Sadece yaşını başını almış erkeklerin boy gösterdiği, kadının, gencin, farklı düşüncenin dışlandığı bir 19 Mayıs, ne kapsayıcı ne de kucaklayıcı olabilir.
Yapılan kamuoyu yoklamalarında AKP seçmeninin CHP ile 'çalma' fiilini örtüştürmediği ortaya çıkmış.
İmamoğlu için 5 milyon TL bağış toplandığı açıklandı -ki devletin tüm olanaklarını seferber etmiş iktidarın karşısında halkın bu desteği hem çok kritik, hem de anlamlı.
Muhalefetin en büyük seferberlik alanlarından biri, medyadaki manipülatif, yalan haberlerle mücadele edip halka gerçekleri anlatabilmek olacak.
AKMHP bu kararı aldırarak ancak kaba kuvvetle, demokrasi dışı müdahalelerle iktidarda kalabileceğini cümle aleme gösterdi.
Bu ülkede çocuklar, gençler sadece savaşta, çatışmada, baskında ölmüyor. Güvensiz çalışma, cezasızlık, zengin ve nüfuzluyu koruyan düzen sayesinde savaş kadar ağır bir bilanço var.
Tekrar seçime gidilmese dahi, 'her an seçime gidecekmiş' teyakkuzunu ciddiye almakta fayda var. Erdoğan, bu süreçte sadece 'beceriksiz' bulduğu yöneticilerini harcamakla kalmayacak.
YSK ne kadar uğraşsa da AKMHP’nin itirazlarını hukuki bir düzleme oturtması çok zor, hatta imkânsız görünüyor. Yine de şapkadan ne gibi tavşanlar çıkacak bilemeyiz.
İçerisi ile dışarısı arasındaki duvarların belirsizleştiği, şiddet sarmalından beslenenlerin kudurduğu ve kendiyle birlikte herkesi karanlık bir kuyunun dibine çektiği günlerden geçiyoruz.
Asıl merak ettiğim, bu umursamazlığın kaynağı... Kayyımlar, AKP’li belediye başkanları acaba bu makamlardan hiç çıkmayacaklarını, iktidarlarının sonsuza dek süreceğini mi sandılar?
Türkiye'nin içinde bulunduğu krizler Artı TV'de mercek altına alınıyor.
Milyonların oy vermesinin, kazanmasının kıymeti harbiyesi yok! Toplum sonucu biliyor, biraz adalet nosyonuna sahip olan tartışmıyor, tartışmayacak zaten.
Cumhurbaşkanlığı sisteminin AKMHP’nin gönlünde yattığı gibi pürüzsüz işlemeyeceğini herkes gördü. Parlamenter demokrasiden sonra yerel demokrasiyi yok etmek için çoktan kollar sıvandı.
Bilmem kaç bin oyun artısı, eksisi hatta mazbata değil mesele. Muhalefet, 24 Haziran’da kaldığı sınavı şimdiye kadar başarıyla, büyük özveriyle verdi.
O mazbatalar sahiplerine teslim edilse bile bundan sonra neler olacağına, olabileceğine dair hiçbir fikrimiz yok.
31 Mart seçim sonuçları, devletin tüm gücünü elinde bulunduran, kendi çıkarına kullanarak, korkutarak oy isteyen iktidara rağmen kazanılabileceğini gösterdi. İşte en büyük kazanım bu.
Tablo acıklı. Bir günde, hatta birkaç yılda değişecek gibi değil. Ama bir yerlerden başlamak ve yılmadan temiz siyaset talebini yükseltmek lazım, değil mi?
İnandırıcı olmak için fonda Reis ve milyonlarla bir selfie çek, hemen feyse koy. Sandığa giderken de aynısını yap. İyi bir vatandaş (pardon AK Partili) olduğunu kanıtla...
Cumhur İttifakı'nın hakaretamiz, saldırgan söylemine karşılık artık kimi AKP’liler söz söyleme gereğini duyuyor. Ama ses çok az, çok cılız...
Muhalefet partilerinin seçim meydanlarında hedef gösterilmesi Artı TV'de değerlendiriliyor.
Nefret siyasetinin nereye götüreceği çok belli. İyi-kötü terör ayrımı yaparak, bunlar bizim çocuklar diye kayırarak, cenaze yuhlatarak kimse ne şiddetle, ne katliamlarla baş edilebilir.
Suç olmayan eylem ve sözlerin, suç haline dönüştürülmesine sessiz kalındığı sürece bu ülkede en temel hakların esamisi okunmayacak, nefes alma alanları birer birer kapanacak.
Amaç, bundan sonra kadın yürüyüşünü yaptırmamaksa başarılı olamayacaklar. Amaç, kadınların özgürlük talebiyle dini hassasiyetleri karşı karşıya getirmekse, yine başarılı olamayacaklar.
Savcı, önemli bir ayrıntıyı atlamış: Otpor, dönemin Sırbistan Devlet Başkanı, Bosna savaşının en azılı aktörlerinden, savaş suçlusu Slobodan Miloşeviç’e karşı doğan bir öğrenci hareketi...
Seçim yaklaştıkça sertleşen siyasetin dili 'Söz Bizim' programında ele alınıyor. 'Ekonomi Politik' programı, gıda enflasyonunu mercek altına alıyor.
Cinnetin eşiğine gelmek buralarda zor değil. Baksanıza, en tepeden 'bana oy vermeyen teröristtir' deniyor. Siyaset sahnesindeki tüm aktörler, aynı kefeye konuyor...
İnsan hakları savunucularının yargılandığı 'Büyükada' davasından Gezi’ye uzanan bu baskılar, sadece muhalif kesimleri değil tüm toplumu geri dönülmesi zor noktalara sürükleyecek.
Yerel seçim gündemi Artı TV ile ekranlara geliyor.
Sorum, hem Cumhur hem Millet İttifakı’na: Bu iddiaların karşısında ne yapmayı düşünüyorsunuz? Kayyım sistemini savunmaya, herkesin bildiğini saklamakla kalmayıp üstüne çıkmaya devam mı?
Kadınların, çocukların, LGBTİ’lerin taciz ve şiddete uğraması, eşitlik eğitimi, toplumsallaştırılması Akitgillere göre ‘sapkınlık’.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.