Eser Karakaş
Korkunç şeyler oluyor
Genellikle aşağıdaki türde yazı yazmam, sevmem çünkü, karınca kararınca daha analitik yazıları tercih ederim, bir öğretim üyesi olarak bilgi ya da kendimce ilginç yaklaşımları, yorumları aktarmayı severim.
Bugün sevmediğim bir şey yapacağım, çok daha hissi bir yazı gönderiyorum Artı Gerçek’e çünkü etrafta bir çılgınlaşma havası seziyorum.
Seçimlere on gün kaldı ama başkentin muhalefet adayına, HDP eşbaşkanına bugün itibarıyla soruşturma açıldığını öğreniyoruz, Erdoğan da Ankara seçmenini etkilemek amacıyla "Mansur Yavaş seçilse bile seçimden sonra görevden alınabilir" gibi ifadeler kullanıyor.
Sezai Temelli’nin "Batı illerinde Cumhur İttifakı'nı kazandırmayacağız" ifadesinin de hukuken suç teşkil etmesi mümkün değil ama anlaşılan bir ifadenin suç olması için artık hukuken suç olması değil, siyaseten AKP’yi, Erdoğan’ı rahatsız etmesi önemli.
Ancak, olan biten adaletsizlikler herkesin gözünün önünde oluyor, en çok da AKP seçmeninin bu adaletsizliklere, siyasal yarışta, rekabette hakkaniyet karşıtı durumlara vereceği ya da vermeyeceği tepkiyi merak ediyorum.
Erdoğan bugün yine, seçimler yaklaştı ya, idam meselesini gündeme getirdi.
Üstelik, Kenan Evren’den ödünç aldığı bir ifadeyi kullanarak: "Asmayıp beslemek içime sinmiyor", Kenan Paşa da, "Asmayalım da besleyelim mi yani" demişti.
Bırakın başka konuları bir yana, sadece bu Kenan Evren göndermesi bile Erdoğan için gerçekten çok üzücü bir durum.
Etrafta çılgınlaşma emareleri diz boyu.
Yeni Zelanda’da büyük bir vahşet yaşandı, Yeni Zelanda yönetimi ise bu vahşete son derece medeni, buralardan bakan bir insanı adeta kıskandıracak bir tepki verdi.
Katil de galiba kendi gerçekleştirdiği katliamı videoya çekmiş ve bu video da maalesef dışarıya sızmış ama tüm uzmanlar, psikiyatrlar, psikologlar bu vahşet videosunun insan ruh sağlığı açısından seyredilmemesini öneriyorlar.
Türkiye’de ise Cumhurbaşkanı, aynı zamanda da bir parti lideri bu çok sakıncalı videoyu seçim meydanlarında, çocukların bile izleyebileceği ortamlarda defalarca gösteriyor, seyrettiriyor.
Bu durum gerçekten ülkemizin çok kısa bir sürede normalleşme sürecine girmesini zorunlu kılıyor.
Cumhurbaşkanı ve AKP lideri HDP eşbaşkanı Sezai Temelli’yi kastederek "Kürt bile değil" ifadesini kullanıyor.
Kimseye Türkçe öğretecek durumum yok ama "Kürt bile değil" ile "Kürt de değil" ifadelerinin anlam ve vurgu farklılıklarını hatırlatmama gerek yok sanırım, Cumhurbaşkanı da maalesef "Kürt bile değil" diyerek bu ifadenin nerelere kadar çekilebileceğini düşünmemiştir.
Bir Cumhurbaşkanı'nın böyle vahim hatalar yapma, yapabilme lüksünün olmaması gerektiğini düşünüyorum.
Siyaseten büyük bir sıkıntının içinde olduğumuza şüphe yok.
Ancak, son yaşananlar meselenin boyutlarının siyasi alanı çok aştığını, başka alanlara girdiğini de görüyoruz.
Bu durum da çok büyük bir kaygı kaynağı.
Keşke böyle bir yazı yazma duygusal ihtiyacını hissedecek bir ortam olması idi.