Yalçın Ergündoğan
İzmir’de yeni bir ‘kent suçu’ işlenmek üzere…
Saray rejiminin gayet memnun olduğu "resmi muhalefet partisi" CHP ve başında kim olursa olsun değişmeyecek pozisyonu nedeniyle geçtiğimiz 10 günü kaplayan "Saraya giden CHP’li" mevzusu sönümlenme eğiliminde. Ağırlıklı olarak "besleme basın" tarafından bir illüzyonla, CHP’ye vururmuş gibi gündemde çokça tutulan son "operasyon" sonuçları itibarıyla da geçen haftaki makalemde vurguladığım gibi hem Saray’a hem de Kılıçdaroğlu’na yaradı. Yani; siz bakmayın atışmalara ve bağırışmalara: Saray da Kılıçdaroğlu da memnun…
Genel siyasette durum bu. CHP’nin "muhalefeti" özünde iktidarla gayet uyumlu.
Peki ya yerel yönetimlerde özellikle de İzmir’de durum nedir? İktidarın anlayışından farklı bir tutum var mı acaba?
İzmir’de nelerin olup bittiği çok önemli. Zira kamuoyuna yansıtılanın ötesinde 25 yılı bulan CHP iktidarında durum hiç de parlak değil İzmir’de.
Burhan Özfatura’nın bir dönem aradan sonra yeniden seçildiği 1994-1999 arasındaki yılları çıkararak, 1989-1994 yılları arasında CHP’li Yüksel Çakmur dönemini de bu işleme ilave edersek İzmir’de CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanlığı 25 yılı buluyor. Yani, dile kolay; çeyrek asır.
Yeni Başkan Tunç Soyer öncesi Aziz Kocaoğlu dönemi Belediyecilik hizmetleri açısından da kentin betonlaşıp ranta açılmasının ileri boyutlar alması açısından da AKP’li Belediyelerle neredeyse boy ölçüşebilir noktayı çok zorladı.
Kentin merkezinde yer alan yılların birikimi bir yeşil alan olan Kültürpark bile kıyısından, ortasına sürekli tırtıklandı. Bu tırtıklamalar, duyarlı kent yaşayanları, yaşam savunucularının direnci ile karşılaştı sürekli…
Bu metnin içinde, çarpıcı bir sosyal adaletsizliği de yüzümüze vuran fotoğrafına yer verdiğim Folkart gökdelenleri de bu dönemin ürünlerinden.
‘ZORLU KONAK’ DİKİLİYOR, YEREL YÖNETİCİLER SESSİZ!
Yaşamımdan uzunca bir zaman dilimini her ne kadar İstanbul’da geçirdiysem de şimdilerde memleketine "kesin dönüş" yapmış eski bir İzmirliyim. Bu özel nedenle de göz ucuyla ya da çoğu zaman İzmir’i içinden takip ettiğim kadarıyla rahatlıkla söyleyebilirim ki; CHP hiçbir zaman bu kentte Belediyeclik hizmetlerini ortaya koyarak seçim kazanmamıştır. "Bayrak, Atatürk, Atatürk posteri, biz gidersek Akp gelir haa" söylemi CHP’nin İzmir’de başlıca seçim malzemesi olmuştur.
Bugün söz etmek istediğim konuya gelirsek; rahatlıkla şunu söyleyebilirim: İzmir’de yeni bir "Kent suçu" işlenmek üzere kollar sıvanmıştır.
Sarayca da "yerli ve milli" ilan edilen şu Vestel’lerin falan sahibi şirket yani Zorlu Holding, tarihi İzmir’in kent dokusunu bir daha onarılamayacak şekilde imha edecek olan bir projeyi hayata geçirmeye soyundu. (Temsili maket fotoğrafa bakınız)
İzmir’in Pasaport diye anılan bölgesinde, kentin merkezinde yapılması planlanan "Zorlu Konak" isimli gökdelen için bu hafta bölgede yıkım çalışmalarına başlandı.
Bu gökdelen, şu an, Pasaport’ta bulunan Passtel AVM ve eski tütün depolarının yer aldığı 3 bin 532 metrekarelik alana inşa edilecek 146 metre yükseklikte ve 42 kattan oluşacakmış. Gökdelenin ilk yedi katı ticari alan ve otopark, 8 ve üzeri katlar da konut ve işyeri olarak belirlenmiş. Projeye göre; bu yapıda 142 konut ve 13 işyeri bulunacakmış. Trafik, kentin Körfez silüeti her şey etkilenecek bu yapıdan. Bir de uzmanların da belirttiği üzere, 250 metrelik bu gökdelen İzmir’in simgelerinden (Pagos tepesi) Kadifekale’nin 186 metrelik rakımını da geçecek.
KENT SUÇUNA ORTAK OLANLAR
Zorlu Holding’in, Pasaport bölgesine gökdelen yapma serüveni aslında 11 yıl önce başladı. 1/1000 ölçekli imar planında "Ticaret seçenekli konut alanı" olarak görünen tütün depolarının bulunduğu alan için Belediyeden ruhsat başvurusunda bulundu.
O tarihte, yani 2008’de Konak ilçesi Belediye Başkanı Ali Muzzaffer Tunçağ idi. Holdingin Konak Belediyesi’ne yaptığı başvuru, Belediye Meclisi’nden onay aldı. Ardından 10 Kasım 2008’de de sunulduğu İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi’nde imar planı onaylandı.
Gel zaman git zaman yeni bir seçim yaşandı, yine CHP’den bu kez Hakan Tartan Konak Belediye Başkanı seçildi. Edindiğim bilgilere göre; 2009-2014 arasındaki Tartan döneminde herhangi bir yeni gelişme olmadı.
Bir yerel seçim daha yaşandı. Bu kez tabii CHP’den Sema Pekdaş Konak ilçesine Belediye Başkanı seçildi. Pekdaş döneminde 2018 yılının son aylarında bu gökdelen planını revize eden şirket, Belediyeye yeniden başvurdu.
Evet, Sema Pekdaş’ın başkanı olduğu Belediyeden 6 Aralık 2018 tarihinde de gökdelen için ‘yapı ruhsatı’ verildi…
İzmir’in yerel basınına, A3 haber’e konuşan TMMOB Mimarlar Odası İzmir Şube Başkanı Halil İbrahim Alpaslan, yapı ruhsatının iptali için mahkemeye başvurduklarını ancak mahkemeden olumsuz yanıt aldıklarını belirterek şunları ifade ediyor:
"Projenin açıkçası bir kent suçu olduğunu düşünüyorum. Bu ölçekteki bir yapılaşma kent merkezine altyapı ve siluet başta olmak üzere her yönden zarar verecektir. Mimarlar Odası İzmir Şubesi olarak bu kent suçunun gerçekleşmemesi için defalarca hukuki yollara başvurduk. Bu projenin yapılmasını sağlayan planları defalarca iptal ettirdik. Önceki dönem İzmir Büyükşehir Belediyesi yönetiminin ısrarlı çabalarıyla, bu yapıyı mümkün hale getiren bir plan sonunda geçerlilik kazandı. Bunun üzerine yapının ruhsatına da dava açtık ancak ne yazık ki bu da bu kent suçunu engellememize yeterli olmadı. Mahkemeden ruhsatı sorgulayacak yetkimiz olmadığı yanıtını aldık. Yüzlerce yıl kentin merkezine çakılı kalacak bu yapı, kenti gözetmeleri gereken kurumlarla, sermayenin görüş birliği ile gerçekleştirilme yolunda ilerliyor. Projede payı olanlar, tıpkı Kordon’un yükselmesinde, kent merkezine yapılan diğer yüksek yapılarda payı olanlar gibi nesiller boyu nefretle anılacaklardır..."
İz Gazete’ye konuşan Şehir Plancıları Odası (ŞPO) İzmir Şube Başkanı Özlem Şenyol Kocaer ise "üst ölçek planlarına itiraz ettiklerini, tescilli yapının karşısındaki parsellere ilişkin koruma kurulunun bazı kısıtlamaları olduğu halde, yani, şehrin siluetini bozmaması, tescilli yapının yüksekliğini geçmemesi gibi, trafik yükünü arttıracak olması ve parsel bazlı ayrıcalıklı bir imar hakkı getirilmesi gerekçeleri ile iptal edilmesi yönünde davalarımız oldu" diyor.
Kocaer şöyle devam ediyor açıklamasına: "Davalarımız sonucu plan iptal edildi ancak sonra tekrar plan değişikliği oldu. Bir de bu alan Alsancak bölgesinin 5 bin planları içerisinde kalan bir parsel. Üst ölçekte geçtiğimiz yıllarda Kültürpark’ın yanındaki Basmane çukurundaki gerçekleşecek plan projenin de içinde olduğu büyük bir alanın planları tekrar değişti. Bu alan da o plan içerisindeydi. O davamız sonuçlandı ve 2018 yılında iptal edildi. Sonrasında Büyükşehir Belediyesi tarafından tekrar bir 5 bin plan yapıldı. Şu anda planlar 2019 başından beri yürürlükte. Bu planın yürürlükte olması bir taraftan da ruhsat başvurularını gündeme getirmişti. Ruhsatla ilgili işlemleri takip etmemiz mümkün değil. Çünkü bunlar kurum içerisinde yapılan işlemler. Şu anda geldiğimiz noktada da ruhsatın başvurusunun yapıldığı ve mevcut yapıların yıkıldığını öğrendik. Dolayısıyla bundan sonra inşaat faaliyetleri hızla gerçekleşecektir. Burası kent merkezi. Kemeraltı ve Basmane’nin yani tarihi kent merkezinin hemen yanı. Hem tarihi hem kültürel anlamda, dokuya tamamen aykırı bir yapılaşma önerisi. Kent siluetini tamamen etkileyecek. Körfez’den İzmir’e baktığınızda göreceğiniz bir yapı olacak. Örneğin Kadifekale’yi referans alırsak Kadifekale’nin yüksekliğini aşan bir yapılaşma…"
* * *
Konak ilçesinin yeni dönem Belediye Başkanı Abdül Batur ve en önemlisi de İzmir’in 8 aydır görevdeki Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ise sessiz. "Temel amacımız İzmir’in ‘gelişmeden’ değişmesi…" şeklinde özetlediği Belediyecilik anlayışını gösterecek herhangi bir icraatı henüz gün yüzüne çıkmadı. Ama, ilk icraatı Körfez manzaralı tarihi Köşk’ü restore edip kendine lojman yapmak oldu. Bir de tabii yurt dışı gezilerini seviyor Başkan. Bu yurt dışı ziyaretlerine yönelik eleştirilere karşı Belediye meclisinde yaptığı konuşmada, bu geziler sayesinde "İzmir her geçen gün daha fazla dünya kenti olmaya yaklaşıyor" da diyebildi.
Sonuçta, TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu’nun hazırladığı "Kent Suçları Haritası"nda yer alan 72 kent suçunun tamamına yakınının CHP’li Belediyeler zamanında işlendiği ortada, gözler önünde. Kaçış yok!..
Duyarlı İzmirliler, yaşam savunucuları ve özellikle de Türkiye kamuoyu gözlerinizi İzmir’e çevirin. Bu ağır kent suçunun işlenmesine engel olalım!..