Murat Aksoy
'Her şey yeni başlıyor'
31 Mart’ta yapılan ve Ekrem İmamoğlu’nun galibiyeti ile biten seçimin, ikinci turu olarak kabul edeceğimiz 23 Haziran seçimini de İmamoğlu bu kez açık farkla kazandı.
31 Mart seçimine yapılan itirazlar sonrasında geçersiz oyların yeniden sayılıp bir kısmının geçerli sayılmasına rağmen 13 bin’e düşen fark, 23 Haziran’da bu kez 800 binin üzerine, yüzde olarak da yüzde 8’in üzerinde çıktı.
Bu farka neden olacak pek çok neden ve faktörü önümüzdeki dönemde uzun uzun tartışacağız. Ancak bu aşamada söyleyeceğimiz ilk ve en önemli şey; bu başarıda, İmamoğlu ve CHP’nin kendi başarısı kadar, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti’nin izlediği seçim stratejisi olduğu açıktır. Özellikle 23 Haziran başarısı bizatihi iktidar kaynaklıdır.
HATALAR ZİNCİRİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti, seçim sonucunu kabul etmeyerek ilk hatayı yaptılar. Sonraki her adım İmamoğlu’na yaradı. Ve YSK’nın iptal kararı, iktidarın yol açtığı bu süreçteki en büyük hata oldu. Bu karar, İmamoğlu etrafında kendiliğinden Türkiye’nin her yerinden partiler üstü politik bir demokrasi koalisyonu oluşturdu.
YSK kararı nasıl İmamoğlu etrafında kendiliğinden bir demokrasi koalisyonu oluşturduysa, iktidara yakın tabanda da tam tersine büyük bir kırılma yarattı.
Oluşan bu kırılmanın en büyük yansımasını da 23 Haziran’da gördük. Özellikle AK Parti’nin kalesi sayılabilecek ilçelerde 31 Mart ile 23 Haziran seçim sonuçlarını kıyasladığınızda bu kırılmayı görüyoruz. Sancaktepe, Sultanbeyli, Bağcılar, Tuzla gibi pek çok ilçede İmamoğlu’nun oylarının 31 Mart’a göre yüzde 5-8 puan arasında artırdığını görmek mümkün.
İşte bu kırılma, iktidar ve YSK eliyle mağdur edilerek kazandığı belediye başkanlığı elinden alınan İmamoğlu’na teveccüh olarak yansıdı. Bu ilçelerde daha önce sandığa gitmeyen AK Parti'liler, HDP’li Kürtler ve daha önce Yıldırım’a oy veren AK Parti'liler bu kez İmamoğlu’nu tercih ettiler.
SİYASİ SONUÇLARI OLACAK
İmamoğlu’nun bu kadar açık farkla kazanması ya da iktidar ve Erdoğan’ın bu kadar açık farkla kaybetmesinin kısa ve orta vadede mutlaka sonuçları, hem de siyasi sonuçları olacaktır.
Bu sonuçların başında AK Parti içinde ve çeperinde var olan siyasi arayışların daha görünür olmaları gelecektir. Gerek Ahmet Davutoğlu gerekse Ali Babacan’ın hareketlerinin kamusallaşıp siyasallaşması olasıdır.
Bunu önleyecek ya da en azından bir süre erteleyecek olan şey, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyaset yapma tarzı, üslubu ve söylemindeki yumuşama olacaktır. Bunu temenni etsem de gerçekleşmesinin zor olduğunu düşünüyorum.
Bunun yanında Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik kriz hali, dış politikadaki sıkışma içeride siyasi iktidarı bazı sert kararlar almaya itecektir. Bu kararlar da, Erdoğan’ı siyaseten yumuşamaya itecektir. Ama bunun olup olmayacağını yine yaşayıp göreceğiz.
Siyasi iktidarda bu yumuşama ve siyasal değişim yaşanmazsa içine girilen küçülme ve büzüşme hali devam edecektir.
ERKEN İKTİDAR HASTALIĞINA DİKKAT
Seçime giderken slogan "Her şey çok güzel olacak" idi. Bugünden sonra, her şeyin daha güzel olması Ekrem İmamoğlu ve CHP’ye bağlı olacaktır. Bu aşamada İmamoğlu ve CHP’yi bekleyen en büyük tehlike "erken iktidar hastalığı" olabilir.
Bu seçim başarısının vereceği özgüven ve bunun yaratacağı erken dışlama, ötekileştirme ve her şeyi sahiplenme bu hastalığın ilk belirtisi olabilir.
Bu yüzden yeni başlangıçta en büyük sınavı bizatihi Ekrem İmamoğlu ve CHP verecektir.
Evet, her şey çok güzel olacak ama şunu unutmayalım ki "her şey daha yeni başlıyor".
Son olarak şunu bir kez daha yazma gereği duyuyorum. Bu seçimin galibi Ekrem İmamoğlu’dur. Sahada ve sandıklardaki örgütlenme ile İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’dur. Ama bu başarının mimarı ise kendi siyasi liderliğini riske atarak bu demokrasi koalisyonunun ağlarını ören CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’dur.