Kronik tarım sorunumuz (2)

AB tarımı Türkiye tarımından tam iki kat daha verimli, ABD tarımı ise AB tarımından üç kat, Türkiye tarımından ise yaklaşık altı kat daha verimli. Peki bu verimlilik farkları nereden kaynaklanıyor?

Dünkü (26 Eylül 2023, Salı, Artı Gerçek) yazıda Türkiye tarımının en temel sorununun verimsizlik sorunu olduğunu belirtmiş idim, bugünkü yazımda bu konuyu mukayeseli olarak sergilemeye çalışacağım ve temel nedenine değineceğim.

Dünkü yazıda da belirttiğim gibi sayıları büyük ölçüde yuvarlayarak ama işin özüne dokunmaksızın vereceğim.

Yazıda Türkiye, Avrupa Birliği ve ABD verilerine gireceğim.

Türkiye’de yaklaşık beş milyon tarım çalışanı var, bu tarımsal nüfus değil, tarımsal istihdam.

Tarımsal üretim ise elli beş milyar ABD doları seviyesinde yaklaşık olarak.

Herkes bilir ki en basit ama çok da yanlış olmayan verimlilik tanımı bir firmada, bir sektörde kaç çalışanın ne kadar üretim yaptığı ile ölçülebilir, Y/N, bu tanıma göre de Türkiye tarımında tarımsal üretimi tarım çalışanlarına bölerek 11 gibi bir verimlilik endeks değeri bulabiliriz; bu 11 endeks değerini bir kenara yazalım.

Gelelim Avrupa Birliğine;

Avrupa Birliği (AB) ülkeleri 2022 senesinde yaklaşık 195 milyar dolar değerinde tarımsal üretim yapmışlar ve AB’de toplam tarımsal istihdam 9 milyon dolayında.

AB için de yukarıdaki yöntemle bir verimlilik endeksi hesaplarsak yani toplam tarımsal üretimi toplam tarımsal istihdama bölersek 21,7 gibi bir değer buluyoruz, diyelim 22.

Gelelim ABD’ye;

ABD için işler biraz daha girift çünkü tarımsal üretim ve tarımsal istihdam büyüklükleri iki farklı tanımla veriliyor, birincisi daha geniş bir tanım, tarıma dayalı sanayiyi de ve buralarda çalışanları da kapsıyor, ikincisi ise sadece tarla ya da çiftlik üretimi (farm production) ve buralarda çalışanları kapsıyor, birinci tanım AB tarımsal üretim tanımına biraz daha yakın ama yaptığım küçük dört işlem çalışmalarında verimlilik endeks değerinin çok yakın çıktığını görüyorum dolayısıyla bugün tarla üretimi ve çalışanını esas alacağım.

ABD’de 2022 senesinde nakit tüm yardımlar dışarıda tutulduğunda tarımsal üretim (farm production) 170 milyar ABD doları dolayında, milli gelirin binde 7’si kadar bir büyüklük.

Bu üretimi ise yaklaşık 2.5 milyon tarım çalışanı gerçekleştiriyor, bu istihdam da toplam ABD istihdamının yüzde 1.3’ü kadar yaklaşık.

ABD için tarımsal (farm) üretimi tarım çalışanına (farm) bölerseniz 68 gibi bir verimlilik endeksine ulaşıyorsunuz, ABD’de 2 milyon tarım işletmesi mevcut.

Ortaya çıkan genel manzara şu: AB tarımı Türkiye tarımından tam iki kat daha verimli (22/11), ABD tarımı ise AB tarımından üç kat (66/22), Türkiye tarımından ise yaklaşık altı kat daha verimli 66/11).

Peki bu verimlilik farkları nereden kaynaklanıyor?

Çok çeşitli nedenleri mutlaka vardır ama bir tarım iktisatçısına düşen görev (ben tarım iktisatçısı değilim) bu çok sayıda neden arasından en belirleyici olanını ortaya çıkarmak.

Şimdi gelelim Türkiye, AB ve ABD’de ortalama tarım işletme büyüklüklerine.

Türkiye’de ortalama tarım işletme büyüklüğü 7 hektar, Avrupa Birliğinde 17 hektar, ABD’de ise 180 hektar.

Şimdi bir deneme yapalım ve ilk satıra Türkiye, Avrupa Birliği ve ABD’de verim endeksini, ikinci satıra ise yine Türkiye, AB ve ABD’de ortalama tarım işletme büyüklüklerini yazalım:

  1. Türkiye 11, Avrupa Birliği 22, ABD 66
  2. Türkiye 7, Avrupa Birliği 17, ABD 180

Bu iki satır arasında, nedensellik meselesini şimdilik bir kenara koyun, bariz bir korelasyon gözünüze çarpıyor mu, yani ortalama tarım işletme büyüklüğü ile verimlilik arasında bire bire yakın bir ilişki, bir korelasyon mevcut mu?

Eğer yanıtınız evet ise buradan temkini elden bırakmadan ortalama tarım arazi büyüklüğü arttıkça tarım verimliliği de yükseliyor gibi bir sonuç çıkarabiliriz, tekraren ifade ediyorum, nedensellik meselesine temkinli yaklaşmak lazım.

Dönelim Türkiye’ye.

Tarımsal verimliliği yükseltmek için ne yapmak gerekiyor?

Verimlilik artışı ile tarımsal destekleme arasında da mutlaka pozitif bir ilişki var ama desteklemenin doğru bir biçimde yapılması lazım, yanlış desteklerin, büyüklüğü ne olursa olsun, verimlilik artış etkisi çok sınırlı.

Ancak, ortalama tarım işletme büyüklüğünün verimlilik artış etkisi çok bariz, bunun için de 5403 sayılı kanunda öngörülen arazi toplulaştırmalarını gerçekleştirmek şart.

Bir de arazilerin bölünmesini engellemek için tarım arazilerinin miras yoluyla intikalinde düzenlemeler gerekiyor.

İkisi de kolay iş değil.

Belirli profesyonel çevreler dışında tarım konusu tartışılırken Türkiye’de nedense (?) ortalama tarım işletme büyüklüğü konusuna pek girilmez oysa tarım probleminin çözümünde atılması gereken ilk adım mutlaka arazi toplulaştırmasının gündeme gelmesi, getirilmesi.

Bitti.


Eser Karakaş: Kadıköy Saint Joseph lisesi muzunu. 1978’de Boğaziçi Üniversitesi İİBF’den mezun oldu. Doktorasını 1985 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde yaptı. 1996’dan itibaren İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü’nde profesör olarak ders verdi. Bahçeşehir Üniversitesi İİBF’de Dekanlık yaptı. 2016 yılında 675 sayılı KHK ile ihraç edildi. 2008 yılından itibaren Strasbourg Üniversitesi Science Po’da misafir öğretim görevlisi olarak bulunuyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Eser Karakaş Arşivi