Mühdan Sağlam
Borsa akını: Hayaller zengin olmak hayatlar taban gören hisseler
Türkiye ekonomisinde Eylül 2021’de Merkez Bankası’nın faiz indirimiyle başlayan çalkantı, döviz kurlarının yukarı yönlü seyrine ve yüksek enflasyona neden oldu. Dolar başta olmak üzere son döviz kurları, kendileri güçlü olduğu için lira hızla zayıfladığı için, yani aslında dolar değer kazanmayıp lira değer kaybettiği için tırmanışa geçti. Bu toplumun tamamının hissettiği yüzde 85’in üzerinde enflasyona neden olduğu. Enflasyon ve lirada var olan erime yatırım araçları ve kendini, varlıklarını koruma konusunda sınırlar yaşamaya başladı. Bu çerçeve borsa, daha çok Borsa İstanbul (BIST) yatırımların odağında. Bu cephedeyse işler pek yolunda değil.
YATIRIM ARAÇLARINDA SINIRLAMA VE YATIRIMINI KORUMA KAYGISI
Geçtiğimiz yıl 20 Aralık’ta açıklanan bir karar ve ertesi gün birikimlerini korumak için dolara, dövize yönelen kişilerin ciddi kayıplar yaşamasına neden olmuştu. 20 Aralık 2021’de piyasalar kapandıktan sonra kabine toplantısının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kamuoyuna Kur Korumalı Mevduat (KKM) sistemini duyurdu. Erdoğan’ın açıklamasından önce Türkiye piyasasında dolar 18,38’ye kadar yükselmişti. Söz konusu dönemde dolar neredeyse her gün lira değerlenecek seviyeye erişmişti. Erdoğan’ın açıklamasının ardındansa kur 11,20’lere kadar geriledi. O dönemde emekli maaşını/kefen parasını dolara yatıran 70 yaşlarında bir amca, durumun şokunu yaşarken, muhabirin “Dövizinizi bozduracak mısınız?” sorusuna “Yok yok, gene çıkar kızım, gene çıkar” diyerek liraya olan güvensizliğini ifade etmişti. 70 yaşındaki bu amcanın değerlendirmesi, pek çok ekonomistin görüşüyle aynı zemini paylaşıyordu. Nitekim öyle de oldu. Dolar kuru, 1 Aralık (yani bugün) 18,63-18,65 seviyesinde işlem görüyor.
Türkiye’de 70 yaşındaki bir emeklinin ifadeleri yani aslında sıradan insanın, liraya ve ekonomiye olan güveninin düşük olduğunu göstermesi açısından da kritik. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK)’in açıkladığı güven endeksi verileri de bu kanıyı doğruluyor. TÜİK, 2022 yılı Kasım ayı ekonomik güven endeksi verilerine göre ekonomik güven endeksi ekim ayında 97,1 iken, kasım ayında yüzde 0,2 oranında azalarak 96,9 değerini aldı. 100 altında gelen oran ekonomiye güvenin olmadığını gösteriyor. İşte bu durum yani ekonomiye olmayan güven elindeki maaşını, küçük birikimini korumak isteyen insanları alternatiflere itiyor. Bu dönemin son gözdesiyse borsa.
ZENGİNLİĞE GİDEN YOL OLARAK BORSA
Sık sık romanlara filmlere ve bilimsel araştırmalara konu olacak şekilde yoksulluğun şiddeti artıkça parayla kurulan ilişki, bir araçtan öteye amaca dönüşüyor ve para hırsı denebilecek bu durum, kişilerin bazen olmadık riskler almasına neden oluyor. Örneğin heyecanın doruklarda olduğu ölümle yaşam kavgasında ölümünde bariz önde olabileceği yarışmalarda cesaret yarıştırarak arabaya ulaşmak, piyangoda şansını denemek, at yarışları, bahisler, kumar ve yaygın tanımı üzerinde hem fikir olunan yasal ve açık kumarhane olarak tanımlanan borsa.
Enflasyonun döviz kurundaki kazancı silikleştirmesi, sürekli aşağı giden MB faizlerinin KKM’yi bir yatırım aracı olmaktan çıkarması (ki küçük yatırımcı için hiç olmadı, daha çok bir servet transfer kanalıydı) ev fiyatlarının kontrolden çıkması, arabaya erişmenin zorlaşması gibi sebeplerin çerçevelendirdiği dinamikler içinde bizzat iktidar eliyle yeni bir kazı kazan kapısı açıldı: Borsa.
Şebnem Turhan’ın Economim.com internet sitesine çıkan haberine göre son 5 ayda yüzde 90 yükselen BİST100 endeksi yılbaşından bu yana ise yüzde 143,6 getiri sağladı. Bu yukarı yönlü seyir BİST’deki yatırımcı sayısına da yansıdı. Merkezi Kayıt Kuruluşu (MKK) verilerine göre borsadaki yatırımcı sayısı 3 milyonun üzerinde.
SASA VE BAHEÇLİ’NİN BORSA HESABI
Borsada artan yatırımcı sayısına siyasetin de müdahale edeceği bir hal aldı. İktidar ortaklığı MHP’nin Genel Başkanı Devlet Bahçeli geçtiğimiz hafta partisinin grup toplantısında BIST’in yükselmeye devam edeceğini söyledi. Bu sözler, kitleleri yönlendirme potansiyeli taşıdığı için sorunlu ve manipülasyona girebilir. Nitekim benzer iddiaların yükseldiği bir şirket hissesi bu anlamda dikkat çekiyor: SASA
SASA Polyester, Erdemoğlu Holdinge bağlı bir şirket. Şirket son dönemde borsanın en değerlisi. ISO 500 Endeksinde 20’inci sırada yer alıyor. Şirketin karı, bütçesi ve gelecek planlaması borsadaki durumunu anlamaya yetmiyor. Zira SASA’nın geçtiğimiz yıl 7 lira olan hissesi 180 liraya kadar çıktı. Bu uçuruma Erdemoğlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Erdemoğlu da şaşırdığını söylüyor. Ekonomim.com’dan Vahap Munyara konuşan Erdemoğlu, “Hissenin fiyatı 60 liradan 180 liraya neden yükseldi, bilmiyorum. Yeni yatırım açıklamamız olmadı, hisse fiyatlarımızı yukarı çıkaracak bir açıklama da yapmadık. Fiyat 80 liraya çıktığında, küçük yatırımcı zarar görmesin diye hisse sattıklarını belirten Erdemoğlu; “O satıştan bu yana SASA hissesi alınmaz diyorum" ifadelerini kullanıyor. Nitekim SASA hisselerinde oynaklık üst düzeyde. Geçtiğimiz hafta 145 lirada olan seviye bu hafta 117’ye kadar geriledi. Şu ara SASA 120-130 bandında işlem görüyor.
Sonuç olarak yatırım araçlarındaki sınırlılık, liradaki erime ve ekonomiye olan güveninin düşüşü, kısa yoldan kurtuluş reçeteleri ve hayaller konusunda özellikle küçük yatırımcıların iştahını kabartıyor. Buna bir de siyaset cephesinde borsaya girmeyi teşvik eden açıklamalar geldiğinde borsa adeta cennete giden bir otobüs gibi algılanıyor ve bu otobüsü kaçırana hayatının fırsatını kaçırmış muamelesi yapılıyor. Oysa açık olan büyük yatırımcıların tam da böylesi ortamlarda vurgunlar yaptığı. Bu noktada sosyal medyadaki anonim hesapların yerine uzmanların sözlerine ve uyarına dikkat etmekte fayda var. Ancak “ne oldu da borsaya bu akın başladı?” sorunu sorarken, yalnızca zenginlik hayali, kısa yoldan zengin olmaya çabasıyla bireye suçu indirgeyen yanıtların ötesine uzanarak “Türkiye’de ne oldu, ne oluyor?” sorusunu da sormak gerekiyor.