Ahmet Nesin
Derin devletin gençlik kolları görevde
Türkiye’de hükümetlerin devleti değil, devletin hükümetleri yönettiğini, arasıra devlete karşın yönetmek isteyenler olduğunda da darbeyle alaşağı edildiklerini yazmıştım. Bir de derin devletle bütünleşen sivillerin hazırladığı projelerin yerine getirilmesi için yapılan darbeler var (Turgut Özal’ın hazırladığı 24 Ocak kararlarının uygulanabilmesi için askeri yönetim şartı gibi).
Gerek demokrasi diye yutturulan dönemlerde, gerekse darbe dönemlerinde her zaman ortalığı karıştıracak yada karışması için gerekli provokasyonu yapacak insanlar mevcuttur bu ülkede. Ayrıca bu insanlara bağlı bir de gençlik kolları vardır ki, bunlar çoğunlukla değişik partilere dağıtılmışlardır.
Yangın başlayalı beri ilginç olaylar gelişmeye başladı. Sadece yangın da değil, Konya’da Dedeoğulları ailesinden 7 kişinin katledilmesi olayı da var. Haber Türk yazarı Kemal Öztürk bu konuyla ilgili 2 yazı kaleme aldı. İkincisinde şöyle bir bölüm var:
"Sonradan görüntülerin tamamını ben de izledim. Katil zanlısı Mehmet Altun, kiraladığı bir arabayla olay yerine gelip, aile fertleriyle sakin bir şekilde konuşuyor önce. Sonra arabasına binerek ayrılıyor. 15 dakika sonra tekrar geliyor. Bu kez elinde bir dosya ve bir poşet var. Aile üyelerinden Serpil Dedeoğulları iki sandalye getiriyor. Birine ailenin babası, diğerine katil zanlısı oturuyor. Dosyadan sürekli bir şeyler okuyarak, aile fertlerine bir şey anlatıyor. Karşılıklı konuşuyorlar. Bir süre sonra ayağa kalkıp elindeki poşetten tabancasını çıkartıyor ve bu kez tehdit eder gibi bir şeyler anlatıyor. Ailenin en genç ferdi Serpil Dedeoğulları yerden aldığı toprağı aniden katil zanlısının yüzüne atıp, elinden silahı almak için atılıyor. Diğer aile üyeleri de eşlik ediyor. Ancak katil bu hamlelerden kurtulup, rastgele ateş ederek birçoğunu yaralıyor. Buraya kadar olan kısmın görüntüleri medyaya da yansıyor zaten.
NASIL BU KADAR SAĞUKKANLI CİNAYET İŞLENDİ?
Katil zanlısı, aile fertlerinin çoğunu yaralayarak etkisiz hale getiriyor. Bu esnada şarjör değiştiriyor. Evin içine kaçan Serpil’in peşinden koşarak sırtından vuruyor. Sonra geri dönüp yerde yatan baba ve oğlunun kafalarına kurşun sıkıyor. Arka bahçeye kaçan ailenin diğer kadın fertlerini de yakalayıp vuruyor. Tüm bunları yaparken bir panik, korku ve acelecilik gözükmüyor halinde. Akılalmaz soğukkanlı davranışlar güvenlik birimlerini de şaşırtıyor. Hepsinin öldüğüne emin olduktan sonra, arabasına binip hareket ediyor. Ancak aniden geri dönüp, bagajdan 5 litrelik su bidonuna konmuş benzini getirip eve giriyor. Ateşe verdikten sonra bahçe kapısından çıkıp kısa bir süre yangını izliyor. Sonra oradan uzaklaşıp gözden kayboluyor."
Kemal Öztürk böyle yazmış gördüklerini ve nasıl bu kadar soğukkanlı olduğuna şaşırıyor. Evet, gerçekten 15 Temmuz’da da er ve askeri öğrencilerin boğazlarını keserken de çok soğukkanlıydı bunlar, yangın mahallinde ellerinde tüfekle nüfus kontrolü yaparken de. Kendi kafalarına göre şüphelendikleri yada sadece Kürt olduklarından dolayı birilerini öldürebilirlerdi, gayet de soğukkanlı bir biçimde. Aynı soğukkanlılıkla saldırdılar önceki gece Halk TV’nin programına, hiçbişey umurlarında değildi, nasılolsa tutuklanmayacaklarını biliyorlardı, zaten de serbest bırakıldılar.
Çünkü devletin yanındaki o usta provokatörler sayfalarca yayın yaptı "Yangını Kürtler, PKK ve HDP çıkardı, CHP ve İYİ Parti de yanında onların" diye. Bunu yazmaları ve TV ekranlarında 2 gün söylemeleri derin devletin gençlik kolları için yeterliydi zaten, onlarda çıkıp, öldürecek, dövecek ve saldıracak yer aramaya başladılar.
Aynı şekilde yurt dışındaki demokratlara da sövüp sayıyorlardı ve masanın altından infaz listesi yaptılar gruplara göre. Büyükler listeyi yapınca derin devletin gençlik kolları emri almıştı artık, saldırmaya başladı.
Evet Kemal Öztürk, çok şaşırmışsın ya nasıl bu kadar soğukkanlı olduklarına, diğer yazdıklarımı yaşamıyor musun sen, oysa konuşma ve yazılarında çok da duyarlı gözüküyorsun ama şaşırıyorsun. Oysa sana benzeri 10 olay daha yazabilirim son 1 yılda yaşanan.
Geçmişi bırakalım, olması beklenen olayı düşünelim en iyisi, 13 kişiyi faili meçhul bir şekilde öldürdüğü iddiasıyla yargılanan ve bir kadına işkence ve tecavüzden AİHM tarafından mahkum edilmiş bir orgeneralin Jandarma genel komutanı olma olasılığı var. Bu suçları işlediği iddia edildiğinde yüzbaşıymış Musa Çitil ama soğukkanlı bir şekilde terfi ala ala gelmiş. Anlayacağınız, bu ülkede herkes soğukkanlı.