Alp Altınörs
Karabağ’a veda
Ermeni nüfus, Dağlık Karabağ’ı terk ediyor. Bu bölgede yaşayan 120 bin Ermeni’nin tamamının Ermenistan’a göç etmesi bekleniyor. Bu satırları yazarken, bu sayı 100 bini geçmişti bile. Demek ki, Karabağ Ermenileri, Azerbaycan’ın yönetimi altında kendilerini güvencede görmediler. Karabağ’ın Sovyet döneminden kalma özerkliğini, 1991 Alma Ata bildirisine aykırı olarak tek taraflı fesheden ve tanımayan Azerbaycan yönetimi böylece Karabağ’ı insansız bir toprak (nomansland) olarak devralmış oldu.
Azerbaycan’da bir hukuk devleti ve özgür basın bulunmadığı için (ki bunlar Ermenistan’da da yok) Karabağ Ermenileri ancak uluslararası güvence altına alınmış bir özerk yönetim altında kendilerini güvende hissedebilirlerdi. Bakü’de Ermenilerin, Erivan’da ise Azerilerin güven içinde ve kardeşçe yaşayabildiği Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği ise uzak bir anı olarak kaldı.
1993’teki Birinci Karabağ Savaşı’nın neticesinde kurulan “Artsakh Cumhuriyeti” isimli de facto (Ermenistan dahil hiçbir devletin tanımadığı) yönetim, kendisini feshetti. Karabağ, Ermeni nüfusuyla birlikte, geri dönüşsüzce ortadan kaldırıldı. Artık orası, Azeri nüfus yerleştirilerek, herhangi bir Azerbaycan rayonu haline getirilecektir.
PAŞİNYAN, KARABAĞ'I FEDA ETTİ
Erivan’daki Paşinyan yönetimi bu sonucu öngördü ve kabullendi. Paşinyan, Karabağ’ın Ermenistan’ı Rusya’ya bağlayan demirden halka olduğunun pek ala bilincindeydi. Karabağ’ı feda ederek, ülkesini ABD yörüngesine sokabilmek için elini serbest kıldı. Laçın koridorunu Azerbaycan’ın kapatmasına izin veren ve son operasyonu engellemek için hiçbir şey yapmayan Rusya’nın artık Ermenistan’ın yegâne güvenlik partneri olması imkansızdır. Muhtemelen kısa vade içinde, Ermenistan’ın “Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü”nden çıkarak, yüzünü önce AB’ye sonra ise NATO’ya döndüğünü göreceğiz.
Ermenistan’ın bu yönelimi, Azerbaycan’ı da ABD ile daha güçlü ilişkiler kurmaya yöneltecektir. Böylece, Rusya’nın Kafkaslar’da bugüne değin sürdüregeldiği mutlak hegemonya son bulacaktır.
Peki, Ermenistan, Syunik (Zengezur) bölgesi üzerinden, Nahçıvan ile Azerbaycan arasında bir “koridor” açılmasını kabul eder mi? Ankara, böylece Orta Asya’ya doğrudan karayolu erişimi elde edebilir mi?
Her ne kadar, 2020 Savaşı’nı sonlandıran Ateşkes Anlaşması’nda Syunik’ten geçerek Nahçıvan’ı Azerbaycan’a bağlayan bir koridordan söz edilse de bu, Karabağ’ı Ermenistan’la bağlayan Laçın koridoru ile bir tür mütekabiliyet içerisindeydi. Karabağ’ın artık tüm demografisiyle birlikte ortadan kalkması ile birlikte, Ermenistan’ın böyle bir koridor açmaya izin vermesi nasıl bir motivasyonla mümkün olabilir? Üstelik de böyle bir koridor, gelecekte Ermenistan’ın Syunik bölgesi üzerindeki hakimiyetini zayıflatma riski taşırken.
Dolayısıyla kanaatim odur ki, Karabağ’ın Ermeni nüfusuyla birlikte ortadan kalkışı, medyanın iştahla beklediği “Zengezur koridoru”nun açılmasını yakınlaştırmamış, tersine uzak bir geleceğe ertelemiştir. Tabii ki bu konuda son sözü söyleyecek olan, Erivan’daki Paşinyan yönetimidir. Ermenistan’la Azerbaycan arasında nihai bir barış anlaşması imzalanıp imzalanmayacağını, mevzu bahis “koridor”un bu anlaşmada yer alıp almayacağını yakında göreceğiz.
Alp Altınörs: Çevirmen, yazar, siyasal iktisatçı, düşünce işçisi. İngilizce, İspanyolca ve Rusça dillerinden çeviriler yapmakta ve bu dillerde araştırmalar yürütmektedir. "İmkânsız Sermaye- 21. Yüzyılda Kapitalizm, Sosyalizm ve Toplum" adlı kitabın yazarıdır. Uluslararası siyasal iktisat, uluslararası ilişkiler, filoloji ve tarih disiplinlerinde; SSCB, Çin Halk Cumhuriyeti ve Osmanlı İmparatorluğu tarihi, sosyalizmin sorunları ve 19. Yüzyıl Rus edebiyatı üzerine pek çok makalesi ve çevirisi bulunmaktadır. TED Ankara Koleji Lisesi'ni ve Eskişehir Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi'ni bitirmiştir. 2008 yılında İstanbul'da kurulan Nazım Hikmet Marksist Bilimler Akademisi'nin koordinatörlüğünü yürütmüş siyasal iktisat dersleri vermiştir. 2014-2016 yıllarında HDP Merkez Yürütme Kurulu'nda yer almıştır