Ayşe Yıldırım
Özgür bir kedi ve herkesin bildiği ‘sır’
Cumhuriyet’in altı eski yazar, yönetici, karikatürist, avukat ve çalışanı önceki gün yeniden cezaevine girdi. Dostlarını, meslektaşlarını yolcu edenlerden biri de cezası 7 yıl 6 ay yani 5 yıldan fazla olduğu için Yargıtay sürecini bekleyen Cumhuriyet’in eski Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu’ydu. Sabuncu dün T24’de arkadaşlarını cezaevine uğurlamanın ağırlığını yazıya döktü.
Yazısında Musa Kart’ın kendisinin seyahate gittiğini sanan dört yaşındaki torunuyla arasında geçen bir diyaloğu aktardı:
"Torununun gittiği yuvaya bir kedi yavrusu gelir. Eve geldiğinde heyecanla dedesine anlatır. Musa Abi rengini sorar. Yanıtı ‘ders’ gibidir: Ne farkeder dede. Neşeli, kıpır kıpır, özgür bir kedi işte.."
Dört yaşındaki çocuğun çözdüğü şeyi Türkiye yıllardır çözemiyor.
Cumhuriyetçilerin elbette eski Cumhuriyetçilerin sadece gazetecilik yaptıkları için cezaevine girdiklerini artık dünya biliyor. Yöneltilen suçlamaların komikliğini tekrar etmeme gerek bile yok. Pideci, parkeci, oto tamircisi olaylarını hatta bugün bakanlık koltuğunda oturan şahsın tur şirketinin aranmasını unutanlar google’dan bulup yeniden okuyabilirler.
Ben bugün bu davanın bilirkişisini bir kez daha anımsatmak istiyorum. Hani şu hangi haberin suç unsuru taşıyıp hangi haberin suç unsuru taşımadığına karar veren ‘bilirkişi’!
Adı Ünal Aldemir. Bilgisayar Mühendisi. Gazetecilik ya da hukuk eğitimi yok. Bilirkişi listelerinde adı yok. Kanuna aykırı olmasına rağmen Cumhuriyet davasında bilirkişi olarak atandı kendisi.
İşte bu ‘bilirkişi’ 20 Ekim 2018’de sosyal medya hesabından bir fotoğraf paylaştı. Erdoğan’ın yanındaki koltukta ona ne kadar yakın olduğunu göstermek için biraz da Erdoğan’a doğru kaykılarak oturuyordu fotoğrafta. "İnsan sevdikleriyle beraberdir" yazıyordu paylaşımında.
Cumhuriyet’in eski İcra Kurulu Başkanı ve Aldemir’in bilirkişilik yaptığı dava sonucu 7 yıl 3 ay ceza alan avukat Akın Atalay, Aldemir’in bu paylaşımını "Bu fotoğrafı tweetleyen Ünal Aldemir, Cumhuriyet gazetesi ceza davasının tarafsız (!) bilirkişisidir. Tarafsız ve bağımsız yargımızı temsil eden bir fotoğraf olarak kayda geçirelim" diyerek tarihe not düştü. Ve Aldemir’e bir soru yöneltti:
"Benim maksadım, suç ve ceza, ceza hukuku, suçun unsurları konusunda bilirkişilik yapma vasfına, ehliyet ve birikimine sahip olmayan birinin hangi ilişkiler ve nedenler sonucunda, kamuoyunun yakından izlediği bir ceza soruşturmasına bilirkişi olarak atandığını ortaya çıkarmaktır.
O davada yargılanan biri olarak bu benim hem ahlaki, hem hukuki, hem yasal hakkımdır. Eğer, siyasi tercihlerinizi bir kenara bırakıp, maddi gerçeğe hizmet etmek ve adaletin tecellisini istiyorsanız, yapmanız gereken şey gayet basit ve açıktır:
Adli bilirkişilik listelerinde yer almadığınız halde, böylesi önemli bir soruşturmada bilirkişi olarak atanmanıza neden olan ilişki zincirini, sizi kimlerin, nasıl bu olaya dahil ettiğini açıklamanız gerekir.
Meselenin anlaşılmasına katkıda bulunması bakımından, bu soruşturmadan önce herhangi bir ceza davasında bilirkişilik yapıp yapmadığınızı, yaptıysanız dosya numaralarıyla beraber paylaşmanız da yararlı olacaktır.
Aşağıda CMK’nın bilirkişilerle ilgili düzenlemeleri var. Görevinizi, TARAFSIZLIKLA YERİNE GETİRECEĞİNİZE NAMUSUNUZ VE VİCDANINIZ ÜZERİNE YEMİN ETTİNİZ. Peki bu nasıl tarafsızlık, bu durum karşısında ne söylemek istersiniz?"
Aldığı yanıt oldukça manidardı. Aldemir şöyle diyordu Atalay’a:
"sevgili @av_akinatalay siz de bir hukukçu olarak iyi bilirsiniz ki bu husus bir devlet sırrıdır. Mahkeme salonlarında çok dile getirdiniz sosyal medyada çok dile getirdiniz bu konuda ki son sözüm şu ki bu bir devlet sırrıdır ve benimle beraber mezara girecektir.
Boşuna nefes tüketmeyin; gidin cezanızı çekin. Söz size her ay düzenli olarak, okumanız için kitap göndereceğim.
Eğer Recep Tayyip Erdoğan için, aziz Türkiye milleti ve Türkiye için, bu canı feda etmem gerekirse gözümü kırpmadan da bunu yaparım."
Herkesin bildiği bir sırrı ifşa etti aslında Aldemir. Su katılmamış bir AKP’liymiş meğer.
Arkadaşlarımız yeniden cezaevine girince dün @obirseyyah rumuzlu Twitter hesabında bir şey yazdı mı diye merak ettim Aldemir’in. Bir şey yazmamıştı ama anlaşılan Atalay ile o konuşmasının ardından hayli rahatlamış olmalı ki AKP sevdasını sürekli dile getirmiş sosyal medyadan. Öyle böyle değil hem de.
AKP, Erdoğan, Süleyman Soylu paylaşımlarıyla dolu hesabı. 31 Mart sürecinde de çok çalışmış. Diyarbakır’a kayyım Cumali Atilla’nın aday gösterilmesini istemiş. Atila’yı öve öve bitirememiş. Ultra lüks makam odasından ve banyosundan bahsetmemiş ama "ultra lüks yollar" yaptığını yazmış.
AKP diliyle CHP ve HDP düşmanlığını gizlememiş.
31 Mart sonuçlarına oldukça üzülmüş mesela. "Ankara, Antalya, Bolu, Kırşehir illerinde Malatya, Akçadağ ve Arapgir ilçelerinde CHP zihniyetinin hüsranını önümüzdeki 5 yıl hep beraber göreceğiz elbette" demiş.
AKP içine yönelik eleştirisini de yapmış:
"Kayyımların emeklerini, gece gündüz demeden canı gönülden devleti en iyi şekilde temsil etmelerine rağmen, çalışmayan teşkilatlara, sadece şov peşinde koşan parti yönetimlerine ve yanlaş aday olduklarını bildikleri halde devam eden adaylara hatalarını görmelerini tavsiye ediyorum."
Ne de olsa kendisi "bilirkişi" ya.
24 Haziran seçimlerinde Ahmet Şık ve Enis Berberoğlu’nun Meclis'e girmesine de çok bozulmuş. İkisinin fotoğrafını "Birisi terörist birisi ajan. Milletin ve devletin meclisindeler" diyerek paylaşmış.
Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmesini de kutlamış "bilirkişi" olarak:
"ADAM Başkan oldu, çok şükür. Yeni bir sayfa başladı. Rabbim’e sonsuz şükürler olsun ki bölücü terör örgütünün ve Türkiye’yi her fırsatta bölmek için çaba sarf edenlerin amacına ulaşmasına fırsat vermedi."
İşte sadece bu "bilirkişi" bile Cumhuriyet davasının Saray’a uzandığını gösteren bir gerçek olarak karşımızda duruyor.
Onlarla işbirliği yapanlar ise tatil rezervasyonu için ETS Tur’u aradıkları için ‘FETÖ’ bağlantısıyla suçlanan arkadaşlarımız cezaevine girdiği gün ETS Tur’un ilanını sayfalarına koymaktan utanmıyor.