Umudumuz Sübyancıbaşı Epstein!

Mülkiye’ye girdiğim 64’ten beri uluslararası politikayı yakından izliyorum, ondan öncesini de binlerce sayfa halinde okuttular da okuttular, ama hiç bugünkü kadar çivisi çıkmış bir dünya görmedim ve duymadım.

Bize hep, olaylarda “kişi”nin de rolünün bulunduğu, ama birinci derecede ekonomik-politik süreçlerin hâkim olduğu öğretildi. Doğruydu da.

Ama Trump adlı kişinin dünyanın çivisini tek başına bu denli çıkardığına hâlâ inanamıyorum.

Evet, zamanında kişi olarak Hitler dünyayı altüst etmişti, ama bunu Fransa’nın empoze ettiği Versailles Antlaşmasının Alman halkına büyük bir mazlumiyet duygusu yaşatması sayesinde yapmıştı.

Trump’ta böyle bir durum yok. Tam tersine, rakibi SSCB’nin demokrasiye geçmekte fazla gecikmek yüzünden çökmesinin yarattığı iktidar boşluğundan şımararak hem kendi ülkesinde demokrasiyi rezil ediyor, hem de dünyada rezaletin son perdesini oynatıyor.

***

Kendi ülkesinde derken, iki kelimeyle:

Beyaz Saray'dan Virginia'daki golf kulübüne giderken gördüğü evsizlere karşı “kamu güvenliği acil durumu” ilan etti. Başkentteki polisi federal hükümet emrine aldı ve orduya bağlı Ulusal Muhafızlar’ı getirdi.

Kampüslerindeki öğrencilerin Gazze’deki İsrail politikasını protesto etmelerine izin verdikleri için Harvard başta olmak üzere dünyaca ünlü üniversitelerin fonlarını kesiyor. Yabancı öğrencilerin vizelerini iptal ediyor.

İdam cezası savunucusu. Kürtaj karşıtı; kürtajı destekleyen uluslararası kuruluşlara ABD desteğini kesti. Ülkesini Dünya Sağlık Örgütü ve Paris İklim Anlaşması’ndan çekti. Erkek ve kadın dışındaki cinsiyetlerin tanınmasını geri aldı.

Birinci başkanlık döneminden (2017-2021) ayrılırken bazı resmî belgeleri ve malzemeyi konutuna götürdüğü iddiası çıktı. Ağustos 2022'de FBI ajanları, Trump'ın ayrılırken yanına aldığı, 4’ü "çok gizli" ve 1’i en yüksek sınıflandırma düzeyi olan "çok gizli/SCI" biçiminde etiketlenmiş 11 grup belgeye tutanak karşılığı el koydular.

Öyle iki kelimeyle bitecek gibi değil; bu zat için Wikipedia’daki maddeye ve “kendisine yönelik suçlamalar” ile cezalar için yine aynı yere bakmanızı öneririm.

***

Dünyada derken, yine kısaca:

Kanada, Grönland ve Panama Kanalı’nda hak iddia ediyor. Hafazanallah!

Kendisinin bir parçası olduğu Amerikan büyük sermayesini daha da büyütmek için, Çin’den başlayarak ve AB’yi bile gagalayarak, gümrük vergileriyle inanılmaz biçimde oynamak suretiyle uluslararası bir ticaret savaşı başlattı.

Şu anda hepsinden acısı, İsrail'in başkenti olarak Kudüs’ü ve bu ülkenin Golan Tepeleri üzerindeki egemenliğini tanıdıktan sonra şimdi de Gazze’de insanları bombayla, bebeleri de açlıkla öldüren Netanyahu politikasının yanında. Trump olmasa, Netanyahu bu yaptıklarının binde birini yapamazdı; bu kesin.

Netanyahu deyince duralım ve size bir Senaryo yazayım. Film yapımcılarını ve yönetmenlerini de ilgilendirebilir çünkü Trump’ın belden aşağısıyla ilgili şeyler de var içinde.

***

Netanyahu ile Trump’ın çok önemli bir ortak yanı bulunuyor: Kendi ülkelerinde ikisinin de başı belada.

İsrail Başsavcısı’nın Kasım 2019'da hakkında üç ayrı yolsuzluk dosyasında "rüşvet, emanete ihanet ve kişisel amaçlar için görevi kötüye kullanma"yla suçladığı Netanyahu’nun, suçlu bulunması halinde 10 yıla varan hapis cezasına çarptırılması bekleniyor.

Ama “milli savaş” yönetiyor ya, son duruşması Temmuz 2025 başında “diplomasi ve güvenlik” gerekçeleriyle ertelendi. Netanyahu davalarının "gülünç bir cadı avı" ve "duyulmamış bir korku şovu" olduğuna ilişkin olarak Trump’ın verdiği demeçten tam bir hafta sonra.

Netanyahu istese de Filistinlilere bunca zulmü etmekten geri duramaz çünkü sadece iktidarı kaybettiğiyle kalmaz, 10 yıl hapse de girer. Zira İsrail yüksek yargısı, sözümüz meclisten dışarı, “bazı bölge ülkelerine” nazaran epey bağımsız.

Hapse atılmaması için iktidarda kalması, kalması için de Filistinli soykırımına devam etmesi gerekiyor. Bu da ancak Trump’ın aktif desteğiyle mümkün. (Buradaki en ilginç ve iğrenç husus da, Nazi soykırımını tanımış bir halkın bu soykırıma izin vermesi.)

***

Trump’a gelince, geçen hafta A. Altınörs’ün ArtıGerçek’te yazdığı gibi onun da başı belada: Epstein’ın müşteri listesinde yer aldığı için.

Hatırlayacaksınız, bu Jeffrey Epstein, malikanelerinde ve Karayipler’deki özel adasında ünlü dostlarına ikram ve para için en küçüğü 14 yaşında olan genç kızlara fuhuş yaptırmaktan suçlu bulunmuş bir mülti milyarder. Ne menem şeyse, nasıl olduğu anlaşılamayan bir biçimde 2019’da hücresinde intihar ediyor.

Ocak 2025’te ABD Adalet Bakanlığına gelen Pam Bondi adlı kadın hukukçu bu listenin masasında olduğunu söylemişti. Sonra bundan döndüyse de Mayıs ayında ünlü Wall Street Journal’a (WSJ) Trump adının Epstein dosyalarında yer aldığını söyledi.

Aslında, hani ne derler “hımhımla burunsuz” veya “al birini vur ötekine”, bu iddia araları bozulduktan sonra ilk defa Elon Musk tarafından dile getirilmişti.

***

Ama Trump’ın bundan da önce bir “sabıka”sı vardı. Şimdiki eşi Melania’yla evlendiğinin ertesi yılı yani Temmuz 2006’da, iş hayatında Stormy Daniels adıyla bilinen pornografik film oyuncusuyla Tahoe Gölü’ndeki malikanesinde tek gecelik bir beraberlik yaşamıştı.

Ama bu pahalıya patladı: 2016 ABD başkanlık seçimlerinden bir ay önce kadına sus payı olarak ödemek zorunda kaldığı toplam 420.000 doları “peşin geçici görev faturası” (retainer agreement) diye muhasebeleştirmekten!

***

E, bizim senaryoya ne zaman geliyoruz diyorsanız, buyurun:

Stormy Daniels olayı vs. hiç önemli değil ama, küçük kızlar gibi durumlar ABD’de çok tepki doğurur. Bu yüzden Epstein Listesi konusunda Trump’ın başı ciddi belada. Bir nokta gelebilir, ne olacağı tahmin edilemez, Amerikan yüksek yargısı kendisini fena ırgalayabilir.

Bu durumda, kendi başının derdine düşecek zampara Trump’ın soykırımcı Netanyahu’ya verdiği destek ciddi biçimde düşebilir. Veya sona erebilir.

Ve, Gazze’deki çocuklar açlıktan ölmekten kurtulabilir.

Artık buradan anlayınız dünyanın ne vaziyette olduğunu.