Muhalefete çağrı: Bu sistemle, bu tembellikle olmaz

Tek bir vatandaşın, ister hata olsun, ister hile olsun, iradesi gasp edilmiş, seçimi doğru yansıtılmamışsa sandık demokrasisi bile yoktur. Bunun peşine düşmek, tüm siyasi partilerin görevi.

Biliyorum, 24 Haziran’la ilgili tartışmalardan çoktan yıldınız. Herkesin bildiklerini, (muhalefete) sorup da cevap alamadıklarını tekrarlamayacağım. Ama küsüp köşemize çekileceğimize sorulması gerekenleri sormaya, haklarımızı talep etmeye devam etmemiz, elimizde kalan son imkan kırıntılarını kullanmamız şart.

Malum, siyasetçiler yerel seçim havasına girdi bile.Tüm enerjilerini, bir kez daha aday belirlemek için harcayacak, seçim bölgelerinde halkla yoğun temasa geçmeye gayret edecekler.

Bunu yaparken yine seçimle ilgili ABC’yi ihmal etmeleri muhtemel. Nedir o? Tüm kışkırtmalara, tehditlere, numaralara karşın vatandaşın seçme ve seçilme hakkını korumak. Herşeye rağmen adil ve güvenli bir seçim için üzerine düşeni yapmak.

Bilgisayar Mühendisleri Odası (BMO), 4 Ekim’de "24 Haziran Seçim Sonuçları Veri Analizi" raporunu yayınladı. Buna göre "çok ciddi veri tutarsızlıkları ve belirgin hatalar" bulundu.

Normal şartlarda her yayında manşet olması gerekirdi, tabii ki olmadı. Hoş, herhangi bir normal sözkonusu olsaydı zaten 24 Haziran seçimlerinin yapılmaması gerekirdi:

Çünkü OHAL’de, şaibeli bir referandum sonucundan hareketle "Süper yetkili Cumhurbaşkanlığı +genel seçim"leri -kendi yazdıkları kuralları da ihlal ederek yani seçim tarihini bir yıl erkene çekerek- yapmak, bunu iki ay öncesinde ilan etmek, zaten hukuka aykırıydı. Bunu asla unutmayalım.

MUHALEFETTEN İTİRAZ YOK

Veri analizi raporuna dönelim: BMO, aslında muhalefet partilerinin yapmaları gerekeni yaptı. Seçimlerle ilgili daha güvenilir bir ortam yaratma amacıyla kolları sıvadı, hani şu tüm partilerin kabul ettiği sonuçların, SEÇSİS’e nasıl aktarıldığını denetledi.

Kaydırarak veri girişi, aynı sandıkta birden çok tutanak ve ikiz tutanak (iki ayrı sandıkta birbirinin aynı sonuç ve imzalar) vakaları beklentilerden de yüksek çıktı. (Raporun tamamı için:)

Ve ilginçtir, "sıradışı" olarak tespit edilen sandıklara, partilerden hiçbir itiraz gelmedi. Oysa CHP İstanbul’un yayınladığı tutanaklarda bile farklılıklar bulundu. (Çünkü nasılsa "adam kazandı" ve "HDP Meclis’e girdi". Konu bundan ibaretmiş gibi!)

Konuya dair İnci Hekimoğlu artigercek.com’a üst üste iki yazı yazdı. "Hiç bu kadar enayi yerine konulmadık" diyordu Hekimoğlu, durum tam da böyleydi.

Ancak YSK verilerinde bulunan anomaliler, birkaç haber sitesi ve muhalif yayın dışında tartışılmadı.

Ne YSK, ne de muhalefet partileri BMO’yu aradı. "Bizdeki çalışma bu, yerel seçimler yaklaşırken ne yapabiliriz, ne önerirsiniz" demedi. Ne ilginçtir, seçilemeyen partiler BMO’yu aramış!

TEK BİR VATANDAŞIN TERCİHİ YANSITILMADIYSA...

Bunları, ArtıTV’ye hazırladığım "Söz Bizim" programına katılan Bilgisayar Mühendisleri Odası Başkanı Hülya Küçükaras’dan öğrendim. (Programın linki: https://twitter.com/ArtiTV_/status/1052290973206761477)

Raporda "hata olasılığı yüksek" 250 sandık belirlenip incelenmiş, buna göre 14 bin yurttaşın tercihinin doğru yansıtılmadığı belirlenmiş. Peki bu veriden yola çıkarak istatiksel olarak seçim sonucuna dair bir yorum yapılabilir mi?

Küçükaras, tüm sandıklardan YSK’ye aktarılan verileri incelemeden varsayım yapmanın son derecede yanlış olacağını söylüyor: Hata olasılığı tespit edilmeyen sandıklarda da veriler yanlış girilmiş olabilir. Tersi de mümkün. 

Ama asıl önemlisi şu: Tek bir vatandaşın, ister hata olsun, ister hile olsun, iradesi gasp edilmiş, seçimi doğru yansıtılmamışsa sandık demokrasisi bile yoktur. Bunun peşine düşmek, tüm siyasi partilerin görevi.

Küçükaras, kamuoyuna şöyle bir çağrıda bulunuyor: "Mesele seçim sonuçlarının değişip değişmemesi değil. Kullandığımız seçim sistemi güvenilir mi değil mi, hepimiz sormalıyız. Alınabilecek önlemler varken, sistemi böyle mi bırakmalıyız?"

Biliyorsunuz YSK, itiraz sürelerini CB için 36 saat, milletvekilleri için 24 saat olarak belirledi. Küçükaras, haklı olarak soruyor: "Nereye, neyi yetiştiriyoruz? 24 saat hiç uyumadan bir avuç insanın omzuna büyük yük biniyor. Zaten bu, başlı başına çok yıpratıcı."

Biz de buradan tekrar çağrı yapalım: İtiraz süresinin en az 3 güne çıkarılması için YSK, yasal düzenleme yapmalı.

Yoksa bu tartışmalar hiç bitmeyecek. Seçmen, sisteme zaten güvenmiyor. Ve bu durum, sadece muhalefeti ilgilendirmiyor. "Seçimle yönetime geldim" diyenin de meşruiyetini hep sorgulatacak. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehveş Evin Arşivi