Bitmeyen 'yapılanma' yılları

Yine bir Rusya maçı... O yeni yüzlü takım yenildi, grupta umutlar bitme noktasına geldi... Şimdi hangisi doğru? En iyisi, en kolayı Lucescu'ya yüklenmek...

Milli maç öncesi Türkiye'deki takımlara şöyle bir bakalım...

Galatasaray... 'Fatih Terim varken ligde sıkıntı yok ama Avrupa için sürekli transferle yapılanmak zorunda' düşüncesi hakim...

Beşiktaş... Feda yıllarının ardından ligde şampiyonluğa oynanıyor ama 'Kadro yaşlandı, yeniden bir transfer süreci gerekli' rüzgarı sürekli esiyor...

Fenerbahçe... Diyecek bir şey yok... Herşey silbaştan başlanmaya çalışılıyor...

Trabzonspor... Öze dönme çalışmaları bitmiyor ama yılların hatalı yabancı transferleri bir türlü kazınamıyor...

Başakşehir... En oturmuş takım görünümünde. Ama şampiyonluk falan yok. Avrupa'da hiç umut olmuyor çünkü taraftarı yok deniyor. Hedef doğuştan Başakşehirlilerle bir ortam yaratmak!

Anadolu ekipleri malumunuz...

Her yerde her yıl 'yapılanma, yeni bir takım yaratma' sesleri...

Herkeste ortak sıkıntı batık bütçeler...

Gelelim gurbetçilere... Rusya'nın bir golü Fenerbahçeli Neustadter'den, diğeri Valencialı Cheryshev'den... Zaten kadroda 3-4 ülke dışında oynayan isim var. İlk onbirde 2 isim yer alıyordu.

Türkiye'de ise ilk onbirde 7 gurbetçi vardı. En hareketli gözüken Cengiz gibiydi. Bir de büyük beklentiler içinde olunan ama bir maçı diğerini tutmayan Hakan Çalhanoğlu... Bu kez kötü gecesindeydi. Gerisi 'yapılanma' çercevesine giriyor...

Neustadter 30 yaşında. Hala yeşil sahada. Fenerbahçe'deki performansı yaka silkmeye neden oluyor ama adam oynamaya çalışıyor. Goldeki tek doğru hareketi doğru yerde olması, o da yetti.

Arda 31 yaşında. Barcelona'ya kadar tecrübe frsatı yakalamış. Bunca fırsat, tecrübe ona ne kazandırmış derseniz? Herhalde sabaha kadar konuşur, yazışırız...

Biri işinin diğeri şöhretinin peşinde...

Gelelim Türkiye'nin futbola bakışına... Lucescu'nun karne yerlerde... Hakkında denmedik bırakılmamışken bir İsveç galibiyeti, bir Bosna beraberliği soru işaretine neden oldu... 'Arda, Burak gibi futbolun kötü yüzlerindense böyle umut veren bir kadroyla oynayalım. Belki bir şeyler olur' diyenler ortaya çıktı...

Yine bir Rusya maçı... O yeni yüzlü takım yenildi, grupta umutlar bitme noktasına geldi...
Şimdi hangisi doğru? En iyisi, en kolayı Lucescu'ya yüklenmek...

Bu kadar dalgalı bir futbol dünyası varken Türkiye'nin sahada alacağı herhangi bir sonuca asla şaşmamak lazım... Sadece büyük beklentiler içine girmek hata olur, gerisi bir öyle bir böyle....

Rusya 2-0 kazanacak bir futbol oynadı mı? Bence oynamadı. Ama basit futbollarına karşı koyacak bir ekip de yoktu karşılarında... Deplasmanda oynuyorsanız pozisyon zor doğar, yakaladığınızda en iyisini yapmak zorundasınız... Türkiye yakaladığı pozisyonları ki bayağı da yakaladı, en kolay şekilde harcadı. Bu seviyede futbolcuların bu kadar kötü son vuruş kullanmaları aslında çok şeyi ortaya koyuyor.

Futbolu falan bir kenara koyun... Önce eğitim noktasında bir yerlere gelmek şart... Eğitim olmadıktan sonra çok şeyde olmadığı gibi futbolda da olmuyor... Arada olsa da devamı gelmiyor, 'tesadüf' sınıfına giriyor...

Bu serüven de bitmiş gözüküyor...

Artık yeniden yapılanma zamanı! 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Deniz Derinsu Arşivi