Koray Düzgören

Koray Düzgören

‘PKK’lilere af yok’ denmesinden bir gün sonra Kulp’ta patlayan bomba!

Resmi açıklamalara bakılırsa iktidar bu olayı kullanarak siyasi tutsakların niçin af dışında tutulduklarına ilişkin yeni bir gerekçe daha yaratmaya çalışacak gibi görünüyor.

Diyarbakır Kulp’ta 5 köylünün, sivilin öldürülmesi, katledilmesi ya da bir terör saldırısında ölmesi ile sonuçlanan olayın tam olarak ne olduğunu bilmiyoruz. Yetkililerin olaydan hemen sonra yaptıkları kesin açıklamalar ve o bölge sakinlerinden bazılarının sosyal medya ortamında dile getirdiği birtakım iddialar dışında şimdilik bir bilgiye sahip değiliz.

Fazla bilgiye sahip değiliz ama ortada cevaplandırılması gereken bir hayli soru işaretinin olduğunun da farkındayız.

Bu tür olaylarda ortaya çıkan önemli sorulardan biri de olayın zamanlamasıyla ilgilidir.

Bu olayda katliamın Meclis’te İnfaz Yasası’nın görüşüldüğü güne denk gelmesi oldukça çarpıcı bir tesadüf olarak insanın zihnini kurcalıyor.

Durup dururken bir senaryo yazmak gibi bir niyetim yok. Sadece geçmişte yaşadığımız vahim olayları hatırlayıp, bazı soruları kafamda döndürüyorum.  

Bu iki olay arasındaki ilişki, sadece iki olayın aynı güne denk gelmesinden ibaret de olabilir.

Normalde böyle bir tesadüf, niçin bazı soru işaretlerinin oluşmasına neden olsun ki?

Eğer Saray’ın amiral gemisi Sabah’ın dün, yani katliamdan bir gün önce, İnfaz Yasası’nın Meclis’teki görüşmelerine ilişkin şu başlığını görmemiş olsaydım ben de bu tesadüfü belki bu denli önemsemeyecektim.

Başlıkta, "PKK’lılara af isteyen HDP’ye CHP’den destek" deniliyordu.

Kuşkusuz Kulp’taki katliamın gerisindeki gerçekleri yine merak ederdim ama bu olayla, Meclis’te siyasi suçluları(!) af kapsamı dışında bırakan İnfaz Yasası’nın görüşülmesi haberinin bu şekilde verilmiş olması arasında bir bağlantı kurmak o zaman daha zor olabilirdi.

SARAY MEDYASINA GÖRE PKK’LİLER AF DIŞINDA BIRAKILDI

Saray medyasında ve yazarlarında zaten bir süredir bu yaklaşımı izliyoruz.

Bu sloganla besbelli bir taşla birkaç kuş vurmak hedefleniyor.

Hem Terörle Mücadele Yasası’nın çeşitli hükümleri kapsamında yargılandıkları ya da mahkûm edildikleri için af kapsamına alınmayan siyasiler, gazeteciler, bilim insanları ve diğer muhalifler teröristlikle suçlanmış oluyorlar.

Hatta Saray yönetimi, iktidar ve broşürleri onları PKK’li olarak yaftalıyor.

Hem de bu ayrımcılığa karşı çıkıp infazda adalet talep eden HDP’liler de PKK’liler için af istiyormuş gibi ilan ediliyor.

Son olarak da CHP de bu adaletsizliğe karşı çıkmak durumunda kaldığı için PKK destekçisi, PKK’li tutsakların affedilmesini isteyen terör yandaşı olarak suçlanıyor.

Sonuçta korona salgını nedeniyle cezaevinde kalanların ölüme mahkûm edileceği bu insanlık dışı ayrımcı infaz yasasını açıktan savunamadıkları için bu yola başvuruyorlar.

"Aftan, infaz indiriminden yararlandırılmayanlar yani içerde kalanların, özellikle siyasiler, gazeteciler vb. düşünce suçluları(!)nın alayı teröristtir. Hatta PKK’lidir. Onları savunmak da PKK’yi savunmakla eş değerdir" diyorlar.

Tabii bu laflara, sloganlara artık milletin karnı tok. CHP’liler bile artık bu suçlamaları, yakıştırmaları ciddiye almıyor.

Sabah’taki haberin girişine bir bakın, nasıl bir tezgâh peşinde olduklarını anlayacaksınız.

"Ceza infaz yasası görüşmesinde HDP ve CHP'den skandal protesto! PKK'lı teröristlere af istediler... HDP'nin eylemine CHP sıralarından hiçbir tepki gelmediği gibi yine hükümeti eleştirdiler. CHP hükümeti eleştirmekle kalmadı HDP'nin istediği gibi kapsamın genişlemesini istedi. Teröristlere af isteyen HDP'ye, Atatürk'ün kurucusu olduğu CHP de destek verdi. Meclis geleneğini hiçe sayan protestolarda HDP'li vekillerin dövizler açtığı görüldü.

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan'ın, "Cesur olun, ittifakı duyuralım" sözlerinin ardından HDP ile daha fazla görüntü vermeye başlayan CHP, dün de ortağını yalnız bırakmadı."

Haberde daha sonra CHP Grup Başkan Vekili Bülent Tezcan’ın konuşması HDP’nin, yani terörizmle ittifakın(!) bir belgesi olarak veriliyor.

Tezcan’ın konuşması özetle şöyle:

"Bunun özel af olduğunu herkes biliyor, ancak ısrarla 'af değil infaz düzenlemesi' deniyor. Bize yutturmaya çalışıyorsunuz. Siyasi mahpusları affetmeyen, cezaevinde koronadan ölsün, nerede ölürse ölsün diyen bir anlayış, tecavüzcü, çete kuran kim varsa bunları rahatça dışarı çıkarmanın derdinde."

KİMİLERİNE GÖRE KULP OLAYI BİR LÜTUF SAYILABİLİR

Tezcan iktidarın bu özel af yasası ile neyin peşinde olduğunu açıkça belirtiyor.

Terörizm yakıştırması, PKK suçlamaları artık bayatlamış, hükmü kalmamış ifadeler.

Normalde Saray’ın habercilerinin, yazarlarının bu afaki yakıştırmalarının hiçbir değeri ve karşılığı yok.

Ama tam da bu sırada Kulp’ta cereyan eden böyle bir katliam, iktidarın, "Teröristlere, PKK’lilere af yok, CHP de zaten teröristleri, PKK’lileri destekliyor" söylemine haklılık kazandırmak için kullanılmaz mı?

Kimileri bu tesadüfe, ‘Tanrının yeni bir lütfu’ diyebilir.

Ve yapılan resmi açıklamalara bakılırsa iktidar, bu olayı kullanarak kendisine siyasi tutsakların niçin af dışında tutulduklarına ilişkin yeni bir gerekçe daha yaratmaya çalışacak gibi görünüyor.

Netice olarak, zindanlarda haksız ve hukuksuz bir şekilde rehin tutulan, başta siyasiler olmak üzere tüm tutsakların salgın tehdidi altındaki özgürlük beklentileri ile böyle bir olay arasında ilişki kurmanın hastalıklı bir yaklaşım olacağı açık.

Siyasi tutsakların Terörle Mücadele Yasası’nın hukuku, insan haklarını hiçe sayan maddeleri ile yargılanırken teröristlikle suçlanarak af ve indirim hükümlerinin dışında bırakılması kabul edilemez.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Koray Düzgören Arşivi