Pelin Cengiz
Bizde ağaç kesmek serbest, Komşu'da hapis
Dünyada bir iktidar düşünün ki, hem doğal varlık olarak varolan hem de el emeği göz nuru ile yoktan var edilmiş ormanları katletsin, üstüne bir de bununla övünerek gurur duysun. Ancak, böylesi Türkiye'ye nasip olurdu, nitekim oldu da...
ODTÜ arazisine yapılması planlanan yeni yol projeleri için Ankara Büyükşehir Belediyesi'ne ait 100 iş makinesi ve 400 kamyon yüzlerce polis eşliğinde ODTÜ ormanına girdi. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, ağaç kıyımı sonrası ağaçların kesildiği alanın fotoğraflarını paylaşarak,"4,5 kilometrelik yolu bir gecede açarak büyükşehir belediyesi bir rekora daha imza attı" diyerek övündü.
Türkiye'de AKP iktidarlarıyla birlikte ağaç kesmek, ormanları yok etmek, nehirleri, dağları, denizleri, ovaları, yaylaları ranta ve talana açmak, doğal varlıkları geri dönüşsüz olarak yok ederken, onların yerine ömrü 30-40 yıllık projeler inşa etmek, beton ve asfalt dökmek saygısızlığı politika olarak sunuluyor.
Türkiye'nin hemen yanı başındaki komşusu Yunanistan'da ağaç kesmenin cezaları çok ağır şekilde yasal çerçeveyle belirlenmiş, tüm orman varlığı, ağaç türleri ve sayıları istatistiksel olarak tespit edilmiş. Suçun vasfına bağlı olarak izinsiz veya yasadışı şekilde ağaç kesildiği belirlenirse, bir yıla kadar hapis ve 5000 euroya kadar para cezası verilebiliyor. Bizde ise devlet izniyle yerel yönetimler, şirketler ve özel kişiler tarafından topyekün bir ormansızlaştırma faaliyeti sürdürülüyor.
Başka Kuzey Ormanları olmak üzere Türkiye'nin pek çok yerinde ormansızlaştırmaya şimdi de ODTÜ ormanı eklendi. ODTÜ, ciddi bir işgal altında. Üniversitenin orman arazisine yol yapımı nedeniyle iş makinelerinin girmesi sonucu oluşan tahribatla ilgili Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunları Araştırma Derneği (Kırsal Çevre Derneği) üyeleri ve ODTÜ'den öğretim görevlilerinden oluşan yedi kişilik uzman grup ön rapor hazırladı.
Kırsal Çevre Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Orman Mühendisi Ahmet Demirtaş, yolun önce 50 metre olarak açıklandığı, sonra üniversite ile yapılan görüşmenin ardından 38 metreye indirildiğinin basına yansıdığını belirterek, "Yolun bazı yerlerinde en 90, bazı yerlerinde 100 metre. Ortalama 95 metre eninde bir alan kesilmiş" diyor ve hatırlatıyor: "Belediye ile üniversitenin protokol yapması yapılan işin kanuni olduğunu göstermez. ODTÜ ormanı kamu kurumuna ait özel orman. Ormanlık alan böyle bir protokolle devredilemez. Ormanlık alanlar anayasa ile korunur..."
Uzman grubun ulaştığı ilk beş bulgu şöyle:
1- Açılan yol genişliği 38 metre değil, 90-100 metre genişlikte orman arazisi açılmış, plana bile aykırı iş yapılmıştır.
2- ODTÜ ormanı bölünmüş, 270 metre orman bantı orman ekosisteminin dışına çıkartılmış.
3- Toplam orman talanı 45 hektar, bütünlüğü bozulan orman alanı ise en az 90 hektardır.
4- Ormanda kamyonların geçişi için fazladan servis yollarının açıldığı tespit edilmiştir.
5- İlgili kurumların hepsinin görevlerini yerine getirmediği görülmektedir.
Malum, iktidar çevrelerinde her kademede yaygınlaşan, giderek normalleştirilen, ormanı sadece ağaç seviyesine indirgeyen bir düzeysizlik hakim. Hatta öyle ki, devletin orman konusundaki yaklaşımını benimseyen ÇED raporlarından tutun da hükümetle iş tutan işadamlarına kadar aynı tekdüze ifadeler kullanılıyor.
Siz bakmayın bunların ağaç kestikleri her defasında yüzlerine vurulduğunda, "Biz daha fazlasını dikiyoruz" dediklerine... Orman sadece ağaçtan ibaret değildir. Tüm canlılar arasındaki karşılıklı ilişkiye dayanan, binlerce yılda hayat bulmuş doğal bir ekosistem göz ardı edilirken, nereye dikildiğinden tamamen bağımsız, ileride önce bir ağaca daha sonrasında ormana dönüşüp dönüşmeyeceği belli olmayan fidanları önce ağaç, sonra da orman saymak aymazlıktır.
Öte yandan, Türkiye'de sistematik şekilde orman alanları çeşitli amaçlar, istisnalar ve isimler altında yok ediliyor. 6831 Sayılı Orman Kanunu'nun 16., 17. ve 18. maddeleriyle orman alanları başka kullanım amaçları için sürekli olarak yok ediliyor. Konuyla ilgili İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi'nden Prof. Dr. Doğanay Tolunay bir makalesinde konuyu şöyle açıklıyor:
"6831 Sayılı Orman Kanunu'nun 16, 17 ve 18. maddeleri ile orman alanlarının başka kullanımlara uzun süreli olarak verilebilmesi mümkündür. Orman Kanunu'nun 16. maddesi maden arama, işletme, tesis ve altyapı tesis izinleri düzenlemektedir.
17. maddenin uygulama yönetmeliğinde "ormanlık alanlarda kamu yararı ve zaruret bulunması halinde; yol, liman geri hizmet alanı, havaalanı, demiryolu, teleferik hattı, tünel gibi ulaşım tesislerine; patlayıcı madde emniyet alanı, yer altında yapılacak patlayıcı madde deposu, savunma ve güvenlik tesislerine; enerji nakil hattı, trafo binası, enerji üretim santralleri, ölçüm ve gözlem istasyonları gibi enerji tesislerine; telefon iletim hattı, iletişim panosu, ölçüm istasyonu, R/L tesisleri, radyo-televizyon verici istasyonu ve antenleri, elektronik haberleşme sistemlerine ait baz istasyonları, fiber optik kablo gibi haberleşme tesislerine; su arama, jeotermal kaynak ve doğal mineralli su arama, su kuyusu, kaptaj, su isale hattı, su deposu gibi su tesislerine; atık su tesislerine; petrol ve doğalgaz boru hattı; alt yapı tesislerine; katı atık aktarma istasyonu, katı atık bertaraf ve düzenli depolama tesislerine; ruhsata dayalı petrol ve doğalgaz arama, işletilme ve yeraltı doğalgaz depolanmasına ilişkin tesislere; baraj; gölet; sokak hayvanları bakımevi; mezarlık tesislerine; sağlık ocağı, hastane gibi sağlık tesislerine; ilk, orta ve lise ve dini eğitim tesisi gibi eğitim tesislerine; futbol sahası, kapalı spor salonu, atış poligonu gibi spor tesislerine ve bunlarla ilgili yer, bina ve tesislere izin verilebilir" denmektedir.
18. madde ile de devlet ormanları içinde; balık üretim tesislerine, odun kömürü ocaklarına, define aranmasına, arkeolojik kazı ve restorasyon yapılmasına izin verilebilmektedir. Sayılan bu izinler en fazla 49 yıl olabilmektedir. Ancak süre bitiminde uzatma yapılması da mümkündür. Süre bitiminde ise bu alanların tekrardan ağaçlandırılması gerekmektedir.
Görüldüğü üzere Orman Kanunu'nun 16, 17 ve 18. maddeleri ile ormanlar başka arazi kullanımlarına dönüşebilmektedir ve bu dönüşümler uzun süreli olmaktadır."
Dolayısıyla, direkt olarak Orman Kanunu'nda yer alan maddelerle ormansızlaştırmanın gerçekleştiği bir ülkede, "Ormanları kesmeyin demek" epey manasız kalabiliyor.