Eser Karakaş
Erdoğan’ın AB Güldür Güldür parodisi
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 9 Mayıs Avrupa günü nedeniyle yayınladığı mesajı okudunuz mu?
Türkiye son iki, üç gündür Güldür Güldür tiyatro ekibinin çektiği, fragmanlarını gördüğümüz ama bütününün Show TV’de (Turgay Ciner) yayınlanmadığı parodiyi konuşuyor.
Güldür Güldür ekibi başarılı bir ekip, önemli sanatçılar var grupta ama emin olabilirsiniz bu ekibin parodileri, Nebati parodisi mesela (izleyebildiğimiz kadarıyla) Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 9 Mayıs Avrupa günü nedeniyle yayınladığı mesaj parodisinin yanında, Güldür Güldür tiyatro çalışanları bu yazıyı kazayla okurlarsa alınmasınlar, bir hiç kalır.
Erdoğan, 9 Mayıs Avrupa Günü dolayısıyla yayınladığı mesajda bakın neler söylemiş:
1-"Türkiye-AB ilişkilerini her alanda geliştirmek, her iki tarafın da menfaatinedir, Türkiye'nin her türlü engele rağmen sabırla ve kararlılıkla sürdürdüğü AB'ye tam üyelik süreci, yapıcı bir yaklaşımla teşvik edilmelidir".
Eser Karakaş: Doğrudur, AB tam üyelik süreci hem Türkiye hem de AB’nin menfaatinedir, bir kazan-kazan durumudur ama bu tür ilişkiler sıfır toplamlı oyun değildir, Türkiye’nin kazancı AB’nin kazancının çok üzerinde olacaktır, AB üyeliği birinci planda Türkiye’nin menfaatinedir.
Erdoğan’ın AB sürecinde Türkiye’nin önüne konan "her türlü engele rağmen" sözü büyük ölçüde Erdoğan ve çevresinin koyduğu engellerdir, başka bir ifade ile Türkiye kesinlikle AB tam üyelik sürecini kararlılıkla sürdürmemektedir.
Erdoğan tam üyelik sürecinin yapıcı bir yaklaşımla teşvik edilmesini istiyorsa önce Türkiye’yi bir hukuk devleti yapmak zorundadır.
2-"Son yıllarda kuruluş değerlerinden uzaklaşan ve üye ülkelerin kısa vadeli politikalarının etkisi altında kalan AB'nin, Ukrayna Savaşı'yla birlikte kendine yeni bir hikâye yazmasının zamanı gelmiştir. Bugün, Avrupa'nın ortasında tüm dünyanın gözü önünde yaşanan bu trajedi, AB açısından uyarı mahiyetindedir. Şimdi, Avrupa bütünleşmesinin temellerinin atıldığı dönemdeki gibi bir dayanışmaya, işbirliğine ve en önemlisi de vizyoner ve cesur bir bakış açısına ihtiyaç vardır. Türkiye, sadece aday ülke ve NATO Müttefiki olarak değil, köklü ve güçlü AB müktesebatına sahip bir ortak olarak da, mevcut meydan okumaların aşılmasında somut katkı sağlamaktadır".
E.K.: AB cenahında da hem başkentlerden hem de Avrupa Birliği kurumlarından kaynaklanan çok sayıda sorun vardır, bunu görmemek mümkün değildir ama esas sorun yine Ankara kaynaklıdır. Doğrudur, vizyoner ve cesur bir bakışa ihtiyaç vardır ama bu vizyoner ve cesur bakış ağırlıklı olarak Türkiye’den gelmelidir, mesela AİHM kararları HEMEN uygulanmalı,
önünde siyasi engel olmayan müzakere dosyaları müzakereye açılmalı idi. Erdoğan’a bütün toplumun sorması gereken temel sorun neden mesela kamu alımları ve "çalışma-işgüvenliği" dosyalarının açılmamış olmasıdır.
Erdoğan’ın "köklü ve güçlü AB müktesebatına sahip bir ortak (Türkiye)" ifadesi doğrusu Güldür Güldür ekibini bile kıskandıracak, en iyi komedi senaryo yazarının dahi akıl edemeyeceği bir parodi kesiti gibi durmaktadır. Günde iş kazalarında 6 kişinin öldüğü, kamu alımlarının önemli bir bölümünün yasanın 21-b maddesine göre yani sadece acil durumlarda kullanılması gereken bir madde ile verildiği, Gezi kararları hukuk rezaletinin, KHK rezaletinin yaşandığı bir ülkede güçlü bir "AB müktesebatından" bahsetmek gerçek bir parodi.
3-"Ukrayna'daki savaşın küresel boyutlara ulaşan menfi etkileri güvenlik, göç, tedarik zincirleri ve enerji başta olmak üzere Türkiye'nin pek çok alanda AB için ne denli stratejik önemde olduğunu bir kez daha teyit etmiştir. Giderek karmaşıklaşan dünya sahnesinde, farklılıklarımızdan ziyade müşterek paydalarımıza, çıkar çatışmalarından ziyade savunduğumuz temel değerlere odaklanmak ve Türkiye-AB ilişkilerini her alanda geliştirmek, her iki tarafın da menfaatinedir"….. "Bu, AB'nin kendi gelecek tasavvuru, itibarı ve güvenilirliği bakımından da zaruridir. Bu düşüncelerle Avrupa Gününün, ortak coğrafyamızda barış, esenlik ve dayanışmaya vesile olmasını diliyor, başta vatandaşlarım olmak üzere, tüm Avrupalıların 9 Mayıs 'Avrupa Günü'nü tebrik ediyorum."
E.K.: Doğrudur, Türkiye AB için stratejik bir önemi haizdir ama "savunduğumuz temel değerlere odaklanmak" ifadesi çok anlamlı durmamaktadır maalesef.
Mesela hangi ortak temel değer?
Hukuk devleti mi?
Ciddi olun lütfen.
İfade özgürlüğü mü?
Güldürmeyin bizi.
Basın özgürlüğü mü?
Son Nebati skeç olayını düşünün, hapisteki gazetecileri, açılan davaları düşünün.
Bağımsız yargı mı?
Bunu söylerseniz, Erdoğan’ın mizah anlayışını bile aşarsanız.
Din ve vicdan özgürlüğü mü?
Diyanet İşleri Başkanlığı’na bakın, yeter.
Demokrasi mi?
Tekrarlatılan İstanbul seçimlerini, "Atı alan Üsküdar’ı geçti"yi bir hatırlayın.
"Milletvekili seçim kanununda" yapılan değişiklikleri bir düşünün.
Erdoğan’ın 9 Mayıs demeci gerçeklerle ilişkisi tamamen kopuk bir mesajdır.
Cumhurbaşkanlığı yüce makamı daha fazla ciddiyet ister kanısındayım.