Asena Özkan
Domates, biber, patlıcan ve Lens!..
Yıldırım Demirören'i bir yana bırakıp bu kez sadece maçı yazmalı. Bize ne Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören'in şirketinin İddaa ihalesini kazanmasından. Sorun, bizim değil memleketin ve memleketi yönetenlerin!..
Şenol Güneş 20 yaşındaki Güven Yalçın ile başlayarak ciddi hata yaptı Malatya deplasmanında. 'Alamancı' genç çocuk fiziksel olarak sahada ama ne psikolojik olarak yeşil zemin üzerinde ne de Beşiktaş'ta, ki bunu da yadırgamamak gerekli. Bir yanda yaşadığı kültür farklılığının şaşkınlığı, diğer yanda yaşının, akabinde de deneyimsizliğinin getirisi... Güven Yalçın oynayınca ne oldu? Jeremain Lens ne solda ne de sağ kanatta olamadı. Hoş olsaydı ne olacaktı o da ayrı, buna sonra geleceğiz! Güven Yalçın, görev verilen sol kanatta üretken olamayınca ileri uçtaki son eleman Burak Yılmaz'a yakın oynamaya başladı ve Beşiktaş'ın özellikle sağ kanadı da çuvalladı. Bunun bir diğer nedeni de ev sahibi Malatyaspor'un savunmanın arkasına attığı uzun toplarla yarattığı tehlikelerdi. Gökhan Gönül sağ, Caner Erkin de solda uzun süre alışa gelmiş oyunlarından ödün verip, hücumdan çok savunmayı düşündüler, haklı olarak. Onlar ileri çıkamayınca da yük Atiba Hutchinson ile Adem Ljajic'in omuzlarına biniverdi doğal olarak. Şenol Güneş'in karşılaşmaya Ricardo Quaresma ile başlamaması yabana atılacak gibi hata değildi, Malatya'da bu nedenle...
Parantez açmamız gereken iki futbolcu var ve öncelik, yediği iki gole karşın sayısız pozisyonda kalesini güvenle kapamayı başaran Malatyaspor kalecisi Ertaç Özbir'in. Beşiktaş kalecisi Loris Karius, Ertaç Özbir'in benzeşi bir maç oynasa sanırım uzun süre alkışlanır. Karius'un yediği golü birkaç izleyen futbol tutkunları zaten gerekli irdelemeyi yapıyorlardır!
Diğer isim ise profesyonellik tanımı ile tastamam örtüşen 36 yaşındaki Kanadalı futbolcu Atiba Hutchinson. Beşiktaş'ın Avrupa kupası maçlarına dahil etmediği, liste dışında bıraktığı ve Malatyaspor ağlarını havalandırdığı gibi takımı yöneten Atiba Hutchinson'dan söz ediyorum. Futboluna, kişiliğine, profesyonelliğine sanıyorum sadece Beşiktaşlılar değil tüm futbol tutkunları şapka çıkarıyor, hele ki dün geceki maçtan sonra...
Beşiktaş'ın şansı, sahada 10 kişi mücadele eden ev sahibi Malatyaspor karşısında 'yüzde yüz gol' ya da 'ben bile atardım' deyişi ile örtüşen ve Jeremain Lens'in kaçırdığı pozisyondan sonra dönüverdi, bir süre için. Lens, kaleci Ertaç Özbir ile karşı karşıya kaldı ve atamayıp saç baş yoldurttu Beşiktaşlılara. Beşiktaş'ın Hollandalı futbolcusuna geldiği günden bu yana nedense hiç sevecen bakamadım, sanırım bu da onun 'hain' bakışlarından kaynaklanıyor! Yılda 2 milyon Euro'ya yakın para kazanan (uzun süredir ödeme alamayan ama eninde sonunda alacak olan) Lens, şimdilerde domates, biber ve patlıcandan çok daha değersizleşti. Bu nedenle de Şenol Güneş onu oyundan alıp Ricardo Quaresma'yı sahaya sürdü. Bir önceki Güven Yalçın–Shinji Kagawa hamlesine ise kimse anlam verememişti! Ouaresma'nın oyuna dahil olmasıyla Beşiktaş kanıksadık sistemine dönüverdi. Caner Erkin ile Gökhan Gönül ileriyi çıkmaya başladılar. Yeni kuşağın aktarımıyla defansif oyunu bırakıp ofansife geçiş yaptılar. Bu arada Adem Ljajic skoru ve maçın sonucunu belirleyen golü Malatyaspor ağlarına gönderivermişti. Malatyaspor 1 – Beşiktaş 2...
Bitmedi... Beşiktaşlıların 'emek hırsızı' olarak gelişine tepki gösterdikleri ardından da bağırlarına bastıkları Burak Yılmaz var daha sırada! Burak Paşa, herkesin becerisini ve de beceriksizliğini anlamak olası da senin halin ne olacak? Beşiktaş'a geldiğin ilk günlerde sana 'Rüyaların Prensi' yakıştırmasını yapmıştım. Yanılmadığını görmek mesleğim adına keyif verici fakat Beşiktaş yandaşı için hoşnutsuzluk ihtiva ediyor, bilesin... Beşiktaş art arda üçüncü kez kazandı bu da gecenin önemli anekdotu oldu.
Yıldırım Demirören'in 'yerinde olsam' futbolu yöneten, hakemi atayan ve de futbol üzerine oynanan bahis şirketinin sahibi olarak bu maçın üzerine iddaa oynardım!