Eser Karakaş
Güvenli bölgede yapılacak konutların akla getirdiği sorular
Suriye’de oluşturulması düşünülen güvenli bölge belki de sadece güvenli bölge demek değil.
Cumartesi günkü Hürriyet gazetesi internet sahifesinde Vahap Munyar’ın Suriye’deki güvenli bölgede bir milyon Suriyeli nüfus için inşa edilmesi planlanan konutlarla ilgili ilginç bir haberi vardı.
Haberin ilginçliği Vahap Munyar’a ve Cumhurbaşkanının uçağındaki diğer gazetecilere dağıtılan kitabın içindeki bilgilerden kaynaklanıyor; kitabın ismi "Güvenli Bölge Kitapçığı".
Vahap Munyar yazısında sayıları biraz karıştırmış, bir milyon konut için harcanacak para 26.4 milyar dolar diye yazısına başlık koymuş ama yazıdan anlaşılan bu miktar para bir milyon konut için değil, bir milyon nüfus için hesaplanmış; yine Munyar’ın yazısından aktarıyorum, bölgeye yerleşecek nüfus iki milyon olursa maliyet de yaklaşık iki kat artıyor yani 52 milyar dolar mertebesine çıkıyor (aslında böyle bir şart da yok, ölçek ekonomisi diye bir kavram var).
Büyük bir meblağ.
İki milyon mülteciyi güvenli bölgeye yerleştirmek için yabancı ülkeler bu parayı verirlerse Türkiye’ye Türkiye’nin 2007 senesinde rekor kırarak çektiği doğrudan yabancı sermaye yatırımının iki katından fazlasını almış olacak.
Bu projeyle ilgili bir eleştiri getirmek amacıyla yazmıyorum bu yazıyı ama aklıma takılan sorular var ve bu soruları bu yazıda okurlarla paylaşmak istiyorum.
SORU 1- Bir milyon nüfus için 26.4 milyar dolar para çok büyük bir para, bu para nereden bulunacak, hangi ülkeler hangi oranlarda ve ne için katkı yapacaklar bu fonun oluşumu için?
Türkiye bütçe kaynaklarından bir para aktaracak mı bu proje için?
Bu soruyu neden önemli buluyorum, aşağıda açıklayacağım ama 26.4 milyar doların büyük bir meblağ olduğunu da tekrar hatırlatalım.
SORU 2- Bölgede oluşturulacak köylerde her evin 350 metre kare arsa üzerine oturacağı belirtilmiş kitapçıkta (kaynağım Vahap Munyar).
Bu kadar büyük evlere sosyolojik olarak ihtiyaç var mı, gerçekten düşünülmeli.
Bu yerleşimin en nihai analizde geçici bir yerleşim projesi olduğu da unutulmamalı.
Şam’dan, Halep’ten ülkemize kaçan Suriyeliler bu bölgede kırk sene kalmayacaklar herhalde. İnşallah en kısa vadede kendi evlerine, kentlerine, köylerine dönerler.
Projenin bu boyutlarda evlerle yapılmış olmasının altında sosyolojiden çok başka akçeli işler mi var?
SORU 3-Bu evleri hangi müteahhitler inşa edecekler?
Bu müteahhitler yerli ve milli müteahhitler olacak ise kamu ihale kanunu bu süreçte devreye girecek mi?
Yoksa, bu evlerin inşaatı doğrudan TOKİ’ye mi verilecek?
TOKİ’nin bu süreçte yerli ve yabancı ihale rakipleri olacak mı?
SORU 4- Parayı batı devletleri verecekler ise, onların müteahhitlerini bu ihale sürecine sokmayacak mıyız?
Başka bir ifade ile projenin finansörü devletlere parayı ver ama düdüğü çalma mı diyeceğiz?
Yabancı devletler bu paraları hangi statüde Türkiye’ye verecekler?
SORU 5- Projenin Türkiye için bir güvenlik boyutu olduğunu varsaysak bile acaba bu kadar ısrarla bu işin kovalanmasının arkasında projenin finansmanı için yabancıların vereceği paraların da olduğunu düşünecek miyiz?
Bu büyük kaynakların krizde olan inşaat sektörüne bir kan oluşturacağı mı düşünülüyor?
Kamu ihale yasası devreye girecek ise 21-b maddesi mi kullanılacak yine?
SORU 6- Paranın kaynağı neresi olursa olsun, Türkiye Sayıştay’ı bu paraların etkin harcanmasının denetimini yapabilecek mi?
Bu soru listesini uzatmak mümkün.
Ancak, sezebildiğim, güvenli bölge meselesinin sadece güvenli bölge meselesi de olmadığı muhtemelen.