Murad Mıhçı
Muhataplık ve HDP’nin ‘Tutum Belgesi’ne bakış
"Hükümet hatalı iken haklı olmak çok tehlikelidir."
Voltaire
Geleceğin aydınlatılmasına önem verenler ve özellikle ampulü sola çevirmek isteyenler için gündem çok hızlı. Bu hızın da en büyük aktörü HDP.
Son günlerde ciddi tartışmalar içerisinde sürekli yer alıyor.
Geleceğin inşası hepimiz için mühim bir konu olduğu için bu yazımda Kürt sorununa muhataplık konusunu ve son açıklanan ‘Tutum Belgesi’ni kendi penceremden yorumlayacağım…
Öncelikle geçmişte birlikte çalıştığım eski Eş Başkan Sezai Temelli’nin Kürt meselesindeki muhataplık yorumunu değerlendirmek isterim…
Savaşan taraflar birbirleriyle anlaştığı gün barış olur. Bu anlaşmanın da savaş koşullarına sebep olan sorunların çözümüyle oluşacağı nettir. Dolayısıyla HDP ve meclisteki diğer tüm partilerin savaşa götüren koşulları tartışması ve barış için çaba göstermesi durumunda taraflar yan yana gelebilir. Bir sorun olduğunda tek taraflı çözüm bulmak sorunu çözmekten ziyade konuyu içinden daha da çıkılmaz bir hale getirmektedir.
HDP’nin özellikle bölgede aldığı yoğun Kürt oylarının değerini ve ısrarla Türkiye’nin demokrasisi için her türlü bedeli ödediğini hissettirerek halklara bir umut verebilme şansının olacağı görüşündeyim.
HDP olmadan ya da bir başka deyişle barışın hamalları olmadan savaşan iki tarafın çözüme ulaşacağına asla inanmıyorum.
Kendi siyasi tarihimi ve siyaset anlayışımı tam da bu yönden kuran biri olarak özellikle batıda savaş yanlısı olanlara karşı Kürt meselesinin nasıl demokratik bir şekilde çözülebileceğini ifade eden unsurların fazlalaşmasının gerektiğine inanıyorum.
Evet, HDP tam anlamıyla muhatap değildir ama çözümü Meclis’te aramak gerekiyor. Halkların sorunlarını çözmek için Meclis’in en büyük aktörlerinden olan Kürtlerin ve HDP’nin en çok çabayı gösterdiğini belirtmekte yarar görüyorum…
HDP’nin Tutum Belgesi’ni açıklama yöntemiyle alakalı teknik bir eleştiriyle devam edeyim. Bu belgeyi özellikle daha geniş yelpazede bir tanıtımla ve özel davetliler eşliğinde açıklaması bence daha doğru olurdu.
Şimdi biraz da merakla beklenmiş olan HDP’nin Tutum Belgesi’ni yorumlayayım…
Daha önceden de yazdığım gibi HDP seçimlere dair bir pazarlık yapmadan kartlarını açtı. Görünen o ki ittifakların içerisinde olmayacağını ve özellikle demokrasi yanlılarıyla birlikte duracağı mesajını verdi. Aslında ittifakların içinde olmamanın ötesinde 3. bir yolun var olduğunu vurgulayan bir belge oluşturdu…
Peki neydi bu belgedeki başlıklar? Parlamenter Sistem, Barış, Kadın, Kürt Sorununa Çözüm, Yerel Yönetimlerin Önemi, Dış Politika, Ekoloji, Ekonomi, Eşit adalet ve Liyakat…
Bu başlıkları yorumladığımda ortaya çıkan maddeleri sizlerle paylaşmak istiyorum.
Parlamenter sisteme geçiş: Tüm muhalefetin seçmene verdiği bir söz olmasına rağmen HDP’nin bunu kendi güçlerinin daha geniş bir alana dağılmasıyla daha farklı bir yanıyla ele alacak olması önemli. Gelecekte yeni bir tek adam oluşumunu önleyici bir düzenleme…
Kadın konusunda yıllardır ne olursa olsun hiçbir şekilde geri adım atmayan HDP’nin kadın konusuna bu tutum belgesinde de yer vermesi, sözde değil özde duruşunun her zaman geçerli olduğunu bir kez daha gösterdi…
Dış politika: Gündemi yine savaşçı politikalar oluşturarak içerideki milliyetçi tabana oynayanlara karşı büyük bir cevap. Sorun yaratmak yerine çözüm odaklı dış politik hat…
Yargı bağımsızlığı: Özellikle bu vurgu HDP’ye oy veren kesimlerin en fazla muzdarip olduğu bir durum. Buna tutum belgesinde yer verilmesi bile ülke adaletinin içinde bulunduğu kötü vaziyetin kanıtı…
Yerel yönetimler: Sadece Ankara’dan yereli görmeden çözüm üretme çabasındakilere rağmen güç dağılımının getireceği faydalı yönlerin altının çizilmesi.
Ekonomi: Ekonominin iç ve dış barış olmadan düzelemeyeceği vurgusu bu konuya diğer muhalif yapılardan farklı yaklaşıldığını gösterdi. Bu söylemin ekonomiye dair gerçekçi çözümün ilk ve en önemli anahtarı olduğu kuşkusuz.
Kürt sorunu: Yıllardır süregelen bu sorunu kalıcı bir şekilde çözmek adına sadece Kürt halkını değil, tüm mağdur kesimleri kapsayan çözümü üretecek tüm unsurların yan yana gelmesi. Bu tarihi durum belki de en zor dönemde karabulutların kalkmasının anahtarı…
Bu tutum çağrısı özellikle Millet İttifakı’nın "HDP’liler bize oy versin ama bizimle görünmesin" yaklaşımına karşı net bir duruş ortaya koydu. Bu çağrıyı böyle okumak yanlış olmayacaktır. Meral Akşener’in bir lütufmuş gibi HDP’yi yasal ve meşru gördüğünü ifade etmesi, HDP ve demokrasi bloklarında olanlar için elbette yeterli olmadı.
HDP, Tutum Belgesi ile en geniş çapıyla Türkiyelileşme arzusunda olduğu duyurusunu da yaptı.
Bir yandan muhalefetin özellikle sarsılması gerektiğinin altı çizildi. Cumhurbaşkanı ve Başbakan adaylarını konuşmak yerine esas ilkelerin ve geleceğin konuşulmasının önemi hatırlatıldı. Aylardır sadece isimlerin konuşulduğu bir gündemde ilkeleri konuşmak önemli kuşkusuz…
Şimdi Halkların Demokratik Partisi elini alenen ve lafı dolandırmadan açtı. Ne istediğini ve beklentilerini kapalı kapılar arkasında pazarlıklar yapmadan söyledi. Siyasetinin çantada keklik olmadığını hatırlattı. Taleplerini ve beklentilerini ülkenin tüm halkları ve sınıfları için dillendirdi. Seçimin jokeri olacak bir yapının beklentilerine bakalım kimler nasıl cevap verecek?
Bu seçim sadece Millet veya Cumhur ittifakları arasında geçecek bir Karagöz-Hacivat kavgası değil. HDP, bu olası seçimde sadece bir şahsın kaybetmesi değil, bir anlayışın kaybetmesi gerektiğini hatırlattı. 3.Yolun geleceğin aydınlatılmasında ne kadar önemli olduğunu göreceğiz…
Söz sırası katılımcı ve güçlü demokrasi için çaba gösterecek muhalif yapıların inandırıcı duruşunda…