Melis Alphan
Görevi kötüye kullanan memur, ona kefil müdürü, ‘arabulucu’ bakanlık çalışanı ve korku içinde bir kadın
Sevgi matematik öğretmeni. Şu anda KPSS’ye hazırlanıyor.
2011’de lise sondayken Engin ile tanışıyor ve üniversite 3’üncü sınıfa kadar bir ilişkileri oluyor. 2015’te karşılıklı anlaşıp ayrılıyorlar.
2018’in ağustos ayına kadar Engin belirli aralıklarla genç kadını arayıp rahatsız ediyor. "Seni unutamıyorum, seninle evleneceğim" diyor, "Başkasıyla sevgili olamazsın; sana benden başka yar olmaz, seni özledim, barışalım" gibi mesajlar atıp Sevgi’yi memur olarak atandığı ilçeye çağırıyor.
Sevgi tüm sosyal medya hesaplarını kapatıyor ve telefon numarasını değiştiriyor. Böylece Engin artık ona ulaşamıyor.
Derken, geçtiğimiz günlerde Sevgi internetten e-devlet’e giriş yaptığında kendisine bir mesaj geldiğini görüyor. Bu mesajda "X ili Tapu Kadastro Müdürlüğü’nde yapılan işlemden memnun kaldınız mı?" diye soruluyor.
Sevgi, Engin’in bu ile atandığını biliyor ve şikâyet için bakanlığın Alo 181 şikâyet hattını arıyor.
Olan biteni anlattığında "Yasa gereği siz orada olmadan kimse işlem yapamaz" deniyor. Sevgi, e-devlet’ten gelen mesajı ileri sürerek ısrarcı olunca şikâyet oluşturuluyor. Sevgi’ye şikâyetiyle ilgili ilk geri dönüş sağlandığında, önemli bir şey olmadığı, numara yanlışlığı olabileceği gibi şeyler söyleniyor.
Sevgi, "81 ilde X nasıl denk gelir, bu nasıl bir tesadüf ya da yanlışlık olabilir? Eski sevgilim orada çalışıyor" diye ısrar edip eski sevgilisi Engin’in ismini verince, 3-4 gün sonra bakanlıktan –bu kez bir cep numarasından- ikinci telefon geliyor.
"Görüşmeyi kaydetmek aklıma gelmedi ama nihayetinde kendilerindeki telefon görüşme kayıtlarında vardır" diyen Sevgi, telefondaki bakanlık yetkilisinin kelimesi kelimesine olmasa da şu minvalde konuştuğunu anlatıyor:
"Sevgi Hanım, ben ismini verdiğiniz kişinin müdürüyle görüştüm. Şahıs sizi özlemiş, evlendiniz mi evlenmediniz mi diye merak etmiş. Sonuçta bir birlikteliğiniz olmuş, e ondan bakmış tabii. Biz haberlerde neler duyuyoruz, neler okuyoruz Sevgi Hanım; hani burada böyle bir şey yok, şahıs iyi niyetli imiş. Zaten müdürü de şahsa kefil, ‘Asla öyle şeyler yapacak biri değil’ diyor."
Sevgi "Bu suç değil mi? Cezai yaptırımı yok mu?" diye sorduğunda bakanlık yetkilisinin "Müdürü zaten şahsı uyardı" dediğini, "Uyarı yazılı mı oldu?" diye sorduğunda ise "Yok, müdür bey muhtemelen onu sözlü olarak uyarmıştır" cevabını aldığını söylüyor.
‘Resmî kurumu kendi zevkine göre kullanıyor"
"Ortada bir suç yokmuş havası yaratılmaya çalışıldı" diyen Sevgi sözlerini şöyle sürdürüyor: "Bu konuşma, bakanlıktan arayan kişinin ‘arabuluculuk’ yorumlarıyla son buldu. Telefonu kapadığımda şok geçiriyordum. 3-4 saat sonra kendime gelip yeniden aynı kişiyi aradım ve mecburen biraz daha sert ve kararlı şekilde ‘Bu suç, sözlü uyarıyla geçiştirilecek bir şey değil ve ben şikâyetçi olmak istiyorum. Nereye şikâyet edeceğim?’ diye sordum. Bunun üzerine ‘Savcılığa suç duyurusunda bulunabilirsiniz’ dendi. Tapu Kadastro’da benim adıma ne işlem yapıldığını sorduğumda ise taşınmaz kayıtlarına bakıldığı söylendi. Üzerime herhangi bir taşınmaz olmadığı için adıma herhangi bir işlem yapılma ihtimali yokmuş ama üzerime kayıtlı bir ev, araba vs. olup olmadığını veya evli olup olmadığımı sistemden görülebilirmiş. Kaldı ki, üzerime bir ev veya araba olsa ne yapacak kim bilir? Belki arabanın plakasını öğrenecek, belki ev adresimi görecek… Elbette korkuyorum. Telefon numaramı değiştirip hayatıma devam ederken bir anda e-devlet’e bir mesaj geliyor. Bu adam TC kimlik numarama kadar biliyor ve resmî kurumu kendi zevkine göre kullanıyor. Acaba şimdiye kadar neler yaptı? Kendimi güvende hissetmiyorum. Beni en çok tedirgin eden, onun böyle aleni suç olan işlemi yapabilecek kadar rahat olabilmesi."
Sevgi geçtiğimiz hafta savcılığa gidip suç duyurusunda bulundu.
Kanun çok açık. Kurum personeli kendi menfaati uğruna özel bir işlem gerçekleştiremez. Zira bu, görevi kötüye kullanma olur. TCK Madde 257 ile düzenlenen Görevi Kötüye Kullanma suçuna 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası var.
TCK 134 ile düzenlenen Özel Hayatın Gizliliği’ni ihlal suçu da oluşmuş. Bu suça da 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası var.
Burada üstüne üstlük, kurumda çalışan iki kişinin daha ihmali var: Bu adamın görevi kötüye kullandığını bile bile ona kefil olan müdürü ve Sevgi şikâyet için bakanlığı aradığında görevini yapmak yerine ‘arabuluculuğa’ soyunan çalışan.
Bazılarının ‘masum’ gibi gördüğü bu tarz eylemlerin aslında ısrarlı takip olduğunu, kadınların huzur ve sükununu bozmakla kalmayıp öldürülmesine kadar gidebildiğini biliyoruz.
Ne bu adamın çalıştığı devlet kurumunda görevini bu şekilde kötüye kullanması ne de kurum çalışanlarının suça ortak olarak takındığı bu sorumsuz tavır affedilebilir.
Yarın bu adam Sevgi’nin kapısına elinde silahla dayansa bunun hesabını verebilirler mi?
(Not: Yazıdaki isimler kişilerin gerçek isimleri değildir.)