İşxan Miroyev
Duman arkasında saklı olan nedir?
Son zamanlarda Rusya ve Türkiye devlet başkanları arasında sıkça görüşmeler gerçekleşiyor. Tabii ki bu sık görüşmelerin en önemli nedeni Suriye’deki durumdur ki burada her iki ülkenin çıkarları çok ciddi zıtlaşmakta.
İki devlet başkanı çok ciddi sorunları tartışmakta bu sadece Suriye’yle ilgili değil tüm Ortadoğu bölgesinin kaderini etkileyen sorunlardır. Türkiye-Rusya arasındaki ikili görüşmelerin karakteri bellidir. Biz bu görüşmelerin içeriğine ilişkin ancak tahmin yürütebiliriz ve her iki taraf da bu görüşmelerde varılan anlaşmaların içeriğini gizli tutma konusunda tutarlıdırlar. Her iki lider de basını bilgisiz tutuma konusunda ısrarlılar ve ancak genel geçer olan Suriye’nin bütünlüğü ve teröre kaşı mücadele gibi sözlerle sınırlı kalıyorlar. Erdoğan’ın 27 Ağustos günü Moskova’ya yaptığı ziyaretin beklenmedik olduğu bilinmekte. 2019 yılında Uluslararası Uzay ve Havacılık fuarı Suriye’deki durumu görüşmek için her iki lider için iyi bir gerekçe oldu.
Tabii ki tartışılacak konular Rusya dondurmasından çok daha önemli. SU-57 uçağının teknik özelikleri bile bunun için kamuflaj oldu. Söz konusu olan, her iki ülke arasında ciddi gerginliğe yol açan Idlib krizi idi. Türkiye ve Rusya ilişkileri tüm dünyanın gözü önünde çok ciddi testlerden geçiyor. Durum o kadar çok hızlı gelişiyor ki insana kanser hücrelerinin son aşamasındaki hızını andırıyor ki o aşamada kemoterapi fayda etmez ve ancak cerrahi müdahale ile bir şeyler yapılabilir. Unutmayalım ki Şam iç savaşı kazanmış durumda ve İdlib son aşamayı ifade ediyor ki er veya geç yok edilmesi gerekecek.
Rusya, Şam’ın aktif ilerleyişini sonsuza kadar geciktiremez. Şam kendi topraklarında savaşıyor. Rusya ne kadar da söz sahibi olsa da sadece "davet edilmiş" taraf konumundadır. Bu konuda Rusya’nın davranışı ABD’ninkinden çok farklıdır ki ABD misafir gibi değil ev sahibi gibi davranmaya çalışıyor.
Tabii ki Rusya da hiçbir şey olmamış gibi yapıp sesiz kalamaz. Rusya üstlerine yapılan terör saldırıları İdlib'ten planlanıp yürütülüyor. Elbette ki İdlib sorunu hallolmayana kadar Suriye’deki sorunun siyasi çözümünün tümünden söz etmek olası değil. Herkesin malumudur ki terörün son merkezi ortadan kaldırılmadan anayasa komitesi ve Suriye devletinin gelecek yapılanmasından söz etmek anlamsız olacak. Anayasal yapılanmadan söz etmek çok erken ve yersiz olacak. Ama, Moskova ve Ankara’nın var olan durumu ilerletebilmeleri Putin ve Erdoğan’ın İdlib sorununun çözümüne ilişkin anlaşabilmelerine bağlıdır.
Belirtmek gerekir ki Rusya Türkiye’yle olan ilişkilerinde çok hassas davranıyor ve bunu hep vurguluyor. Ama zaman gittikçe daralıyor ve İdlib sorununun şöyle veya böyle çözülmesi gerektiği de giderek kendini daha çok dayatıyor. Bu İdlib dönemeci Rusya-Türkiye ilişkileri açısında çok tehlikeli dönemeç olacak ve bu dönemeci başarıyla geçmeyi hem Rusya hem de Türkiye istiyor.