorluğu gibi en büyük olmasına karşın gerileyen bir dünya gücü.
Yükselen dünya gücü ise Çin.
Yeniden dünya gücü olma hayalinde bir Putin Rusya’sı.
Elbette tabloda Yeni Osmanlılar olmasa olmaz.
Dünyada siyaset sahnesi yeniden belirlenirken, yeni Enver’lerin türemesine, onun rolüne soyunanların çıkmasına da şaşırmamak gerek.
Tarih kendini tekrarlamaz ama helazoni devreler halinde ilerler derler. Benzerlikler, üst üste düşmeler belki de bundan.
İngiliz İmparatorluğu, Fransız sömürge imparatorluğu 1. Dünya Savaşının mutlak galipleri olarak çıktılar.
Ama patlak veren 1917 Devrimi başka bir dünya belirledi.
Sovyet devrimi, kendi kaderini belirleme hakkı temelinde, bir anlamda Rusya’ya bazı eksikliklerle birlikte eski bütünlüğünü sağlama olanağı sundu.
Çin devriminin, Çin uygarlığına yeniden toparlanma olanağı sağlaması gibi.
Türkiye Cumhuriyeti yeni dünya dengesi üzerinde oluşabildi. Sovyet Devrimi olmasa, TC’nin oluşması da mümkün değildi.
2022 Ocağında Baltık Denizinde tatbikat yapan Rus gemileri
Ukrayna tarih boyunca hep en sorunlu alanlardan biri olmuştur. Oluşmuştur, dağılmıştır, parçalarına İsveç, Osmanlı dahil, en başta Rusya dahil, el konulmuştur.
Bugün yine bir var olma, yok olma geçidinden geçmekte.
17 Devrimi sonrası iç savaşın en ağır yaşandığı yörelerden biri olmuştur. Üstüne üstlük bir de nüfusu kitlesel açlık ile kırılmıştır.
Ama yine Bolşevik Devrimi sayesinde bir Sovyet Cumhuriyeti olarak var olabilmiştir.
Hatta, Stalin sonrası dönemde bir Ukraynalı Kruşçev, SSCB başkanı olmuştur. Yine onun döneminde Rus nüfus çoğunluklu Kırım Ukrayna’ya bağlanmıştır.
1936 Anayasasının sağladığı temel üzerinde SSCB barışçıl biçimde dağıldı. Ukrayna da bağımsız oldu. Baltık Cumhuriyetleri gibi.
Kendi kaderini belirleme hakkı Putin tarafından sıkça dillendirilmekte. Örneğin, Ermenistan Azerbaycan savaşı sırasında Karabağ’a yönelik olarak, niye bağımsızlığınızı ilan etmediniz, Ermenistan’a eklemlendiniz diye sormuştu. Ve Azerbaycan’ın firenine basmıştı.
Sovyet Devrimi cumhuriyetler yanında her cumhuriyette farklı halkların varlığını tanıyan alt özerk bölgeler de oluşturmuştu. Örneğin, Moskova’nın hemen yanı başında Tatar özerk yönetimi vardı. Hala da var. Moldova Cumhuriyetinde de örneğin bir Gagavuz özerk yönetimi var. 100 küsür binlik nüfusa sahip. Putin bir yandan da bu özerklikleri kısıtlamaya çalışıyor.
SSCB döneminde Ukrayna sınırlarının cömertçe belirlendiği söylenebilir. Putin Rus yoğunluklu Kırım’dan sonra Rus yoğunluklu Donetz Cumhuriyetini ilhak peşinde. Elbette kendi kaderini belirleme hakkı temelinde!
Ama bir Çeçenya’nın kendi kaderini belirleme hakkı gündeme geldiğinde Stop!
Ama Gürcistan’da Acarların bağımsızlık ilanına okey.
Fakat Putin’i de anlamak gerek. Sahnede sadece ABD yok. Bir de AB var. Sorun biraz da AB’nin Baltık Cumhuriyetlerinden sonra, Ukrayna’ya oynamasında kaynaklanıyor.
Daha da önemlisi NATO var. Baltık ülkeleri Finlandiya gibi tarafsız kalsalardı, belki daha rahat hissederdi Rusya kendini. Bir düşünün NATO, Sen Petersburg’un burnunun dibinde.
Ukrayna üye olursa, Moskova yakınlarına gelecek NATO, Napolyon gibi.
Finlandiya’da NATO üyesi değil. Ve sorun yok, 75 yıldır karşılıklı güven olduğu için.
NATO Baltık Denizinde 46 tatbikat yaptı bugüne kadar. Rusya da geçen ay, Ocak ayında bir tatbikat yaptı sonunda. Bu İsveç te büyük endişe yarattı., "Ruslar geliyor" diye.
Onlar da Gotland adasında muhtemel bir Rus saldırısına karşı hazırlık yaptıklarını açıkladılar.
Almanya/Fransa çekirdekli AB de yayılma peşinde. Kimse masum değil. "Doğu’ya yayılma" tutkusundaki Nazi Almanya’sının da müttefiki bir Vichy Fransa’sı olduğunu unutmamak gerek.
AB’nin çekirdeği Alman/Fransız odaklı değil mi? İngiltere’nin AB ile uyum sağlayamayıp, ayrılmasının bir nedeni de belki bu.
Belki de Putin mantalitesi, Nazi işgali ile başaramadıklarını şimdi ekonomik güçle ha bre yayılarak başarmaya çalışıyorlar ve bizi kuşattıkça kuşatıyorlar diye düşünebilir.
Sonuç olarak sanki 1938 Avrupa’sına döndük. Muhtemelen Çekoslovakya örneğinde olduğu gibi, Donetz ve diğer Rus yoğunluklu bölgelerin ilhakına karşı bir şey yapılmayacak.
Dileriz saatin tiktakları 1939 Eylül’üne kadar ilerlemez!