Gücü güçsüzlüğünde

Koronavirüs gençlere, bünyesi çok güçlü olanlara pek ilişmiyor, bu kişiler enfekte olsalar bile hafif atlatıyorlar ya da daha tehlikelisi, taşıyıcı olsalar bile hiç hastalanmıyorlar.

Kaçınılmaz olarak ve bilgilenmek için de ekranlardaki koronavirüs ile ilintili programları bir ölçüde izliyorum.

Biraz önce de Halk TV’de Şule Aydın’ın sunduğu programda ABD Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Emrah Altındiş’i izledim. (Pazartesi, TSİ 16.30)

İfade etmek istiyorum, bugüne dek ekranlarda izlediğim en iyi, en akılda kalıcı açıklamalar idi, Prof. Altındiş’in açıklamaları.

İyi eğitim almış iseniz, kendinizi de iyi yetiştirmiş iseniz, en iyi, en başarılı kurumlar da sizi istihdam ediyorlar; bu temel gerçek de biraz önce izlediğim Prof. Dr. Emrah Altındiş’in Şule Aydın ile gerçekleştirdiği söyleşide ortaya çıktı zaten.

"Gücü güçsüzlüğü" sloganını ilk kez Altındiş’in (Harvard University Medical School) konuşmasında duydum, durumu çok iyi özetliyor, ben bile anladım, programı izlemeyenler için aşağıda aktaracağım.

Prof. Altındiş’in konuşmasını izlerken dikkatimi çeken başka bir konu da konuşmasında tıpçı olmayan ortalama bir televizyon izleyicisinin anlayamayacağı kavramlar, kelimeler kullanmaması idi; bu üslup konusunu çok iyi bilenlere, çok iyi özümsemiş kişilere özgü bir üsluptur, bunu da bir kenara not edelim, hiç tıbbi terim kullanmadan bu konuları çok net anlatabilmek çok önemli, çok iyi yabancı dil bilenlerin Türkçe konuşurken yabancı kelime kullanmamaya çok özen göstermeleri gibi.

Türkiye televizyon ekranlarında da çok sayıda konunun uzmanı sağlık bilimci profesör, doçent söz alıyorlar, kamuoyunu bilgilendirmeyi tercih ediyorlar, kendilerine çok teşekkür ediyoruz, buna kuşku yok ama sanki kendi aralarında da ortalama vatandaşın anlamakta çok zorlanacağı tıp tabirleri kullanmada da yarışıyorlar, sanki en çok teknik tabir kullanan işini en iyi bilenmiş gibi, oysa kanım, bu durumun tam tersinin gerçek olduğu.

"Koronavirüs" konusunda "Gücü güçsüzlüğünde" ne anlama geliyormuş, eğer iyi anladı isem,

Koronavirüs gençlere, bünyesi çok güçlü olanlara pek ilişmiyor, bu kişiler enfekte olsalar bile hastalığı çok hafif bir soğuk algınlığı olarak atlatıyorlar ya da daha tehlikelisi, taşıyıcı olsalar bile hiç hastalanmıyorlar.

Bu gerçek de, yani virüsün güçsüzlüğü, toplum için en büyük tehlikeyi oluşturuyor çünkü enfekte olsalar, taşıyıcı bile olsalar anlamayabilecekleri için daha rahat davranıyorlar ve böylece hastalığın yayılmasında en büyük faktör oluyorlar.

Bunu Prof. Altındiş söylemedi ama koronavirüsün SARS’dan daha az öldürücü ama daha bulaşıcı olmasının ve bu bulaşıcılık üzerinden ölümcül olduğu da bir gerçek sanki.  

Prof. Dr. Emrah Altındiş (Harvard Medical School) bu çok önemli sorunun aşılması için zorunlu koşulun test sayısının çok arttırılmasını, günde en az yirmi bine çıkarılmasını öneriyor, ama Türkiye’de bu sayının iki-üç bin dolayında olduğunu ve bu sayının bir skandal olduğunu belirtiyor.

Test sonucunda pozitif çıkan ama hastalanmayan kişileri böylece bir süre sistem dışına mesela karantina ile çekerek hastalığın yayılmasını engellemek mümkün olacak, diyor Prof. Dr. Altındiş.

Bu satırları Prof. Emrah Altındiş ile Şule Aydın’ın sohbetini izledikten sonra yazıyorum ve bu arada da ekranlara Sağlık Bakanımız Sayın Fahrettin Koca’nın işin başından günümüze sadece yirmi bir bin test yapıldığı açıklaması geliyor; oysa, Prof. Altındiş Türkiye için günde asgari yirmi bin testi hastalığın çok büyük boyutlara gelmemesi için zorunlu görüyor.

Ekranlara bu konuyu gerçekten çok iyi bilen ve sunabilenleri çıkarmakta kamusal bir yarar var galiba.

Bu arada, meselenin bir de başka boyutu var, İngiltere’de şayet Corbyn seçimlerden başarılı çıkıp bugün Boris Johnson’ın yerinde olsa idi önlemler daha önce alınabilir idi diye konuşuluyor; Trump’ın durumunun da çok parlak olmadığı ortada, NewYork sokaklarında tanklar dolaşıyor. (Galiba hastane kurmaya gidiyorlarmış ama pek anlamadım, hastane kurmak için tankın ne işi var?)

Dünya ilginç bir süreçten geçiyor.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi