Deniz Derinsu
Gel de hakem konuşma…
Hatırı sayılı bir süredir maç izliyorum… Aynı şekilde gazetecilik yapmaya çalışırken maç da yazıyorum…
Prensip edinmişimdir maçlardaki hakemler hakkında bireysel yorum yapmamaya. Bunun temelinde hakemlik konusunda herhangi bir eğitim almamış olmam yatar. Yani çıkıp da karışık, zor bir pozisyon hakkında ahkam kesmeye kendimi uygun görmemişimdir. Ancak net pozisyonlar hakkında bazen konuşmuşumdur. Fazla da prensiplerimi çiğnememeye özen göstermişimdir.
Genel düşüncem Türk hakemlerinin çok kötü olduğu, kötü yönetimlerinin de serseri kurşun gibi herkesi etkilediğidir…
Onlardan biri yaşandı Trabzon’daki dev randevuda… Ali Şansalan’ın tüm kararları bir yana…
Mesela Valencia atılabilirdi… Keza Edgar Le… Penaltı pozisyonunu bilenler konuşsun… Çok sayıda konuşulacak kararı var Şansalan’ın… Berbat bir yönetim gösterdi 2 taraf adına da…
Ama Kim’e gösterdiği o ikinci sarı kart ve ardından kırmızı… Ayıptır… Fenerbahçe olduğu için değil… Bir maçın kaderiyle böyle oynandığı için ayıptır…
Türk hakemliğinin ne kadar vasat, kötü olduğunun aynı şekilde MHK’nın ne kadar basiretsizce idare edildiğinin göstergesidir. Çünkü böyle kararlar 1 maçta olmuyor… Neredeyse her hafta, her maçta böyle kepazelikler izleyip duruyoruz…
Hakeme nokta koyalım… Ben boyumu aşmayayım, onlar aşıp MHK’yı yönettiklerini, maç idare ettiklerini falan sansınlar!
Zorlu maç öncesi her 2 takımdan Fenerbahçe’nin defansif, Trabzonspor’un ofansif artısından söz ediliyordu…
Trabzonspor tutuk, Fenerbahçe beklenen baskın görüntüsüyle başladı. Erken de gol bulup avantajı cebine koydu… Sonra malum 10 kişi kaldı…
Trabzonspor gibi hücum gücü zengin, etkili bir takıma eksik oynamak zor. Trabzonspor tutuk başladı ama ilerleyen süreçte eksik rakibi karşısında her geçen sürede hücum ağırlığını koydu, sonunda 3-1’lik galibiyete ulaştı.
Fenerbahçe’nin en büyük avantajı savunması olur diye düşününler büyük yanılgıya uğradı. Altay sahada varlık olarak kendini gösterdi Bilinen Altay’dan eser yoktu. Belki de Fenerbahçe formasıyla em kötü maçını oynadı…
Oyunda kalabildiği sürede Kim kritik hatalar yaptı. Novak ve Szalai birkaç müdahale dışında ciddi gedikler verdiler. Fenerbahçe’nin defansif yapısının gününde olmaması Sarı Lacivertlilerin oyunu geriden kurmalarına set çekince skor avantajına karşı sahada beklenen görüntüyü veremediler.
Bu maçı kazanmak Trabzonspor’u şampiyon yapmaz. Kaybetmek de Fenerbahçe’yi yarış dışına itmez. Sadece moral – moralsizlik, avantaj – dezavantaj sağlar…
Ancak Fenerbahçe’nin büyük maçlarda bu defansif hataları sürerse, o zaman tablo değişir. Kim’in ilk geldiği günlerde ‘İyi futbolcu ama çok sert oyun anlayışı var. Ciddi bireysel hata da yapabiliyor. Büyük maçlarda sıkıntı yaşayabilir’ diyenlerdenim. Gerçi ikinci sarı kartının kart falan olmadığının tekrar altını çiziyorum ama hele ilk başlardaki hatası…
Şampiyonluk için bu maçları kaybetmemek önemlidir. Kazanamıyorsan kaybetmeyeceksin… Bu prensip hep cepte olmalı…
Bu kadar heyecanla beklenen, tempolu ve güzel de başlayan maçtan sonra futbol konuşmak, dinlemek herkesin muhtemelen en büyük düşüydü… Sahada her 2 taraftan fazlasıyla yıldız oyuncu varken onları masaya yatırmak daha keyifli olurdu…
Ama böyle hakemlerle bu beklentiler hep boşa çıkacaktır…
Gün hep görüntüsüz, saatlerce ekranlarda futbol dışı konuşanların günü oluyor…
Onlardan biri yaşandı…
Ama şu bir gerçek ki her 2 takım da bu lig için yeterince iyiler… Bunu zaman gösterecektir…