ayşe düzkan
halayın başı ve peşi
doksanlı yılların sonuydu, birkaç kürt kadın arkadaşla diyarbakır’da alışverişe çıktık. o yıllarda suriye’den işlemeli ipek ve kadife kumaşlar gelirdi, ben de mor üzerine altın işlemeli bir kumaş beğendim, satıcı uygun fiyat verdi ama kararsızdım. "çok güzel ama nerede giyeceğim ben bunu?" dedim. arkadaşlar şaşkınlıkla yüzüme baktı, bir tanesi, "eylemlere, mitinglere giyersin?" diye cevap verdi.
işte kongre o eylemlerden. halkın düğüne gider gibi hazırlandığı, her türden baskıyı göze alarak yola döküldüğü şenlikler, gövde gösterileri. geçenlerde sohbet ettiğim ali ergin demirhan, "bu kadar baskıya bırak başka partiyi akp ayakta kalabilir miydi?" dedi. çok doğru bir tespit. onu önceleyen partiler bundan daha azına bile direnç gösteremedi. karizma falan bir yere kadar, o işler başka. akp de bu kadar insanın, şu kış kıyamette, ankara’ya, gbt, gözaltı, soğukta yolda bekletme ve akla gelebilecek gelmeyecek onlarca sıkıntıyı göze alarak güle oynaya gitmesini sağlayamazdı.
bu insanlar o salonda bir araya gelerek ve o baskıları göze alarak çok daha büyük acı ve baskılara meydan okuyacaklarını, dur diyebileceklerini bilmenin verdiği güçle geliyor. çünkü evladını kaybetmenin, işkencenin, evinden olmanın, bütün bir ailenin, her biri ülkenin ücra bir yerindeki bir cezaevinde olup tarumar hale gelmesinin yanında mesela birkaç saatlik gözaltı nedir ki…
eşbaşkanlarından il-ilçe yöneticilerine, üyelerine kadar herkesin bu kararlılığa layık olmaya çalıştığını, çalışması gerektiğini söylemeye gerek yok. ama aynı zamanda seçmenlerinin de… çünkü hdp eğrisi ve doğrusuyla birçoğumuz için sandığa gitmenin sebebi ve vesilesiydi. ve bir kısmı kabul etmemekte ayak direse de birçoğumuz için gerçek bir sonuç aldığı tek siyasi faaliyet oy atmak oldu ve bu anlamda bile hdp bir çare. bu yetersizliği, seçmenlik halini değiştirmek gerek tabii ama o değişikliğin sandıkla olan ilişkiden başlamayacağı aşikâr.
kongre barış istiyor. kongre zaferle taçlanmamış yani talepleri kabul edilmemiş bir barışa razı değil. kongre yorgunluğuna rağmen, gözünü kızlarının ve oğullarının rojava’sından ayırmıyor.
ama şu da açık; bütün bunlar için türkiye partisi olmaya gerek yok. evet, türkiye’de ve suriye’de inşa edilecek adil barış, türklerin de çıkarına. o yüzden sadece bundan bahseden, sadece kürt meselesine odaklanan bir partide dahi kürtler dışında unsurların olması anlamsız değil. ama bunun için emekçi hayatıyla hiçbir ilgisi olmamış, olmayan türk hetero erkekler yani herhangi bir biçimde ne ezilmiş ne sömürülmüş politikacılar şart mı?
çünkü türkiye’nin derdini siyasal baskıyla tarif etmek yetersiz. atladıysam affedin ama kongrede ekonomik krizden söz edildiğini duymadım. halkı hiçe sayan yanlış politikaların sebep olduğu krizden, onun yarattığı yıkımdan ve herhangi bir çözüm önerisinden söz etmeden türkiye partisi olunabilir mi? kongre dışındaki zamanlarda, "krizin sebebi kapitalizm" gibi hiçbir şeyi açıklamayan tahliller ile "demokrasi olsa dış sermaye de gelir" tarzı yanlış önerilere mahkum mu parti?
öcalan’ın varlığı ve misyonuyla ilgili olumsuz düşüncelere toplumun ve siyasetin her kesiminde geniş geniş yer açılmışken, bu fikirlere bir de partide yer açılmasına gerek var mı?
ki bu kadarı bile kimilerine fazla geliyor, baskı durmuyor. kongreden sonra ses düzeninde çalışanların gözaltına alınması türkiye’ye mahsus fıkralar arasında yerini alacak. devlet bahçeli kongrenin ardından esip gürlemek için iki gün ancak bekleyebildi ve ankara cumhuriyet başsavcılığının soruşturma açması için onun konuşması yetti. o sırada aysel tuğluk’un on yıllık hapis cezası onanmıştı.
cumhur ittifakı’na oy verenler dışında herkesin, o ittifaka oy verenlerin dahi bir kısmının bir çırpıda terörist ilan edilebildiği ortam, bir günah keçisi ve olağan şüpheli olarak hdp’nin varlığıyla mümkün. ama işte partinin seçimlerde aldığı oyu aşan bir gücü ve anlamı var.
hdp’nin demokrasi ittifakı dediğinde kastettiği partilerin kongrede olması şaşırtıcı değil. ama gelecek partisi genel başkan yardımcısı ayhan sefer üstün de orada ve partinin genel başkanı ahmet davutoğlu daha geçende hdp’yi siyasal parti saymak için şartlarını sıralamıştı. ama ne gam; davutoğlu’nun demecini veren medyanın kongreyi böyle ayrıntılı haber yapma ihtimali az, dolayısıyla aynı okurun iki haberden haberdar olma ihtimali düşük. chp’den aykut erdoğdu da kongreye katılmış. ali babacan ve saadet partisi kongreye katılmamakla birlikte mesaj göndermişler. yani hdp’siz anaakım siyasetin bile zor göründüğü ortada.
ya hdp’nin, kongrenin taleplerinin anaakımlaşması mümkün olacak mı? yani adil bir barış, bu ülke siyasetinde kendisine başka ortaklar bulabilecek mi? bunun sadece hdp dışındaki politikanın sorumluluğunda olduğunu söylemek mümkün değil.
kongre dönemi bitti, parti, bakışını ve kararlılığını kendi dışına çevirecektir mutlaka. gerçekçiyiz, gerçekçi olmanın her zaman imkânsızı istemek anlamına gelmediğini, mümkün olanı gerçekleştirmenin de… anladınız işte, parti bir yol açsın, oradan yürüyecek o kadar çok insan var ki.