Eser Karakaş
Erdoğan’ın dördüncü hatası en vahimi
Son altı ay içinde Cumhurbaşkanı Erdoğan üç büyük hukuki-siyasi hata yapmış idi.
Birinci hata İstanbul seçimlerinin tekrarlanmasını istemesi idi, ikinci vahim hata Diyarbakır, Van, Mardin illerine kayyım atanması oldu; üçüncü vahim hata ise Canan Kaftancıoğlu kararı oldu.
Lütfen kimse bana birinci hatayı Erdoğan yapmadı, o karar bir YSK kararı idi, ikinci hata sadece Süleyman Soylu’ya aittir, üçüncü hata da yargının konusudur demesin, tüm bu kararların özünün nerelerde istihsal edildiğini tüm Türkiye biliyor.
Ancak, son ve dördüncü hata muhtemelen ilk üçünün toplamından da vahim çünkü tevil edilebilecek bir yanı yok, Anayasa 138 orada, Sayın Cumhurbaşkanının Demirtaş davası ve AİHM ile ilgili söyledikleri de.
Bu berbat 1982 Anayasası'nın en iyi maddesi hangisi diye sorsanız muhtemelen 138. maddedir diyebilirim.
Aşağıda "Yargı" üst başlıklı maddeyi aynen aktarıyorum:
"Mahkemelerin bağımsızlığı
MADDE 138- Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler.
Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.
Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz.
Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez."
Arkadaşlar, lütfen bu maddenin, bu bir anayasa maddesidir, ikinci paragrafını dikkatle okuyalım.
"Hiçbir" kelimesi ile başlayan cümle herkesi, Cumhurbaşkanını da bağlayan bir anayasa maddesidir.
Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan, AİHM’in Demirtaş davasının büyük dairede görüşülmesinden hemen sonra "Bunları bırakamayız" biçiminde bir ifade kullanıyor.
Bunlar kim?
Selahattin Demirtaş.
"Bırakamayız" ifadesindeki "Biz" kim?
Cumhurbaşkanlığı makamı ya da Cumhurbaşkanlığı Hükümeti yani Devletin yürütme ayağı.
Evet, Cumhurbaşkanı Devleti temsil eder.
Devlet de yasama, yürütme ve yargıdan oluşur.
Ancak, yargının Devletin bir alt bileşeni olması Cumhurbaşkanının yargı erkinin başı olması anlamına gelmez, yargı bağımsızdır, hâkimler görevlerinde bağımsızdırlar (Anayasa, madde 138), bu temsil ilişkisi semboliktir.
Peki, en önemlisi, "bunları" bırakma anayasal, hukuki yetkisi kimdedir?
Tabii ki yargıdadır.
Sayın Cumhurbaşkanı "Bunları bırakamayız" diyerek çok vahim bir biçimde Anayasanın 138. Maddesini çiğnemiş bulunmaktadır.
Bu çok vahim yanlış hem siyasi hem de hukuki bir yanlıştır.
Sayın Cumhurbaşkanı "Bunları bırakamayız" diyerek mahkemelere emir ve talimat mı vermiştir, tavsiye ve telkinde mi bulunmuştur, bunu okurların, herkesin takdirine bırakıyorum.
Cumhurbaşkanının Anayasa maddelerini böyle çiğneyebildiği bir ülkede işlerin yürümesi mümkün değildir.
Ev sahibi-kiracı ilişkisi, banka-kredi kullanan ilişkisi hep kontratlara, sözleşmelere bağlıdır ve Devletin en temel görevi hukuk içinde bu sözleşmelerin devamını, sürekliliğini sağlamaktır.
Devletin en tepesinin hukuku, Anayasayı bu kadar rahat çiğneyebildiği bir ülkede artık her türlü sözleşme, kontrat tehdit altındadır.
Yani artık devlet en temel görevleriyle yok demektir ortada.
Keşke 2002-2007 Erdoğan’ı, AKP’si bu çok kötü noktalara hiç gelmesi idi.