Haklı bir politik eylem olur mu ?
‘Politik eylem’ tuhaf bir benzetmeyle rüya gibidir. Yani sadece aklında kalan kısmıyla etkilidir ve eğer hatırlanmıyorsa yoktur. Yani sadece ve sadece sonuçlarıyla ölçülür. Bu yüzden politik eylem ‘Haklı’ ya da ‘Haksız’ diye tanımlanamaz. Bu yüzden ‘Hamas’ baskını için herkesin, bir başkasına, en azından duyarlı bir kesime ısrarla söyletmeye çalıştığı ‘haklı’ ya da ‘haksız’ seçimi, politik bir eylem tanımına girmez. Çünkü politik bir eylem, duygulardan yoksundur, sonuçları itibariyle böyledir. Bu yüzden bazen mesela ‘barış’ talebi en radikal eylemdir ve tabii ki bu da bir sonuç doğuruyorsa eğer ki…
İrlandalı parlamenterin meclis konuşmasında, sözünü ettiği gibi ; ‘İsrail 2007’den beri 35.000 i çocuk olmak üzere 155.000 kişiyi öldürmüş’ olması karşısında Hamas’ın eylemini anlayabiliriz ama ‘haklı’ bulamayız. Çünkü haklı politik eylem yoktur, doğru ya da yanlış politik eylem vardır. Bu yüzden doğurduğu sonuçları itibariyle, her şey bir yana, 1.5 milyon Filistinlinin göç etmesine ya da çok sayıda sivilin ölmesine neden olacağı için yanlıştır. Bu yanlışlık tanımı mı kendimle çelişerek, ‘duygusal’ olarak söylemiyorum. Yoksa bütün devletler, sınırlar, sınır boyları, generaller ve başkanların canı cehenneme, ‘politik eylemi’ tanımlamaya çalışırken, askıya astığımız duygularımızdan uzak yanlış diye tanımlıyorum. Çünkü Hamas burada, kendi denizini ortadan kaldıracak sonucunu doğuracak bir eyleme girişmiştir. Egemenlere tam ihtiyaçları olduğu sırada bu denizi kurutmak için fırsat, neden , bahane vermiştir.
Bu arada ‘Hamas’ın bazı bağlantıları olduğu, tarihsel geçmişi itibariyle, başta FHKC ve FKÖ’nün tasfiyesindeki payını filan tartışmıyorum. Sadece bu politik eylemin sonuçları üzerinden, politik bir tahlil de bulunuyorum.
Bundan 15 yıl kadar önce, Biz Gazze’nın ablukasını kırmak ve insani yardım götürmek için Mısır çöllerinde yürüyorduk. O zamanlar bizim bu naif eylemimiz Gazze’ye bizi duygusal olarak o kadar çok bağlamasına rağmen, politika denilen şeyin duygudan yoksun gerçekliği bana bunları yazdırıyor. Sadece Ortadoğu’yu değil, bütün dünyayı bir şiddet sarmalına sürükleyecek yeni bir rüzgar bu ve yeni bir ‘11 Eylül’ eylemi bu tam anlamıyla. Biİm çok daha yakından yaşayacağımız, yeni Gazze’lere gebe bu topraklar…
Şimdi astığımız yerden duygularımızı geri alıp, acıları paylaşmaktan ve ısrarla başka bir dünyayı yaratmak için her şeyi yapmaktan başka çaremiz yok…
Metin Yeğin: Yazar, belgeselci, sinemacı, gazeteci, avukat, seyyah... CNN-Türk, NTV, Kanal Türk, Al Jazeera, Telesur televizyonlarına 200'e yakın belgesel ve kurmaca filmler yaptı. Türkiye'de Cumhuriyet, Radikal, Birgün, Gündem; Gazeteduvar, dünyada, Il manifesto, Rebellion gazetelerine köşe yazıları yazdı. Dünyanın sokaklarını anlattığı 10'dan fazla kitaba sahip. Birçok ülkede kolektif çalışmalara katıldı, kooperatif örgütlenmelerine öncü oldu. Ekolojik direnişlere katıldı, isyanlara tanıklık etti.
