Erol Katırcıoğlu

Erol Katırcıoğlu

Burası Ortadoğu değildir

Bu toplumun bu deli gömleği gibi tek adamla yönetim talebine “evet” diyeceğini ve onu üstüne giyeceğini sanmıyorum.

Hemen her gün dinlemek zorunda kaldığımız AKP liderlerinin gerçekten içleri boş kaplanlar oldukları anlaşılıyor. Konuştukları toplumun cahil bir toplum olduğu varsayımı ile konuştuklarından mı yoksa gerçekten kendileri öyle olduklarından mı bilemem, ama insan "Yahu bu kadar da olmaz ki!" demeden edemiyor. Özellikle neden "evet" denmesi konusunda toplumun ihtiyaçları üzerinden değil de kendi ihtiyaçları üzerinden bir yasa önerisi getirdiklerini saklamak için bin bir dereden su getiriyorlar. Yok "Kandil" hayır diyormuş, yok FETÖ de hayır diyormuş, yok Kılıçdaroğlu SSK’yı batırmış. Yahu bu mudur sizin özlemini duyduğunuzu söylediğiniz Yeni Türkiye’yi kuracak vizyonunuz? Sizin yeri geldiğinde küçümsediğiniz Afrika ülkelerinde örneğin Uganda’da bile anayasa böyle yapılmadı. Bizleri bu saçma sapan referanduma sürükleyen irade, yalnızca Uganda’da değil, Güney Afrika ve hatta Nepal gibi ülkelerde bile anayasanın toplumun her kesiminin katılımıyla yapıldığını bilmez mi? Bilir bilmesine ama dedim ya toplumu kendileri gibi cahil zannedenler bir "tek adam yönetimi" dayatmasını anayasa diye yutturmaya çalışmakta da bir beis görmüyorlar.

Devletin neredeyse her imkanını "evet" kampanyasının arkasına koymuş olmaları bile çaresizliklerini anlatan bir davranış değil mi? İnsan, toplumun genel çıkarına uygun olacağından emin olduğu bir fikri açık açık ve eşit imkanlarla ortaya koymaktan neden kaçar ki? Bir başka açıdan, insan "tarafsız" olacağı üzerine "şerefi" üzerine yemin ettikten sonra hangi kutsal gerekçeyle bu yeminini bozup da bir "taraf" olabilir ki? Haydi biraz daha ileri gideyim. "İslam" üzerinden siyaset yapan bir siyasetin, devlet imkanlarını pervasızca kullanarak kampanya sürecini adil olmayan bir biçimde bozduğunu vicdanlı dindarların görmeyeceğini sanması onları gerçekte küçümsemesi anlamına gelmiyor mu? Bizim bildiğimiz gerçek Müslümanların düzgün, vicdanlı, adaletli ve demokrat insanlar olduklarıdır. Bu siyasi kadroların ise bu bildiğimiz doğruya uymadıkları çok açık.

Referandumda ortaya konan ve "anayasa" dedikleri yasa maddeleri asla bir anayasa değildir. Ama ne yazık ki toplumun önüne böyle getirilmiş ve bu pazar günü de sandığa giderek sonuçlandıracağımız bir öneridir. Ben sonucun "hayır" çıkacağına inanlardanım. Bu toplumun bu deli gömleği gibi tek adamla yönetim talebine "evet" diyeceğini ve onu üstüne giyeceğini sanmıyorum. Böyle bir şeyin zamanının çoktan geçtiğini, toplumumuzun bütün sorunlarına rağmen bu önerinin ima ettiği düzeyde olmadığını ortaya koyacağını düşünüyorum. Nasıl düzen partilerinin çoğu 2002 seçimlerinde bir tokat yiyerek yerle bir olmuşlarsa, 2017 referandumu da bu kez düzeni temsil eden AKP’ye benzer bir tokat anlamına gelecektir. Sonucun nasıl gelişeceğini de hep birlikte göreceğiz.

Türkiye bütün sorunlarına rağmen bir Ortadoğu ülkesi değildir. O nedenle de ancak Ortadoğu’da görülen türden bir yönetimle asla yapamaz. Ülkenin sosyolojisi de tarihi de buna engeldir. 2007’den beri sürdürülen ve Türkiye’yi bir Ortadoğu ülkesi haline getirme politikaları bu referandumda duvara çarpacak ve havaya savrulup gidecektir.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Erol Katırcıoğlu Arşivi