Kaybetseler de kazanamıyorlarmış

31 Mart seçim sonuçları, devletin tüm gücünü elinde bulunduran, kendi çıkarına kullanarak, korkutarak oy isteyen iktidara rağmen kazanılabileceğini gösterdi. İşte en büyük kazanım bu.

Uzun süredir seçimler adil, şeffaf, güvenilir ortamda yapılmadığı için yerel seçimlerde AKMHP kaybetse dahi zafer ilan edeceğine, bir ‘yol’ bulacağına dair kanı yaygındı... Sonuçlara itiraz ederek, kazandık konuşmaları yaparak ve veri paylaşmayarak süreci geciktirmeye çalışsalar da artık geç.

31 Mart seçim sonuçları, devletin tüm gücünü elinde bulunduran, kendi çıkarına kullanarak, korkutarak oy isteyen iktidara rağmen kazanılabileceğini gösterdi. İşte en büyük kazanım bu.

Başta CHP olmak üzere muhalefet, bu defa meseleyi ciddiye aldığını kanıtladı. Özellikle AKP’nin on yıllardır yönettiği büyükşehirleri almak, başkan adayların örgütlü, yoğun ve doğru isimlerle çalışmasının meyvesidir.

Seçmenin güvenini tazelemek, muhalefetin tüm baskı ve yıldırmalara rağmen başarabileceğine inandırmak, en önemlisiydi:

Canla başla çalışmanın, hemen moral bozmamanın, sandıkların başında görevli bulundurmanın ve terk etmemenin ne kadar kritik ve demokrasi için vazgeçilmez olduğunu bir kez daha idrak ettik.

CHP adaylarının, özellikle Ekrem İmamoğlu’nun seçim gecesi iletişimi koparmaması, düzenli olarak basını bilgilendirmesi ve sandık başında durulması çağrısı yapması, bir siyasetçide olması gereken, aranan tavırdı.

Ötesinde, İmamoğlu’nda soğukkanlılık, nezaket, hitap becerisi ve özgüveni gördü İstanbullular.

KRİZDEN ZİYADE NEFRET SÖYLEMİNE TEPKİ

CHP’nin yerel seçim politikasını genel olarak eleştirdim, "seni seviyorum" kampanyasını zayıf, hatta komik bulmuştum. Devamlı saldıran, iftira atan, tehdit eden siyasetin karşısında aynı dili kullanmadan da cevap verilmesi gerektiğine hâlâ inanıyorum.

Sevgi kelebekliği seçim sonuçlarına ne kadar etki etti bilemiyoruz, ancak temel nezaket kurallarının dışına çıkmama, saldırganlaşmama tavrının seçmende karşılık bulduğu aşikâr...

Yerel seçimde AKP’nin gerilemesi, Ankara ve İstanbul başta olmak üzere büyükşehirleri kaybetmesinde ekonomik krizin etkisi var şüphesiz.

Ancak 31 Mart sonuçlarını, daha ziyade yürütülen nefret söylemine ve yerel yönetimlerdeki yolsuzluklara karşı tepkinin birikimi olarak değerlendiriyorum. Dikkat edin, 2017 referandum sonuçlarıyla uyuşan bir durum söz konusu.

Referandumda "hayır" diyen yani CB sistemini onaylamayan büyükşehirler şöyleydi: İstanbul, Ankara, Adana, Antalya, Aydın, Balıkesir, Denizli, Diyarbakır, Eskişehir, Hatay, İzmir, Manisa, Mardin, Mersin, Muğla, Tekirdağ ve Van... Bu şehirlerde yine muhalefet güçleri kazandı.

AKP’nin ittifak yapmadığı 20 ilden yedisini partneri MHP’ye kaptırması, herhalde Erdoğan’ı en çok şaşırtan sonuçlardan oldu.

CB Erdoğan da, Bahçeli de seçim gecesi yaptıkları açıklamalarla beka söyleminin ardında durdu. Evet, kazanılan belediye sayısı açısından (AKP 39+ MHP 11=50) Cumhur ittifakı başarılı. Ancak en büyük hedef büyükşehirler ve kayyımla yönetilen şehirleri seçimle kazanmaktı. Olmadı.

HDP’NİN FARK YARATAN STRATEJİSİ

İlginçtir, Erdoğan, 22.00’da yaptığı açıklamada "Bu sonuçlar Kürt kardeşlerimizin iradelerini ne terör örgütüne ne de terör örgütünü arkalarına alarak ortaya çıkanlara teslim etmeyeceğini göstermiştir" ifadesini kullandı.

Oysa kast ettiği HDP, kast ettiği bölgede hemen her yeri kayyımlardan geri almıştı... Muş’ta oy sayımı tartışması sürecek gibi, Şırnak merkez ise bir nevi garnizona dönüştü.

Seçim stratejisiyle gerçekten büyük fark yaratan bir parti varsa, o da HDP. Batıdaki büyükşehirlerde aday göstermeme ve kayyımla yönetilen illeri, ilçeleri büyük oranda, hatta kimi yerde 2014’e göre oyunu artırarak alması, herhalde tüm siyasetçilere verilen en önemli mesaj.

Kürtler büyük yoksunluk, baskı ve tehdide rağmen iradesini bir kez daha net olarak ortaya koydu. Benzer şekilde büyükşehirlerde Millet İttifakı adaylarının aradan sıyrılması, yine HDP seçmeninin oylarıyla mümkün oldu.

Selahattin Demirtaş’ın çağrısı önemliydi, kendi dahil nice HDP’li, BDP’li siyasetçinin tutuklu olmasına duyulan tepki sandıklara işte böyle yansıdı.

Sevinmeyi, umutlanmayı özledik ve evet, bu seçim halkın demokrasiden vazgeçmeyeceğini gösterdi. Ancak belli ki hiçbir şey kolay, kendiliğinden olmayacak.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehveş Evin Arşivi