Oylarımı açıklıyorum

Cumhurbaşkanlığı için gönlüm bütünüyle Selocan’dan yana. Ama içim yanarak söylüyorum, ona vermeyeceğim. 3 temel sebepten:

Bu yazı her haftakinden kısa. Çok da net. Çünkü olay çok net.

24 Haziran Pazar günü oyumu Meclis için kesinlikle HDP’ye, Cumhurbaşkanlığı içinse her iki turda da Muharrem İnce’ye vereceğim.

***

HDP’ye verecek oluşumun 2 temel sebebi var:

1) Seçime katılanlar arasında HDP, Türkiye’nin başlıca sorununu yani Kürt meselesini silahları dışlayarak barışçıl biçimde çözebilecek tek parti. Diğerleri bu vahim sorunu ya silahla halletmeye çalışıyor veya meseleyi ağzında geveliyor.

Partinin, PKK’nin izinden gittiği ise dünyanın en zavallı, en rezil kuyruklu yalanı; biraz aşağıda bizzat Selocan’ın ağzından vereceğim.

2) HDP baraj yüzünden Meclis’e giremezse, bunca yıldır anamızı ağlatan Tek Adam rejimi 68 ila 80 milletvekilini bedavadan kapacak. Ondan sonra artık toparlayamayız bu ülkeyi.

"Cumhur İttifakı"na kenarından yamanmış BBP Genel Başkanı Mustafa Destici açıkça ilan etti: "HDP barajı aşamazsa 400 milletvekili çıkarırız!" Daha ne desin? Türkiyeli Kürtleri ülkelerinden buz gibi soğutmak için daha ne gerekir?

***

Cumhurbaşkanlığı için gönlüm bütünüyle Selocan’dan yana. Ama içim yanarak söylüyorum, ona vermeyeceğim. 3 temel sebepten:

1) Bu rezaletler ve dengesizlikler ortamında seçilmesi mümkün değil.

Selocan Demirtaş, kangren edilmiş Kürt meselesini kin, intikam mintikam asla gözetmeden çözecek kişi. Eş başkan iken taa Temmuz 2015’te şunu söyledi: "Buradan çağrı yapıyorum: PKK kesinlikte Türkiye'ye karşı silah bırakmalıdır. Bunu inanarak, yürekten söylüyorum laf olsun diye değil".

Aynı şeyi, Mayıs 2018’de cezaevinden tekrarlıyor: "Sadece seçim dönemleri için değil, tümüyle silahların susmasını ve demokratik siyaset yoluyla sorunların çözümünü savunuyorum".

Ama, AYM’nin bile bu ortamda yaptığını hatırlayın; tek örnek yeter:

Kendisinin tutukluluğuyla ilgili dosyanın öncelikle ele alınması için avukatları AYM’ye başvuruyor, Yüksek Mahkeme karar veriyor: "Tedbir kararının reddine"!

Ne tedbir kararı Ya Hû? Tedbir talep eden mi oldu? Dosyanın öncelikle ele alınması talebi AYM İç Tüzüğü Md. 68’in konusu, oysa AYM’nin verdiği karar Md. 73’ün konusu! Talep edilmemiş bir konu sanki talep edilmiş gibi karara bağlanıyor. Bu kadar da olmaz ki!

2) Benim için esas olay, bu felaket Tek Adam rejiminin artık bitmesi ve bir daha gelememesidir. Restorasyon döneminin artık başlamasıdır. M. İnce, Erdoğan’ın tek gerçek ve ciddi rakibi. Onun için İnce’ye vereceğim. Riske giremem. Çünkü:

3) M. İnce yerine Meral Akşener’in ikinci tura kalması zayıf bir olasılık ama yine de fevkalade itici. Erdoğan’la uzlaşma olasılığı ise tek kelimeyle kan dondurucu.

1996-97’de N. Erbakan-T. Çiller hükümetinin içişleri bakanı iken TBMM’de Öcalan için "Ermeni Dölü" dedi. Hem Kürtlere hem Ermenilere hakaret etti; üstelik bir kadın olarak. Özür dileyeyim derken ettiği özrü kabahatinden büyük lafı da unutmuş değiliz:

"Ben Türkiye'de yaşayan Ermenileri değil, genel olarak Ermeni ırkını kastettim". Irk diyor yahu!

Akşener şu anda da Türkiye’nin iki temel meselesini inkara devam ediyor:

"Ben Kürt sorunu olarak tanımlamıyorum. Kürt sorunu diye tabir ederseniz, Alevi sorunu diye tabir ederseniz, bir bütünün Türkiye’ye sorun olduğunu söylersiniz. (…) ben bir Türk’üm, benim de sorunlarım var".   

***

Evet arkadaşlar, işte bu gerekçelerle oylarımı böyle vereceğim. Açıklamak istedim. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Baskın Oran Arşivi