Ne yazık ki müsilaj felaketini balık yemek, denize girmek, denizin yüzeyini temiz görmeye indirgemek, bu büyük ekolojik krizi durdurmanın önündeki en büyük engel.
İstanbul’un atıksuyu ve arıtmasıyla ilgili ne planlandığını, mevcut durumu İSKİ’ye sordum.
Ergene’nin zehirli atıkları, devlet ve bölgedeki tüm sanayi tesislerinin işbirliğiyle önce Ege’ye, sonra Marmara’ya deşarj ediliyor. Yani bir kez daha suçüstü yakalanıyorlar!
En üst mercilerden tabana kadar kışkırtılan bu şiddet ve nefret dalgası durmak zorunda. Gazeteciler de şiddeti, yolsuzluğu herkese gösterdiği için hedefte.
HDP’yi kapatmanın yetmeyeceğini, yıllardır yaptıkları gibi yeni bir partiyle tekrar seçime gireceklerini hesaplayan Cumhur İttifakı, toplam 451 siyasetçi için 5 yıllık siyasi yasak istiyor.
Mesaj herkese: 7 Haziran sonrasında yaşananları unutmayın. Yani Suruç, Dağlıca, Ceylanpınar ve 10 Ekim katliamını.
Gözümüzle Marmara’yı b.ka boğulduğunu görmesek 'ay vallahi deniz çok güzel' diye kulaç atmaya, sahil kenarında oturmaya devam edeceğiz.
Melankolinin sebebi, daha eşit, daha adil, başka bir yaşam kurma hayalinin uzaklaşması... Daha demokratik bir toplum çabasının hunharca saldırıya uğraması...
“Bağımsız” bir savcı kaldıysa, araştırmak görevi...
Kimsenin kendi topraklarında istemediği çöplere “atık” ve “kaynak” diyerek atlamak, kendi atıklarını dahi dönüştürme kapasitesi, bilinci son derecede zayıf bir ülkeye yar oldu.
İstanbul Sözleşmesi’nin alel usül feshedilmesi, sadece “cemaatlerin baskısı” nedeniyle değil, irili ufaklı “bizim adamımız”ların paçayı sıyırması için de olmasın?
İşte tek adam rejimi, işte salgın yönetiminin 1 haftalık özeti!
AKP’nin yürüttüğü barış sürecinin intikamı, cezası, faturası HDP’ye kesiliyor. Bir daha asla barış kelimesi telaffuz edilmesin, bir başka çözüm süreci başlatılmasın diye.
Gerçekten “Dünya” bize hayran olmalı! Kapitalizmin en vahşi, en hesap vermeyen, en ilkel koşullarına teslim olduğumuz için.
Kimin hangi suçlamalarla, ne kadardır tutuklu olduğu, haklarında açılan yeni davaların ne olduğuna dair derli toplu tek bir haber kaynağı yok.
Hayatta kalma yarışında, en kolay yolun AKP’ye bir şekilde eklemlenme olduğu gerçeğini herkes kabullendi. Korkunç olan, bu.
Peki Erbakan’a methiyeler düzerek, Saadet’le iyi geçinerek İslamcı oyları çekebileceklerini gerçekten düşünüyor olabilir mi?
Türkiye bu insanları unuttu, çünkü ne iktidarın ne medyanın gündemindeydiler- propaganda malzemesi olmadıkları sürece.
Suya sabuna dokunmayan bir yayın yaparsanız sıkıntı yok. Herhangi bir şekilde siyasete, hak ihlallerine, doğa, emek ve kadın sömürüsüne dokunmayanlar bin yaşasın!
CHP’li belediyelerin, artık ürkekliği bırakıp, gün gün koronadan ölenleri açıklamasının önünde nasıl bir engel var? HDP’li belediyelerin neredeyse tamamına el kondu, peki sizi tutan ne?
Pandemide uzaktan eğitime devam edilmesi, teknolojik altyapı zorluklarından öte, varsılla yoksulun arasındaki makası giderek açan toplumsal bir bölünmeye yol açıyor.
Bu durumda Meral Hanım’ın asıl cevaplandırması gereken, kahvaltıya kimi kabul edeceği değil. 'Kan davaları'nı çözmek değil devam ettirerek yapacağı siyasetin Türkiye’ye ne kazandıracağı.
Ama asıl konu, yerlilik ve millilik iddiasını ortaya koyarken o çok eleştirilen Batı’dan çıkan bir ürünün kullanılması…
Cumhurbaşkanı/ AKP liderinin iddialarının aksine, 2017’den bu yana kişi başına milli gelir 10 bin dolar seviyesinde değil artık. 2020’de bu ortalama 7.924 dolar.
Diyarbakır Tabip Odası YK üyesi Dr. İbrahim Halil Mert, salgının bölgedeki durumunu değerlendirerek, 'Salgının ağır yaşanmasında kayyım politikaları çok etkili oldu' dedi.
Dün Osman Kavala’nın haksız, hukuksuz tutukluğunun 1000’inci günüydü.
Sadece bir avuç insanın çıkarına, anlayışına göre, 80 milyonun zorla bir kalıba sığdırılmaya kalkılması... Tarihte benzer girişimler, eninde sonunda başarısızlıkla sonuçlandı.
Erdoğan, siyaseti artık olağanüstü koşullarda yapabildiği için eli hep yükseltecek. Yani, daha da olağanüstü koşullar yaratmaya bakacak.
Neye göre, nasıl 'umut var' denebilir? Bugün görülecek iki davada alınacak kararlar, önemli bir gösterge olacak.
Peki kimse çıkıp şunu soramıyor mu: 1 milyon öğretmene verileceği söylenen eğitimler ne oldu? Asıl deprem vergileri nereye, ne şekilde harcandı?
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.