‘Bu düzeni değiştirelim’ diyenlere

Sadece düşünme eylemini kurtarmak için bile ütopyaya ihtiyacımız var. Bırakın seçimler, sandıklara gömmeye devam etsin boş umutları. Boş verin! Ütopya kendi çatlağını bulur; düşüncenin lokomotifi o çünkü…

Sevgili okur hemen yazının başından söylemeliyim ki eğer bu düzenden asgari bir şekilde de olsa memnunsanız, bu yazıyı okumayın. Hiçbir yazımı okumayın!

Şu mesai saatleri ve teneffüs zilleri arasında, zaten heba olmuş hayatımızda, hiç inanmadığınız bir şeye, hiç zaman harcamayın. Küçük burjuva, maceraperest, sağına soluna, pardon hep soluna soluna ütopya serpilmiş, size olağanüstü gelen ama garip bir şekilde inanılabilir olan yazılara aldırmayın gitsin.

Eskisi gibi de değil, hani okumasanız bile cam silerdiniz gazete kağıdından, şimdi o da yok…

Eğer düzenden memnun değilseniz, devam edelim o zaman;

Sorumuz bu sistemi nasıl değiştirebileceğimiz?

-Öyle baştan aşağı yıkmaktan da bahsetmiyorum. Pehlivana, kolunu al, kolunu al diye bağırıyorlar. Pehlivan, alabilsem canını alacağım diyor….-

Eh işte biraz olsun değiştirmek için, bize son zamanlarda sıkça söylenen şu; iktidara karşı, sözde muhalefetin hepsiyle, aşağı yukarı bir pazarlığa oturarak, hatta hiç oturmayarak bir seçim ittifakına girmek. Kötü, daha kötü ve en çok kötüler arasından birisini tercih edip, olabildiğince onun için çalışıp, o yenildiğinde, -Almanya yenildiği için!- bizim de mağlup sayılacağımız ve kazandığında da yine de hesaba hiç katılmayacağımız bir seçime dahil olmak. Sonra her durumda kaybettiğimiz de, içine düştüğümüz derin karamsarlığımızı bulaştırdığımız, gençliği kurtarmak için, onları gurbet ellere amele göndermek.

Biz düzeni değiştiremedik, çocukları biraz değişik olana gönderelim bari stratejisi. Top sana gelmiyorsa, sen topa git gibi bir şey…

İtiraf edelim ki bu pek bir şeyi, hiçbir şeyi değiştirmedi değil mi?

O zaman etraftakilere pek aldırmadan yeniden ütopyadan başlamalı. Çünkü ‘Düşünme: ama insanın “başka olanı” hesaba katmadan düşünmesi mümkün değildir. Bugünkü aptallaşma doğrudan ütopyadan kopmanın bir sonucudur. Ütopyanın istenmediği yerde düşünce kuruyup gider. Düşünce salt ikileme içinde ölür.’ *

Bu yüzden, her şey bir yana, sadece düşünme eylemini kurtarmak için bile ütopyaya ihtiyacımız var. Bırakın seçimler, sandıklara gömmeye devam etsin boş umutları.

Nasıl mı?

Boş verin! Ütopya kendi çatlağını bulur; düşüncenin lokomotifi o çünkü…

*Adorno’dan…


Metin Yeğin: Yazar, belgeselci, sinemacı, gazeteci, avukat, seyyah... CNN-Türk, NTV, Kanal Türk, Al Jazeera, Telesur televizyonlarına 200'e yakın belgesel ve kurmaca filmler yaptı. Türkiye'de Cumhuriyet, Radikal, Birgün, Gündem; Gazeteduvar, dünyada, Il manifesto, Rebellion gazetelerine köşe yazıları yazdı. Dünyanın sokaklarını anlattığı 10'dan fazla kitaba sahip. Birçok ülkede kolektif çalışmalara katıldı, kooperatif örgütlenmelerine öncü oldu. Ekolojik direnişlere katıldı, isyanlara tanıklık etti.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Metin Yeğin Arşivi