Deniz Derinsu
Onur nereden bilsin böyle olacağını…
Hafta içi yürüyüş sırasında Lefter ve Alex’in heykellerinin orada buldum kendimi. Bilen bilir, Yoğurtçu Parkı’nın yanında, cep şeklinde küçük bir alandadır bu heykeller. İçimden ‘Kim bilir buraya heykel hakedecek kadar yıldızlaşan bir Fenerbahçeli ne zaman ortaya çıkacak’ diye geçirdim…
Gerçi bu dönemde ‘Bu Fenerbahçeliler heykellere tapıyorlar’ falan diye çok da riskli bir durum bu ama fikir işte, geliverdi aklıma…
Karacabey maçını izlerken o yürüyüşü anımsadım. Bu kez ‘Acaba her maçın en iyisinin ismi Yoğurtçu Parkı’nda bir yere yazılacak olsa, bu maçtan kim yazılırdı’ diye düşündüm. Yanıtını ise ‘Kesinlikle Onur’ diye verdim kendi kendime…
Onur, maçın tek golünü şanssız bir şekilde kendi kalesine atan Karacabeyli futbolcu. Kuşkusuz bu talihsizliği yaşadığı için o an çok üzülmüştür. Ancak maçın geri kalan kısmını izlediğinde ise kahrolmuştur!
Karacabey gibi takımlar kupada böyle maçlarda tarihe imza atma şansını yakalarlar. Fenerbahçe karşısında bu şansı yakaladılar ama değerlendiremediler. Ya peki Altay atıldığında skor 0-0 olsa idi… Bu futboluyla Fenerbahçe gol bulur muydu? Ya da gol ararken kontradan sıkıntı mı yaşardı?
Cevabını öğrenemeyeceğimiz ama her türlü yoruma açık bir soru!
Futbolda şöhret olmanın yollarından biri Fenerbahçe’ye gelmektir. Fenerbahçe’de yıldız olmanın en kolay mevkisi artık kalecilik oldu.
Altay geldiği günden beri Fenerbahçe o kadar kötü oynuyor ki, kurtardıklarıyla çoğu maçın kahramanı oldu. Ancak futbol nankördür denir ya, 1 maç kötü oynadığında hemen Altay için de ‘Gitsin’ diyenler gördük, duyduk. Bir sonraki maç Altay yine kahramandı. Öyle böyle şöhret de oldu ama yıldız olamadı, olamıyor. Gelişeceği yerde olumsuz sinyaller vermeye başladı. Takımın bozuk kimyasına uymaya başladı bile denebilir.
Gördüğü kırmızı kartta eli topa kasti mi gitti yoksa istemeden mi, bilemem. Ama kart doğru. Ancak… Bu nasıl acemi bir çıkıştır. Gustavo varken Altay’ın işi ne orada ki bu çıkışları sık sık yapıyor. Anlamsız bir kırmızı kartla takımını 10 kişi bıraktı…
Hadi Erol hoca için tüm eleştirilere bir an için katılalım. ‘Hoca değil, seçimleri yanlış, taktiği yok…’ Neyse tüm eleştirilere…
Peki ya Fenerbahçeli futbolculara ne demek lazım?
Karşılarındaki rakip Karacabey… Tamam, 10 kişi kalındı da… Bu kadar kötü oynamak için bir sebep mi bu 2 lig alttaki bir takım karşısında? Ciddi bir gol pozisyonu olmaz mı? Biraz baskı falan kurulamaz mı? Futbol adına bir şey yapılamaz mı?
Örneğin Novak… Ciddi bir para karşılığında büyük ümitlerle geldi… Thiam, sezon başı Antalyaspor hazırlık maçında 3 gol atınca kendisi için neler dendi neler… Cisse leblebi gibi gol atacaktı… Sosa takımın yeni beyniydi… Benzer nice beklentiler…
Derken maçın yorumcuları Serdar için ‘Yokluğunda Fenerbahçe savunması çok zorlandı’ falan demez mi… Hangi Serdar? Geçen sezon Sadık, Zanka, Falette, Rami gibi isimlerle birlikte bir daha Fenerbahçelilerin görmek istemediği Serdar…
Bir garip kimya oluşuyor yine Fenerbahçe’de ve herkes birbirini suçluyor…
Evet, Ali Koç’un Erol Bulut seçimi hatalı olabilir… Evet, Erol Bulut yeterli bir hoca olmayabilir… Ama Fenerbahçeli futbolcuların bu kadar kötü oynamaları için gerekçe olamaz bunlar…
Fenerbahçeli Karacabey karşısında bu futbolu görünce hafta sonu Gaziantep deplasmanı için ne düşünür, siz tahmin edin…
Kimse de eksikler var falan demesin… Komik olur…