Sibel Hürtaş
Erdoğan'ın 'ince' planı
Meclis Genel Kurulu'nda kabul edilen düzenleme ile Yüksek Seçim Kurulu üyelerinin 1 Ocak'ta sona erecek olan görev süreleri 1 yıl daha uzatıldı. Buna göre 16 Nisan Referandumu'nda mühürsüz oy pusulalarını geçerli sayarak, referandumu tartışmalı hale getiren Kurul üyeleri 31 Mart seçimlerinde de Kurul görevlerini sürdürecekler.
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, diyor ki; "Yüksek Seçim Kurulu üyelerinin böyle bir talebi yok." Ortada talep yokken neden iktidar illa da YSK'nın referandumda görev yapan üyelerinin yerel seçimlerde de sandık başında olmalarını istiyor?
Altay'a göre bu aslında YSK üyelerine de başlı başına bir hakaret. Altay, kendisi YSK üyesi olsaydı, bu teklifi getirenleri arayıp da "Benim bir itibarım var, ben burada ettiğim yemine dayalı olarak bağımsız ve tarafsız görev yapıyorum kardeşim. Nereden çıkarıyorsun bu bir yılı? Ben senden böyle bir şey talep mi ettim?" diye sorardım diyor.
YSK üyelerinin görev sürelerinin uzatılmasına ilişkin bir yasa çıkarılmasına dahi gerek yoktu. Yargıtay ve Danıştay'da üye seçimlerinin ertelenmesi gündeme gelseydi; aynı durum ortaya çıkmış olacaktı. Zira YSK üyesi yerine yenisi seçilene kadar görevine devam edebiliyor.
Ama iktidar partisi her nasılsa bu işi de yasa ile düzenlemeye koyuldu. Hâl böyle olunca da herkesin aklındaki soru aynı: Nereden çıktı şimdi bu iş? Amaç ne?
Yasa'nın gerekçesi de tartışmalı. Teklif sahipleri, hâlihazırdaki YSK üyelerinin tecrübelerine dikkat çekerek, bu teklifin hazırlandığını ifade ediyor.
Yani iktidar, "yeni gelecek hâkimler yetkinliğe sahip değillerse seçimler kaosa dönüşür" diyor. Oysa hâlihazırdaki YSK üyeleri, referandum sürecinde mühürsüz oyların geçerli olduğuna yönelik tamamen Anayasa'ya aykırı iktidarın lehinde bir kararla seçimlerin tartışılmasına neden olmuşlardı. Yine böyle bir kaosa imza atılması mı isteniyor?
İktidar 16 Nisan'daki mühürsüz oy pusulası kararı nedeniyle YSK Başkanı'nı mı ödüllendiriyor, seçimlerde yine iktidar lehine karar almasını mı bekliyor, yerine gelecek olan Yargıtay ve Danıştay üyelerinin kendisinin söylediklerini yapmayacağından mı endişe duyuyor?
Hem YSK üyelerinin itibarı hem de daha çok uzun bir süre olan seçimlerin güvenirliliği bir madde ile şimdiden tartışmaya açılıyor.
Bu yasa ile YSK üyelerinden 2019 yılında görevi sona ereceklerin yerine 2020 yılında, 2022'de görevi sona ereceklerin yerine ise 2023 yılında yenileme seçimi yapılacak.
İşte siyasi iktidar da sırf bu yüzden seçimleri Yargıtay ve Danıştay'ın kendi dinamiklerine bırakmıyor. Kulislerde konuşulanlara bakılırsa YSK'daki görev süresi değişiminin yasayla yapılmasındaki amaç tam da 2023 seçimlerini hedefliyor.
Bu senaryo gerçekçi mi tartışmalı ama ortada kesin bir şey var ki;
Bu düzenleme ile iktidar şimdiden hem 31 Mart seçimleri için şaibe tartışmasını başlattı;
Hem de YSK üyelerinin itibarını zedeledi.