Fehim Işık
Referandumun kazananı Kürtler
Referandumda oylar kullanıldı.
Daha çok konuşulacak, çok tartışılacak bir referandum ile karşı karşıya olduğumuz açık.
En başta şunu diyelim. An itibariyle yani 16 Nisan’da saat 20.00 itibariyle AA’nın oranları üzerinden Evet’ler yüzde 51.30, Hayır’lar yüzde 48.70 görünse de belki en önemli işaretlerden biri Kürt seçmenlerin, özellikle de çatışmaların yoğun yaşandığı, kayyumlarla halk iradesinin gaspedildiği şehir ve kasabalardan çıkan sonuçlar olacak, gibi.
Kürt seçmenlerin tutumunu değerlendirmeden önce referandumun meşruiyetine kısaca değinmekte yarar var.
Bunca baskı, zorbalık, hile, sahtekarlık üzerinden yaşanan ve devletin ajansına göre o da ancak sınırda kazanılan bir referandumun zerre meşruiyeti yoktur ve sakın ola ki hükümet veya ortakları, bunu kendilerine bir başarı saymasınlar. Devlet gücünü kullanan Erdoğan, tüm hukuku da ayaklar altına alarak zaten anti-demokratik olan ve sürekli sorun üreten bir sistemi, bu kez bir o kadar gayri meşru yöntemlerle kendi tekçi egemenliğindeki bir sisteme dönüştürmek istiyor.
Erdoğan’ın bunu, manüplatif oy oranları ile sağlaması mümkün değil. Eğer bu durum değişmez, seçim hileleriyle, manüplasyonlarla kazanılan bir referandum ile zaten hastalıklı olan bu sistem tekçiliğe terkedilirse Türkiye’nin gelecek günlerinin bugünden daha karanlık olacağını şimdiden söyleyebiliriz.
Bu bir yana. Önümüzdeki günler hiç kuşku yok durumu daha iyi anlamamıza fırsat verecektir.
Gelelim Kürtlerin referandumdaki tutumuna.
Büyük bir iddiaydı. Kürtler yüzünü Evet’e dönecek, deniyordu. Hatta Melih Gökçek öyle erkenci davrandı ki sıkılmadan Kürt kentlerindeki Evet’i yüzde 70’lerde gösterdi. Bu aceleciliğe Gazeteci Can Dündar’da soyundu. Attığı bir twitle Doğu’nun Evet’i, Batı’nın Hayır’ı tercih ettiğini, sonucu İstanbul’un belirleyeceğini söyledi. Doğu’dan kastının Kürtler olduğu çok açık.
Peki, tablo öyle mi gösteriyor.
Sonuçlar net değil ama an itibariyle bazı belirgin kent ve kasabaların oy oranlarını, özellikle de çatışmaların yoğun yaşandığı yerlerdeki insanların, yani Kürtlerin tercihlerini yazalım.
Şırnak, yüzde 71,3 Hayır, yüzde 28.70 Evet.
Diyarbakır, yüzde 67,50 Hayır, yüzde 32,50 Evet.
Sur yüzde 64.9 Hayır, yüzde 35.1 Evet
Lice yüzde 85.7 Hayır, yüzde 14.30 Evet
İdil yüzde 67 Hayır, yüzde 32.86 Evet.
Cizre yüzde 80 Hayır, yüzde 20 Evet.
Silopi yüzde 74.38 Hayır, yüzde 25.62 Evet.
Beytüşşebap yüzde 65 Hayır, yüzde 35 Evet.
Güçlükonak, yüzde 72 Hayır, yüzde 28 Evet.
Uludere, yüzde 70.40 Hayır, 29.60 Evet.
Mardin yüzde 59 Hayır, yüzde 41 Evet.
Nusaybin yüzde 79 Hayır, yüzde 21 Evet.
Bu kentlerin ve kasabaların bir kısmında dışardan gelen ve oyunu bu kentlerde kullanan, sayıca pek de az olmayan kamu görevlilerinin oranını da ekleyip durumu değerlendirdiğimizde görürüz ki Kürtlerin, özellikle en büyük baskıyı yaşayan kentlerin tutumu çok açık...
Kürtler, her türlü baskı ve zorbalığa rağmen Erdoğan’a Na, yani Hayır dedi...
Bir başka durum da referandum çalışmalarının başladığı dönemde ablukaya alınan yasaklı köylerdeki halkın tercihi.
Yani binlerce asker ve polisle abluka altına alıp korkunç işkencelerle insanları perişan ettikleri Kürtlerin tercihi...
Örneğin Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı Koruköy ile Talatê köylerinde seçmenler Hayır dedi. Bu köylerden Güvenli, Heybeli, Karaca, Büyükkardeş, Küçükkardeş, Doğanlı, Çalı, Kuyular ve Koruköy mahallesindeki sandıklar, Dallıağaç mahallesine taşınmıştı. Dokuz gün sokağa çıkma yasağının sürdüğü ve 6 evin yerle bir edilerek askeri karargah olarak kullanıldığı Talatê köyünde 146 seçmenin 143’ü oyunu Hayır’dan yana kullandı. Koruköy’de ise 163 Hayır, 7 Evet oyu çıktı.
Buyrun, binlerce askerin abluka altına aldığı köylerde bile halk baskıya, zulme, zorbalığa Hayır dedi.
Referandumun kazananı mı?
Çok açık; Kürtler.
Bir kez daha gür bir sesle zulme ve zorbalığa Hayır dediler.
Bu, tekçi zorbalığa Hayır diyen Akdeniz ve Ege kentlerine haksızlık anlamına gelmez elbette. Ancak kabul edelim ki Kürt kentleri ile Akdeniz ve Ege kıyılarındaki kentlerin yaşadıkları aynı değildi. Kürtlerin Hayır demesi zordu, bedeli ağırdı, buna rağmen her bedeli göze alıp Hayır dediler.