İki yeni KHK ve 29 Temmuz 1931 tarihli Resmi Gazete

Bu madde şayet bugünü de yakın geleceği de kapsıyor ise, AKP bir iç savaş hazırlıyor ya da bekliyor demek, bu daha da korkunç... Meselenin bir de tarihsel süreklilik boyutu var.

Evet, yanlış yazmadım, 1931 tarihli bir resmi gazete, açacağım.

Geçtiğimiz hafta sonu 695 ve 696 sayılı iki yeni KHK yayınlandı.

695 sayılı olan KHK’da üç bine yakın kamu görevlisi işinden atıldılar.

Menfur 15 Temmuz olayından bir buçuk sene sonra hala profesörler, albaylar görevlerinden atılıyorlar; bu işin içinde muhtemelen başka bir iş, mesela, korkuyu ve böylece mutlak biâtı kalıcı kılma arayışı var.

696 sayılı KHK’da ise çok ürkütücü düzenlemeler yer alıyor.

Vakıfbank hisselerinin, bir kamu bankası söz konusu olan, Hazine’ye devrinin gerçek gerekçesi neden vergi mükellefleri ile, vatandaşlar ile paylaşılmıyor?

KHK’da yazdığı gibi, neden Sermaye Piyasası Kanunu, Bankalar Kanunu, Rekabeti Koruma Hakkında Kanun bu düzenleme özelinde devre dışı bırakılıyor?

Neden?

Bu kararın Zarrab meselesi ile bir ilişkisi var mı?

Bilemiyoruz ama ortada mutlak bir saydamlık yokluğu egemen.

696 ile ASFAT denen bir Askeri Silah Fabrikası ve Tersane Anonim Şirketi de kuruluyor.

Olabilir.

Ama, sermayesini devletin koyduğu bu işletmenin mal ve hizmet alımları tamamen kamu ihale sistemi dışında.

Neden?

Askeri konularda, milli güvenlik söz konusu olabilir diye kamu ihale sisteminde bazı rekabet kısıtlamalarına gidilebilir ama mal ve hizmet alımları sisteminin tamamen ihale kanununun dışına taşınması daha şimdiden insanın burnuna kötü kokular gelmesine neden olabiliyor.

Günahı, vebali bu tür düzenlemeleri yapanlarda.

Gelelim esas konuya.

696’da (Madde 121) 15 Temmuz olayları ve izleyen olaylar hakkında işlenmiş ya da daha işlenmemiş suçlara ilişkin yetkisi ancak TBMM’de olması gereken peşin af mevcut.

İki ucu pis değnek.

Şayet mesele iki gündür AKP sözcülerinin ifade ettiği gibi sadece 15 ve 16 Temmuz günlerine ilişkin ise, AKP yasa ya da KHK yazımı konusunda cahil demektir.

Yok, bu madde şayet bugünü de, yakın geleceği de kapsıyor ise, AKP bir iç savaş hazırlıyor ya da bekliyor demek, bu daha da korkunç.

Meselenin bir de tarihsel süreklilik boyutu var.

Arşiv meraklısı bir dostum bana 29 Temmuz 1931 tarihli Resmi Gazeteyi gönderdi; konu o tarihteki Ağrı, Erzincan-Pülümür kürt olayları ya da kürt isyanı.

Kanunun adı "İsyan mıntıkasında işlenen ef’alin suç sayılmayacağına dair kanun".

Resmi Gazete ahali tabirini kullanıyor ve ahalinin söz konusu kalkışmayı bastırma anı ve sonrasındaki ef’alinin (fiiller, işler) suç sayılmayacağı karara bağlanıyor.

Devletimizin hukuk anlayışının sürekliliği konusunda mükemmel bir örnek doğrusu.

O tarihte (1931) iktidarda AKP’nin tabirleriyle camileri ahıra çeviren iki sarhoşun tek parti CHP’si var, bugün ise bu tek parti iktidarı anlayışı ile dövüşe dövüşe iktidar olduğunu iddia eden muhafazakar demokrat (!!!) AKP var.

Ama ortak payda o muhteşem hukuk anlayışı.

Birileri senelerdir AKP için takkeli Kemalistler diyor.

Çok da yanlış değil galiba.

Ne dersiniz?

Son beş seneyi yaşadıktan sonra, ben, kendi adıma, "takkeli Kemalistler" ifadesinde kemalistlere büyük haksızlık yapıldığını da düşünmüyor değilim.

AKP de, bizler de o çok sevimsiz fabrika ayarlarımıza döndük son üç-dört sene içinde.

Oysa, bu fabrika ayarları kimseye özgürlük, zenginlik, güvenlik, adalet getirmemiş, getirmiyor, getirmeyecek de.

Bu sürecin en berbat yanı da bu olsa gerek.

Birileri 1931’de yaşanan bu muazzam hukuksuzluğu yeni Cumhuriyet’in doğum sancıları olarak niteleyebilir, ben çok razı değilim bu kabule ama şu da bir gerçek ki, 1931 eski bir tarih artık.

696 garabeti ise, ruh, mantık, hukuk sefaleti 1931 ile aynı, daha çok ama çok yeni.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Eser Karakaş Arşivi