Nazım Alpman
Değerli yalaka gazeteciler
Bu konuşma, mevcut olmayan bir meslek kuruluşunun yapılmamış genel kurulu sırasında "korsan eylem" kontenjanından kürsüye çıkarak söz alan bir hatibin en içten duyularını aleni olarak dile getirmesinden ibaret sıradan bir metindir.Sayın Başkan,
Değerli saz arkadaşları,
Basının ve televizyonların çok kıymetli temsilcileri,
Zamana ve zemine göre uygun gelen yer yalayıcıları,
Bu müstesna kurumun delegeleri, hergeleleri, pervaneleri,
Hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.
Kongreniz olağanüstü bir dönemde toplanıyor. Gerçi özel koşullara sahip ülkemizde olağanüstü dönemlerin hiçbir zaman tamamen bitmesi söz konusu olmaz-olamaz!..
Bir de "birlik ve beraberliğe her zamankinden çok ihtiyacımız olan bugünlerde" durumları vardır. O günler de hiç eksik değildir.
Birlik ve beraberlik günlerinde en büyük görev basına ve televizyonlara düştü. Vatanını, milletini, devletini seven her muhabir ve muharrir var gücüyle çalıştı. Ülke yönetiminde bulunan yetenekleri kendilerinden menkul kadro için, düşmanlar, vatan hainleri, bölücüler, münafıklar, bozguncular imal etmenin derin huzuru içinde oldular.
Daha doğru bir ifadeyle siz bu salonda bulunanların tümü sizlerden istenen her şeyi yaptınız. Hatta istenenin de ötesine geçtiniz.
Makale yerine iftiralar yazdınız, karalamalar yaptınız, çamurlara battınız, lağımlarda kulaç attınız.
Görev insanı olduğunuzu gösterdiniz.
Çok başarılı oldunuz.
Çok para kazandınız.
Tatmadığınız zevk kalmadı dünyada.
Kiminiz villalara yayıldınız kiminiz cam yüzeyli kulelere tırmandınız. Her yıl son modeliyle değiştirdiğiniz araçlara bindiniz. Gösterişli hayata kavuştunuz.
İtibarınız arttı… Öyle zannettiniz!
Siz çok yediniz ama ben hakkınızı yemek istemem. Yapmadığınız şeyler de oldu.
Mesela acı gerçekleri hiç haber yapmadınız.
Ülkenin altını üstüne getiren yeni zengin, açgözlü müteahhitler, yamyam tüccarlar, iştahları hep kabarık iş adamlarıyla birlikte doğal zenginlikleri hallaç pamuğu gibi attınız.
Bu büyük yağmada size de epeyce kemik düştü.
Bazılarınız daha fazla hizmet ettiniz. Karşılığını da "kemiksiz" olarak talep ettiniz ve aldınız.
Bulunduğunuz yer "istikrar" istiyordu. Aynı performansı devamlı olarak göstermeniz gerekiyordu. Arada bunu ıskalayanlarınız oldu. Derhal kovuldunuz. Adlarını, adreslerini unuttuğunuz çok eski arkadaşlarınıza koştunuz. Nasıl olsa onlar hep aynı yerlerindeydiler:
"Güçlünün karşısında, ezilenlerin yanında!"
Birlikte kıç yaladıklarınız anında size sırtlarını döndüler. Yaşadığınız âlemin kuralı böyleydi:
"Düşene bir tekme de sen vuracaksın!"
Çok ihanet tekmesi yediniz.
Bitiriyorum…
Sayın Başkan, değersiz saz arkadaşları,
Müsaadenizle sizler hakkında yaptığım bir tespiti de huzurunuzda ve yüzünüze karşı dile getirmek istiyorum:
"Hepiniz çok ama çok yalakasınız!"