IŞİD yeniden şişeden çıkıyor mu?

Arap medyası, 'örgütün rolünün 2017'de azaldığı, fakat tam yenilgi öncesinde Türkiye’nin operasyonlarıyla birlikte IŞİD'in adeta hayat bulduğu' tezini gündeme getirdi.

ABD Başkanı Donald Trump’ın geçtiğimiz yıl içinde ABD güçlerini Suriye'den geri çekme kararındaki argümanı şuydu: "IŞİD tamamen yenildi!.." Ama son günlerde geniş çaplı IŞİD saldırılarına tanık olduk ve öyle görülüyor ki, önümüzdeki günlerde tekrar IŞİD’i çok fazla konuşuyor olacağız, hem de her yerde!.. Çünkü emperyalist merkezler, bu coğrafya halklarının yeniden ve yepyeni bir IŞİD belasıyla tanışacağı günlerin yaklaştığına dair işaretler vermeye başladılar… IŞİD’in "yeniden aktifleştiği" konusu Şubat ayında yoğun bir şekilde gündem olmaya başladı. Aynı dönemde Arapça kaynakların İngiliz Daily Mail raporuna dayandırdıkları bir analiz dolaşıma girdi. Bu analize göre "dünya yeni bir terör dalgası" ile buluşuyor! Ve Şubat’ın başından bu yana Irak’taki IŞİD saldırıları da giderek artıyor. Kerkük’te, Musul’da, Selahaddin’de, Samarra’da… Ve geçtiğimiz hafta, "IŞİD bitti" denilen Mart 2019'dan bu yana en büyük IŞİD saldırısı Sahaddin’de gerçekleşti. Yerel kaynaklara göre IŞİD saldırısına uğrayan Haşd el-Şabi birliklerinde bir anda 10 can kaybı ve çok sayıda yaralı meydana geldi. Artan IŞİD saldırılarına karşı Irak güvenlik güçleri de geniş çaplı operasyon başlattı. Tekrar tekrar saldırıya geçen ve geri püskürtülen, havan toplarıyla tarım arazilerini kundaklayarak, onlarca dönüm araziyi kullanılamaz hale getiren IŞİD’in Irak’ta "yeniden aktifleştiği" artık inkâr edilemez bir gerçektir. 

Şimdilerde istihbarat örgütleri de IŞİD uyarıları yapmaya başladılar. Arap medyasına göre "Irak, Kürt ve Amerikan istihbarat raporlarının, terör örgütü IŞİD'in tekrar sahaya dönmeye çalıştığı, Irak ve Suriye'de kaybettiği toprakları iki yıl sonra yeniden kontrol etmeye odaklandığı" konusunda uyarıları mevcuttur.

Genel kanı şudur; aslında IŞİD hiç bitmedi, sadece "uykuda" idi... Belki Trump’ın "IŞİD’i bitirdik" dediği Mart 2019'dan, geçtiğimiz Ekim ayında IŞİD lideri Ebu Bekir el Bağdadi’nin öldürülmesi için yeşil ışık yaktığı zamana kadarki sürede "IŞİD hücreleri uykudaydı", ama şimdi uyan-dırıl-ıyor!... Oysa Trump "IŞİD’i bitirip halifesini de öldüren lider" olarak kendini çok fazla övmüştü. Ama aslında bu "başarı" öyküsünün arka planı farklıydı. Çünkü el Bağdadi çok önceden yeni halifeyi işaret etmişti. Yani Trump’ın o "çok başarılı" operasyonundan önce IŞİD’in yeni halifesi belliydi. 

Arap basınında çıkan analizlere göre el Bağdadi, Arap olmayan birini işaret ederek yerine halife olarak seçilmesinin startını vermiş, bu öneri de örgüt içinde kabul görmüştü. Hatta isim de belliydi. El Bağdadi’nin öldürülmesinden sonra bir yazıyı kaleme alan gazeteci Hüssam Zeydan’a göre uzun zamandır örgütün en tepesindekilerin öldürülme ya da tutuklanma olasılığına karşı lider hiyerarşisinde birtakım değişikliğe erken bir zamanda gidildi. Bu bağlamda Ebu Bekir el Bağdadi'nin güç ve yetkileri kademeli olarak azaltıldı ve yetkiler yerel liderlere devredildi. Yani yatay örgütlenmeye ağırlık verildi. Yerel liderler, el Bağdadi hayattayken de ve ölürse eğer, yerine yeni halife belirlenene kadar her türlü stratejik kararları alma yetkisine sahip kılındılar. 

Bu sırada el Bağdadi'nin yerine gelecek isimler de konuşuluyordu. Terör saldırılarını sürdürme kabiliyetine sahip olduğu için Ebu Valid el Sahravi isimli birinin liderlik için adı geçiyordu. Fakat örgütün Ortadoğu ve kuzey Afrika'daki biatçılarını rahatsız eden bir şey vardı, Iraklı el Bağdadi'nin ardından tekrar bir Iraklının liderliğine itiraz vardı. Özellikle Mağrip IŞİD'inden itirazlar yükseldi. Bunun üzerine el Bağdadi tarafından yeni halife olarak, Ebu Ömer El-Türkmani olarak bilinen Hacı Abdullah Kardaş el-Afari’nin belirlendiği ortaya çıktı. Abdullah Kardaş Iraklı Türkmenlerindendir. Hem Iraklı ama aynı zamanda Arap olmayan bir aday olmasına dikkat edildiği söylendi. Fakat Trump’un epeyce övündüğü el Bağdadi operasyonundan üç gün sonra ilan edilen yeni halifenin ismi açıklandığında, bu yeni isim hakkında hiç kimse bir şey bilmiyordu. Bu gayet doğal, çünkü kod isimle açıklandı. Tıpkı Ebubekir el Bağdadi’nin bir kod isim olması gibi… Çünkü gerçek adı Ibrahim Awad Ibrahim el-Badri olan el Bağdadi, Irak İslam Devleti’nin lideri olarak "Ebubekir el Bağdadi" (Bağdatlı Ebubekir) kod adıyla çıktı. Yeni halife de Ebu İbrahim el Haşimi el Kureyşi kod ismiyle ilan edildi. Bu arada bir ayrıntıya da dikkat çekmek gerekir: Irak el Kaidesinin ABD saldırısı sonucunda öldürülen lideri Ebu Ömer el Bağdadi’nin yerine Ebubekir el Bağdadi’in görevlendirilmesi bir ay sürmüştü. Yani IŞİD liderinin kendisi, bir ay kadar sonra atanmıştı. Ama kendisinin yerine atanan yeni halifenin ismi üç gün gibi kısa bir sürede açıklandı. Burada bir tuhaflık yok. Sadece aslında yeni halifenin çok önceden belirlenmiş olduğu ve el Bağdadi’nin elini eteğini çektiği, bütün yetkilerini devrettiği iddiaları doğrulanmış oldu. Keza Trump’ın operasyona yeşil ışık yakmasının zamanlamasına da dikkat çekiliyor. Örgütte yetki devri tamamlandıktan sonra bu operasyonun geldiği iddiası var. Çünkü el Bağdadi’nin, kendisine yönelik operasyondan yaklaşık 3 ay önce, Abdullah Kardaş’ı görevlendirmiş ve yetkilerini devretmişti. Bu da ABD istihbaratının nazar-ı dikkatinden kaçmış olamaz!.. 

IŞİD LİDERİNİN SAKLANDIĞI BÖLGEYE ABD’LİLERDEN ‘MORAL’ ZİYARETLERİ 

Hatırlarsak, Trump’ın çizgi filmleri aratmayan o meşhur el Bağdadi operasyonunu Türkiye sınırında gerçekleştirdiğinde, o zamanlar herkes Türkiye’nin başının ağrıyacağını söyledi. ABD’nin, el Bağdadi’nin neden Türkiye sınırını "güvenli" bulduğunu ve dahası, oraya kadar hangi yardımla ve nasıl gelebildiğini sorgulayacağını düşündü. Ama öyle bir şey olmadı! Sadece sınırımıza 5 km. mesafedeki bir noktada el Bağdadi’nin öldürüldüğü 27 Ekim 2019 tarihinden bir hafta sonra Türkiye de, el Bağdadi’nin ablasını yakaladığını duyurdu. 5 Kasım 2019’da Ebubekir el Bağdadi’nin 65 yaşındaki Rasmiya Awad’ın, eşi, gelini ve 5 çocuğu ile birlikte yakalandığı duyuruldu. Nerede? Türkiye’nin kontrolündeki ve Kilis sınırına 10 km. mesafedeki Azez kentinde… Türkiye de böylece "IŞİD terörüne karşı mücadele kararlılığını" ispatlamış oldu! Zira Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un, el Bağdadi'nin ablasının yakalandığını duyurduğu Twitter paylaşımındaki ifadesi bu yöndeydi. Altun açıklamasında, "Türkiye'nin teröre karşı mücadelesi ideolojisinden ya da kökeninden bağımsız olarak tüm şiddetiyle devam etmektedir. Bağdadi'nin kız kardeşinin yakalanması terörle mücadele operasyonlarımızın başarısının bir diğer örneğidir" ifadelerini kullanmıştı. Ama el Bağdadi ailesinin bu bölgeye nasıl geldikleri ve neden burayı kendileri için "güvenli" buldukları sorgulanmadı…

Dahası da var: İdlib’de savaşın tırmandırıldığı sırada, ABD Başkanı Trump’ın Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey ile ABD’nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Kelly Craft Türkiye’ye geldiler ve İdlib’deki cihatçılara "moral ziyareti" gerçekleştirdiler. İdlib’e, Hatay’ın Reyhanlı ilçesindeki Cilvegözü Gümrük Kapısı'ndan giriş yaptılar. El Bağdadi’nin saklandığı Barişa köyü de Cilvegözü sınır kapısına 5 km. uzaklıktadır. Yani IŞİD liderinin saklanmak için "en güvenli" bulduğu bu bölgedeki cihatçıları Amerikalılar ziyaret ettiler, "rejime karşı" savaşta desteklerini sundular, ama bunların IŞİD liderini sakladıklarını akıllarına getirmediler!.. 

TRUMP GERÇEKTEN IŞİD’İ BİTİRDİ Mİ?

Trump kendini "IŞİD’i bitiren lider" olarak ilan etti, fakat işin aslı şu ki, IŞİD Trump’la gelmedi ve Trump’la da bitmedi. Ama Obama’nın bitirmeye yemin ettiği IŞİD’i, kendisin bitirdiğini ilan etmeyi seven bir liderdir. Hatırlayalım, IŞİD’in halifelik ilan ettiği zamanlarda Obama, "İslam devleti" üyelerini avlamak için yemin etmişti. Ama IŞİD’den sonraki ilk icraatı şu oldu: "Suriye’de teröristler ve acımasız diktatörlere karşı en iyi alternatif sunan muhalifleri destekleyeceğiz" diyerek IŞİD karşısında, cihatçılardan "ılımlılar" çıkardı ve "eğit-donat" projesini hayata geçirdi. IŞİD’in bitirildiğinin ilanı, 2019’da Tump’a nasip oldu! Suriye Demokratik Güçleri (SDG), IŞİD'in elinde bulunan ve örgütün 'son kalesi' olarak nitelenen Deyri Zor kentinin Baghuz köyüne düzenlediği operasyonun tamamlanmasıyla birlikte "IŞİD’in bittiği" ilan edildi. 

Bu "son kalede" el Bağdadi de vardı, ama o sırada bulunup yakalanamadı! Bu arada Baghuz’dan Irak’ sınırına doğru tahliyeler olduğu sırada el Bağdadi’nin Irak’a geçmiş olabileceği üzerinde duruldu. Arap medyasında yer alan bilgilere göre el Bağdadi uzun bir süre Irak’ın el Ambar vilayetinde saklandı. Fakat Türkiye’nin yanı başındaki İdlib’e nasıl geldiği konusu hâlâ resmi olarak açıklanmış değil, ama Irak istihbaratının sunduğu veriler birçok şeyi açıklıyor.

El Bağdadi'nin en yakın çevresinden olduğu belirtilen Muhammed Ali Sacit el Zubayi, Irak istihbaratı tarafından takibe alındı ve tutuklandı. Muhammed Ali Sacit el Zubayi ile Irak'taki cezaevinde gerçekleştirilen bir mülakata göre, "Anbar'da saklanan, ancak Irak güvenlik güçlerinin baskınları sebebiyle daha fazla saklanamayacağını anlayan el Bağdadi, yakınlarına, IŞİD'in üst düzey birçok isminin İdlib'de rahat ve güvenli bir hayat sürdüğünü söyledi ve kendisi de İdlib'e gitmek istedi." Aynı röportajda Sacit el Zubayi'nin verdiği bilgilere göre, bu üst düzey isimlerden biri, el Bağdadi'den birkaç saat sonra Cerablus'ta yine ABD tarafından öldürülen IŞİD sözcüsü Ebu Hassan el Muhacir, diğeri ise el Bağdadi'den sonra örgütün başına geçmesi kararlaştırılan Abdullah Kardaş’dır. Bu ikinci isme tekrar dikkat çekmek gerekirse, El Bağdadi’nin öldürülmesinden önce yeni halife olarak belirlenen isimdi ve büyük ihtimalle yeni halife olarak ilan edilen Ebu İbrahim el Haşimi el Kureyşi kod isimli şahsın da bizzat kendisidir. Yani eskisi ve yenisi, her iki halife de İdlib’deydi. Tesadüfün böylesi!... Bu büyük tesadüf(!) nasıl açıklanır bilinmez, ama "El Bağdadi gerçekten öldürüldü mü" sorusu da daha önce defalarca öldürüldüğü haberlerini zihinlerde canlandırdı. 

IŞİD DEFTERİ DEĞİL, SADECE EL BAĞDADİ SAYFASI KAPANDI

ABD’nin ve diğerlerinin kaç kere IŞİD liderinin öldürüldüğünü ilan ettiklerini ve fakat hâlâ yaşadığı ortaya çıktığında da bu yanıltıcı açıklamalara dönüp bakılmadığını da hatırlayalım. 

  • 10 Kasım 2014'te el Bağdadi’nin yaralandığını ve ölmüş olabileceğini iddia eden ABD medyasına, 4 gün sonra ses kaydıyla IŞİD’den yanıt verildi; haber asılsızdı…
  • 19 Aralık 2014'te Pentagon'daki bir askeri kaynak, el Bağdadi'nin ayın başlarında bir hava saldırısında öldürüldüğünü söyledi, ancak bu iddia, "doğrulanamayan" bir bilgi olarak kaldı. 
  • Bir yıl sonra, Nisan ayında Guardian, el Bağdadi'nin 18 Mart 2015'te Musul'daki hava saldırısında maruz kaldığı ciddi yaralanmalarla kurtulduğunu yazdı. Fakat New York Times, El Bağdadi'nin daha önce öldürüldüğü ya da yaralandığı yönündeki haberlerin bir "söylentiden ibaret" olduğunu yazdı. Yine de el Bağdadi’nin öldürüldüğü iddiaları aynı hızla devam etti. 
  • 11 Ekim 2015'te Irak Hava Kuvvetleri, Anbar eyaletinin Suriye sınırındaki bir noktada toplantıya giden IŞİD liderlerinin konvoyunu bombaladığını ve bu konvoyda el Bağdadi’nin de bulunduğunu söyledi. Ancak el Bağdadi’nin bu konvoyda yer almadığı ortaya çıktı. 
  • Ertesi yıl, 9 Haziran 2016'da Irak devlet televizyonu, kuzey Irak'taki ABD hava saldırısında el Bağdadi’nin yaralandığını açıkladı. Ardından birçok medya kuruluşu, el Bağdadi'nin 12 Haziran'da Rakka'daki bir ABD hava saldırısında öldüğünü iddia etti. Fakat koalisyon sözcüsü bu bilgiyi doğrulayamadıklarını söyledi.
  • Ekim 2016'da, çeşitli medya kuruluşları El Bağdadi ve 3 kıdemli IŞİD liderinin kiralık bir katil tarafından zehirlendiğini, ancak hâlâ hayatta olduğunu iddia etti.
  • 11 Haziran 2017'de Suriye devlet televizyonu, el Bağdadi’nin ABD tarafından desteklenen bir topçu saldırısında öldürüldüğünü açıkladı. Aynı zamanda Rus basını, 30 IŞİD lideri ile birlikte el Bağdadi'nin Rakka yakınlarındaki bir Rus hava saldırısında öldürülmüş olabileceğini bildirdi. Keza bu saldırıda 330 IŞİD savaşçısını öldürdüklerini söylediler. Ancak ABD daha sonra "ellerinde bu iddiayı doğrulayacak yeterli kanıt olmadığını" açıkladı. 

IŞİD, Ebu Bekir El Bağdadi’nin ölümü ile ilgili bu şekilde sıralanan tüm haberleri her zaman reddetti, ama bu sefer el Bağdadi’nin öldürüldüğünü bizzat Trump açıklamış oldu ve örgüt de Trump’ın koyduğu son noktayı reddeden yeni bir kayıt yayınlamadı. Aksine, yeni halifenin ses kaydını yayınladı. Gerçi el Bağdadi’nin öldürüp öldürülmediğiyle artık kimse ilgilenmiyor. Çünkü zaten elini eteğini çekmiş ve ailesiyle birlikte dinlenmeye çekilmişti, güvenli bir hayat yolu izleyerek Türkiye sınırına kadar gelmişti. Genel kanı şudur; el Bağdadi’nin öldürülüp öldürülmemesi hiçbir şey ifade etmez. Ve bu operasyonla IŞİD defteri değil, ama sadece el Bağdadi sayfası kapatıldı. Peki ya IŞİD?

‘IŞİD İÇİN HAYAT ÖPÜCÜĞÜ’ NEREDEN GELDİ?

Gerçekte IŞİD militanları ne öldü ne de buharlaştı... Suriye ve Irak’ta artan IŞİD saldırıları öncesinde Arap basınının üzerinde durduğu şey, "IŞİD militanlarının nerelere dağıldıkları" konusudur. Şimdilerde bununla birlikte doğrudan "IŞİD yeniden uyandı mı" sorusu daha çok konuşuluyor. Gerçi "her an ve her yerde yeni bir IŞİD tehdidi" konusu sürekli gündemde tutuldu. Defalarca "IŞİD’i yenen bir lider olma" övüncünü dile getiren Trump, "IŞİD varlığının büyük oranda sona erdiğini, ama geriye kalanların yükünü bölgesel müttefiklerin taşıyacağını" söyledi. Yani IŞİD yükünü Türkiye'ye havale etti. Peki, Türkiye bu yükün ne kadarını ve nasıl taşıdı? 

İngiliz Daily Mail raporunu esas alan Arap medyası, "örgütün rolünün 2017'de azaldığı, fakat tam yenilgi öncesinde Türkiye’nin operasyonlarıyla birlikte IŞİD'in adeta hayat bulduğu" tezini gündeme getirdi. Raporun özeti şu: "Türkiye'nin son zamanlardaki Irak ve Suriye'ye yönelik saldırıları bir kaosa neden oldu… Türk güçleri kasten IŞİD’lilerin tutuklu bulundukları merkezleri hedef aldılar... Ankara aynı zamanda güvenli bir sığınak ve açık finansman sağladı... IŞİD şu anda bile 2014’teki ivmesini kazanmış durumdadır… Mali ödeme gücünün 300 milyon dolar olduğu tahmin ediliyor…" 

Bu yayınlardan anlaşılan o ki, fatura kesilecek adrese şimdiden bildirim yapılıyor. Ki, faturalar her zaman taşeronlara kesilir, çünkü başlarına bela alamaya en fazla hevesli olanlardır onlar... Ve bu heves, şu gerçeği de gölgede bırakabilmektedir: IŞİD’in, öncesinde "Irak İslam Devleti" olarak ve sonrasında "İslam Devleti" olarak bütün eylem istatistiğinde, hedef almaktan en fazla kaçındığı tek ülkenin ABD olduğu, ABD’nin de IŞİD’e pek kıyamadığı gerçeğini!.. Rakamların dili her şeyi anlatır: ABD askerlerinin Obama kararıyla Irak’tan çekilmelerinden önceki bir yıl içerisinde IŞİD (o zamanki adı Irak İslam Devleti-IİD) Irak’ta toplam 9.540 eylem gerçekleştirdi. Bunların içinde ABD’yi hedef alan bir tek eylem yoktur, tamamı Irak halkına karşı gerçekleşen eylemlerdir… Keza ABD’nin 2014-2015 döneminde uluslararası güçler koalisyonuyla IŞİD’e karşı gerçekleştirdiği operasyon sayısı tam olarak 3.796’dır. Ama bu kadar yoğun operasyondan o zamanlar IŞİD’in en ufak bir yara aldığını hiç kimse kanıtlayamadı… Ama ABD’nin bu pozisyonuna güvenmeye hevesli olanların, IŞİD’le dansının faturası da büyük olur. Fatura zamanını kimse kestiremez belki ama Avrupa medyasının Türkiye-IŞİD ilişkilerine sayfalar ayırması iyiye işaret değildir. Bazen umulmadık bir zamanda keser dönüyor, sap dönüyor, hesap dönüyor… IŞİD’le dansın sonu yok! 
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi