Bir eğitim ve iletişim skandalı (İsmet Yılmaz-Hakan Çelik söyleşisi-CNN)

Yılmaz’ın yanıtı 'nasıl bir eğitimci olunmamalı?' sorusunun yanıtı olarak, Çelik’in PISA sonuçlarını hatırlatamaması da 'nasıl bir gazeteci olunmamalı' sorusunun karşılığı olarak okutulmalı.

Eser KARAKAŞ / EĞİTİM


İsmet Yılmaz Milli Eğitim Bakanımız; Hakan Çelik ise CNN’de program yapan, bir günlük gazeteyi yöneten bir gazeteci.

Geçtiğimiz hafta CNN’de Milli Eğitim Bakanımız İsmet Yılmaz CNN’den Hakan Çelik ile bir söyleşi gerçekleştirdi.

Eğitim-öğretim konularına oldum olası meraklı biri olarak ben de izledim ve iyi ki de izlemişim, hayatımda görüp göreceğim en ilginç söyleşi ile karşılaştım.

İsmet Yılmaz’ın, dikkatinizi çekerim, bir Milli Eğitim Bakanı’ndan bahsediyorum, dünyanın hiçbir normal ülkesinde bir eğitim bakanının söylemeyeceği, söyleyemeyeceği, söylerse hemen görevinden ayrılmak zorunda kalacağı laflar etti.

Bir anlamda, Türkiye’nin milli eğitim tarihine geçecek bir söyleşi oldu, muhtemelen milli eğitim milli eğitim olalı böyle şey olmamıştır.

Aynı şey konunun iletişim, basın tarafı için de geçerlidir.

Söyleşinin detaylarına girmeyeceğim ama bir aşamada Hakan Çelik (CNN) İsmet Yılmaz’a gençlerin matematik ve fen sorularına verdikleri cevaplardaki berbat tabloyu, yetersizliği soruyor.

Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz ise bu durumun sadece bir algı olduğunu, gerçeğin bu olmadığını ifade ediyor.

Hakan Çelik bir kez daha devreye giriyor ve "bu kötü durum sadece bir algı mı?" mealinde sorusunu tekrarlıyor.

Hakan Çelik’in bu ikinci sorusu karşısında ise asrın eğitim skandalı olarak nitelendirilmesi gereken yanıt geliyor İsmet Yılmaz cephesinden.

Milli eğitimden yani bir anlamda formel eğitimden sorumlu Bakan algının yanlış olduğunu, aslında çocukların matematik ve fen başarılarının yüksek olduğunu falan söyleyemedi, bir anlamda bu gerçeği kabul etti ama hayat başarısının, ne demekse, matematikten de, fenden de daha önemli olduğunu söyledi.

Başka bir ifadeyle, kendi sorumluluğu altında olan formel matematik ve fen eğitim-öğretiminin önemini ciddiye almadı.

Bu sözü sokakta biri söyleyebilir, birisi çıkar, "ben matematikte çok başarısızdım ama hayatta mutlu oldum, zengin oldum" falan diyebilir ama bu lafı söyleyebilecek en son kişi bir ülkede o ülkenin eğitim bakanı olmalıdır.

Bakanın bu saçma lafı etmesinden daha da vahimi eğitim bakanının matematik düşüncenin de önemini kavramamış gözükmesi, bu da ayrı bir konu.

Skandallar birbirleri ile yarıştı o söyleşide.

Gençlerimizin matematik ve fen alanlarındaki başarısızlığı öyle algı, dedikodu falan değil. OECD ülkelerinin tümünün ve başka ülkelerin de katıldığı ünlü PISA sınavlarında o ülkelerin gençlerinin matematik ve fen becerileri çok etkin yöntemlerle ölçülüyor ve maalesef Türkiye bu sıralamada sondan ikincilik gibi sonuçlar alabiliyor.

O aşamada, söyleşide, bu durum bir algı diyen Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’a bir gazetecinin, daha doğrusu her gazetecinin söylemesi, hatırlatması gereken yegane şey PISA sınavları sonuçları iken, Hakan Çelik (CNN) bu PISA konusuna girmeyerek ülkemizin basın tarihine geçecek bir skandala da imza attı.

Yukarıda belirttiğim gibi söyleşide skandallar birbirini izledi ama detaylara girmeyeceğim.

Hakan Çelik şayet PISA sınavlarını bilmiyor ise, bu bir mesleki cehalet ve skandaldır ama bu çok zayıf bir ihtimaldir; daha güçlü ihtimal ise Hakan Çelik’in bu soruyu bu ortamda Bakan İsmet Yılmaz’a soramamış olmasıdır ama bu son ihtimal daha da büyük bir iletişim skandalıdır.

Eğitim fakültelerinde bu söyleşi ve İsmet Yılmaz’ın bu yanıtı "nasıl bir eğitimci olunmamalı?" sorusunun yanıtı olarak okutulmalıdır.

Hakan Çelik’in (CNN) Bakana PISA sınavlarının sonuçlarını hatırlatamaması da yine İletişim fakültelerinde "nasıl bir gazeteci olunmamalı" sorusunun karşılığı olarak okutulmalı.

Yazıyı bitirmeden İsmet Yılmaz dendiğinde ilk aklıma gelen konuyu da bir hatırlatmak isterim doğrusu.

Hatırlarsınız muhtemelen, İsmet Yılmaz bir ara Milli Savunma Bakanı idi ve bu sıfatı ile ziyaret ettiği, galiba Siirt ilimizde, Hava Kuvvetlerine ait bir askeri merkezde iki saat kaldı ama o üssün komutanı o esnada merkezde bulunmasına rağmen kendisine bir hoş geldiniz bile demedi, karşılamadı, uğurlamadı ama bu siyasi-demokratik skandal karşısında da İsmet Yılmaz sessiz kaldı.

Sözde de hem kendisi, hem partisi askeri vesayete karşıydılar.

Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın kendini istiskal ettirme haklı olabilir ama siyasi otoriteyi asla.

Milli Savunma Bakanı iken bu vesayet skandalını bize yaşatan Sayın İsmet Yılmaz, şimdi de, "matematik ve fen olmasa da olur, önemli olan cahil cahil zengin ya da mutlu olmaktır" (mealen) diyerek bize bir de eğitim skandalı yaşatıyor.

Hakan Çelik’in PISA sınavlarını unutması (!?) skandalı da bonüs oldu bize.    

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi