Fadıl Öztürk

Fadıl Öztürk

Diktatörler eskiyince ne yapılır

Zulüm sofrasının hiç toplanmadığı bizim gibi ülkelerde yalan hiç eskimez, İktidarı sürdürmenin vazgeçilmez aracı olur yalan.

Yaşayıp eskittiğimiz günler dün, biriken dünler eskiyerek anı olur.

Limanlarda paslanarak eskiyen gemilerden jilet olur. Eskiyen giysiler en iyi haliyle bir poşet içinde çöp konteynerinin yanına koyularak fakir giydiren olur. O da olmazsa kumaşına göre bulaşık bezi, paspas yapılır. Hünerli kadınların elinde eski giysiler ince ince kesilerek yolluk yapılır, üstünde gezinmek için koridorlara serilir. Kış günleri ayağımızı soğuktan korur...

Üstümüze yağarak bizi saçakların altına sığındıran yağmur şairlerin eline geçince şiir, aşıkların eline geçince ıslak saçlarını ayna karşısında kurutan için romantizm olur. Şiirler birikerek kitap, romantizm ise gelecek nesillere anlatılan destansı aşk olur.

Ömrünü sizi bir yerden diğer bir yere taşımakla tamamlayan arabalardan hurda mezarlığı olur, hurda mezarlıkları bütün araçların Araf’ıdır bir anlamda. Kırk tonluk preslerde karton gibi ezilerek cehennemleri olan fırınlarda eritilip, kalıplara dökülerek anıları silinmiş bir biçimde her kalınlıkta sac yapılır. Olmadı üstünde trenlerin bir ülkeyi boydan boya geçtiği ray olur. Tıkırtıları ve acı acı düdükleri kalır onlarla yolculuk yapanların kulağında...

Eskiyen devlet adamları hayatlarını garanti altına almış olarak ya anılarını yazarlar ya da yaptıkları kötülüklerden fellik fellik kaçarak terk ederler ülkelerini, uzaklara giderler. Uzaklara gitmeleri yaptıkları zulümden uzaklaştırmaz onları. Kitaplar yazılır onlarla ilgili, cilt cilt. Yurdunu terk etmek de neymiş, romanlarda her karakter onların peşine düşmek için varını yoğunu ortaya koyar. Şiirler her kaçağın zulasında sakladığı hançer olarak asla eskimez.

Ömürlerini eskiten kediler öleceklerini sezdikleri zaman yaşadıkları ev ve mekânları terk ederek gözden kaybolsalar da onlarla hayat sürdüren sahiplerinin gönlünde asla kaybolmazlar. Aralarında boy ve kilo farkları olsa da filler gibi eskiyince mezarlarına yürür kediler...

Yaşlanmak da bir nevi eskimektir aslında. Yaşını almışlardan dede, nine, amca, teyze olur. Eskimiş solcudan eski tüfek yapıldığını bilmeyeniniz yoktur elbet. Solu örgütsüz koyanları koyun bir kenara içlerinde ne kulağı kesikler olduğunu iyi bilirim. İş başa düşünce zulme karşı direnecekler de yine o kulağı kesikler olacak. Anlayın, daha elimi yıkamamışım kuşağımdan...

Her şey eskiyerek kötüye gitmez. Mesela eskimeye yüz tutmuş elmalardan ev yapımı sirke yapan kadınların elleri dert görmesin. Acıya, kedere, hüzün ve direnişe şarkı giydirenlerin sesleri hiç düşmesin. Devrim ve özgürlük getirmek için evden çıkanların yolu hiç kapanmasın. Bebekler acının öksüzlüğün değil mutluluğun saçlarına tutunarak büyüsün. Eskimelerine rağmen kendini yeniden yeniden var etmeyi öğrenmiş sular balıksız, ovalar başaksız, ağaçlar meyvesiz, insanlar hayalsiz kalmasın dünyanın hiçbir yerinde...

Direnmek hiç eskimez, ağaca, ota, yürüyen, sürünen ve uçan hayatlara saygı duymak eskiyip dökülmez dünyanın dalından. Göğe yükselen dağlar eskiyerek çökmez içlerine. Akarak etrafına hayat veren ırmaklar aktıkça çoğalır, eskiyerek kurumazlar yeryüzünün çanağında. Çöl bile her gün rüzgârla şekillenen tepeleriyle canlı olduğunu hatırlatır bize. Hayatın yokluğunda yeryüzünün alacağı hale örnek olarak yaşar çöller. Rüzgârların mezarı yoktur, eskiyerek insan gibi gömülmez rüzgârlar. İğnenin iplik geçen deliğinde durup dinlenir irili ufaklı bütün rüzgârlar.

Zulüm sofrasının hiç toplanmadığı bizim gibi ülkelerde yalan hiç eskimez, İktidarı sürdürmenin vazgeçilmez aracı olur yalan. Katmerli sömürü, yavaş yavaş öldüren yoksulluk, dört bir yanımızda durmadan boy veren zulüm her gün yeniden doğarak yeniler kendini.

Mesela hafızalarda hep canlı kalacak hiç eskimeyecek şeyler de olacak. CHP'nin Selahattin Demirtaş ve arkadaşlarının tutuklanmasına onay vermesi, meclise getirilmiş bütün savaş tezkerelerine ‘Evet’ demesi, eli kanlı katilleri özgürlüğü için direnmiş birer kahraman gibi anmaları, iktidarın uyguladığı her türlü zulmü yaptıkları muhalefetle meşru kılmaları hafızalarda hep canlı kalarak hiç eskimeyecek.

Kullanılmış her şeyden onca çer çöp çıkarken, bunun için belediyelerde birimler kurulup yüzlerce kamyon binlerce insan istihdam edilirken ve her kentin devasa bir çöplüğü varken ve bunlar geri dönüşüm sanayini beslerken; Savaşlarla ölümü besleyen, iktidarda oldukları ülkeleri yoksulluk, kan ve gözyaşına boğan diktatörler eskiyince ne yapılır.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fadıl Öztürk Arşivi