Melis Alphan
Kira, fatura, kredi borcu, gıda... 1500 TL emekli maaşı neye yeter ki?
67 yaşındaki Mehmet Çilli Çaykur emeklisi. Rize’de eşiyle birlikte yaşıyor. 4 yıldır özel bir çay fabrikasında imalat ustası ve bekçi olarak çalışıyordu. Covid-19 salgını nedeniyle bir aydan fazla süredir sokağa çıkamıyor. Rize’de evinin bahçesinde sebze ekip meyve fidanlarını düzenlemeye uğraşırken, geçen hafta mahalleye gelen polis ekipleri evinin önünden geçerken "Yardımcı olabilir miyim?" diye sordu. Çilli’ye yaşını soran ekipler, evinin bahçesinden dışarı çıkmamasına rağmen tutanakla ceza kesmek istedi. "Evimizin önündeki bahçemize çıkamayacak mıyız? Ne yiyip ne içeceğiz?" diye soruyor Çilli.
55 yaşındaki Nezahat Şenlioğlu Ankara Mamak’ta yaşıyor. İşçi emeklisi eşinin ölümü nedeniyle emekli maaşı alıyor. İki çocuk annesi ve çocukları çalışmıyor. Şenlioğlu evlere ve iş yerlerine temizliğe giderek ve evlerde yaşlı bakımı yaparak evi geçindirmeye çalışıyor. Sokağa çıkma yasağı nedeniyle herhangi bir işte çalışamadığı için, komşuları ve arkadaşlarının yardımıyla geçinmeye çalışıyor. Ev kirasını ödemekte güçlük çekiyor.
52 yaşındaki H.K. Ankara Çankaya’da yaşıyor. 1740 TL emekli maaşı alıyor. Eşi ve ilkokul 2’nci sınıfa giden çocuğuyla kirada oturuyor. Birikimiyle açtığı doğal ürünler satış mağazasını 25 Mart’ta salgın nedeniyle kapattı. İş yeri ve ev kirası, elektrik, su, doğalgaz ve iletişim faturaları ile kredi taksitleri ertelenmeden devam ediyor. "İki ay sonra herkes sıkıntıya düşecek. Bir de kıtlık başlarsa daha da fena!" diyor.
DİSK Emekli-Sen Genel Başkanı Cengiz Yavuz, salgından önce emeklilerin taleplerinin karşılanmaması nedeniyle sıkıntılarının katlanarak arttığını belirterek, başlıca taleplerinin insanca yaşanabilir bir ücret olduğunu anlatıyor: "En düşük emekli maaşının asgari ücret seviyesinde olması talebimiz vardı ama karşılanmadı. Önceden biz asgari ücretin çok altında, 1000 TL civarında ücret alan emeklilerimiz olduğunu iddia ederken iktidar, ‘Asgari ücretin altında ücret alan emeklimiz yok’ diyordu. Fakat salgınla beraber Sayın Cumhurbaşkanı yapmış olduğu açıklamada ‘En düşük emekli ücretini 1500 TL’ye çektik’ deyince kendilerini tekzip ettiler aslında."
GEÇİNEMEDİĞİ İÇİN ÇALIŞAN EMEKLİLER SALGINDA İŞİNDEN OLDU
Salgınla beraber en düşük emekli maaşı 1500 TL’ye yükseltilse de, bu miktarla bir kişinin, hele de bir ailenin hayatını idame ettirmesi mümkün değil. Türkiye’de yaklaşık 13 milyon emekli var. Bunların 6 milyonu, emekli maaşıyla geçinemediği ve/veya ailesini geçindiremediği için ikinci bir işte çalışmak zorunda. Haliyle salgından önce birçoğu kayıtdışı işlerde çalışıyordu. Şimdi yine birçoğu bu işlerden çıkarıldı, 65 yaş üzeri zaten sokağa çıkma yasağı nedeniyle çalışamıyor ve emekli maaşlarıyla yetinip evlerinde kalmaları isteniyor.
Açıklanan ekonomik önlem paketinden emekliye kolonya dışında hiçbir şey çıkmadığını söyleyen Yavuz, "O kolonyalar da hâlâ birçoğumuza ulaşmadı zaten" diyor. Dolayısıyla şu anda emekliler evlerinde gerçekten de açlıkla savaşıyorlar.
Emekliler doğalgaz, elektrik, su faturalarını ödemekte büyük zorluk çekiyor, sıklıkla ödeyemiyorlar. Yetkililer günü kurtarmak için "Faturaların ertelenmesi söz konusu olabilir" gibi açıklamalar yapsa da, ertelense dahi emeklilerin birkaç ay sonra biriken faturaları nasıl ödeyeceği meçhul.
Bu salgın ortaya çıktığında, bu süreçte emeklilerin evde oturmasının koşullarının sağlanabilmesi için emeklilere ayda 2 bin TL’lik destek verilmesini istediklerini söyleyen Yavuz, bu taleplerinin de karşılanmadığını söylüyor.
Emeklilerin çaresizliğe itildiğini söyleyen Yavuz, bir kadının yaşadıklarını şöyle anlatıyor: "Bu ablamızın eşi emekli. Engelli bir çocukları var. Salgından önce tek bir emekli maaşıyla geçinemedikleri için, ek iş olarak plastik topluyorlarmış. Ancak virüs döneminde plastik topladıkları arabaya el konuyor. Kredi borçları da var ve bu borç birikiyor. Evlerine alacak ekmekleri yok."
Bu aile şimdi ne yapsın? 1500 TL emekli maaşıyla kiralarını, kredi borçlarını mı ödesinler, faturalarını mı karşılasınlar, karınlarını mı doyursunlar?
"Bizi intihara götürecek bir sistemi sürekli ayakta tutuyorlar" diyen Yavuz, İzmir Kemalpaşa’dan kendilerine ulaşan bir emeklinin kredi borcunu ertelemek için bankaya gittiğini ama ertelenmesi halinde altından kalkması mümkün olmayan faizlerin bindiğini söylüyor: "Yani iktidarın ve bankaların söylediği gibi karşılıksız bir ödeme değil bu. Arkadaşlarımız bankaların kapısından geri dönüyor. Birçoğu ret cevabı alıyor, diğerlerinin kredileri de çok ciddi faizlerle öteleniyor."
Bu virüsün öyle ya da böyle atlatılacağını düşünen Yavuz’u asıl endişelendiren, sonrasında yaşanacak büyük sıkıntılar: "Bankalara borçlarımız, yaşama şansımızı yok edecek. İşsiz sayısı katlanacak. Yeni yapılan bir araştırmada, sadece Türkiye’de 4 milyon kişinin daha işsizler ordusuna katılacağı iddia ediliyor. Yani bundan sonraki süreç asla bundan önceki dönem gibi olmayacak. Bu durum, intihar vakalarını belki de önüne geçilemez bir duruma getirecek."