Mühdan Sağlam
Rusya, Carlsberg ve Danone’ye neden el koydu?
Rusya, geçtiğimiz hafta yayınlanan bir başkanlık kararnamesiyle Rusya’dan çıkacağını duyuran Danone ve Carlsberg Baltika’ya kayyım atadı. Nisan ayındaysa benzer bir yöntem Uniper ve Fantom için izlenmiş, bu şirketlere kayyım kontrolüne girmişti.
Bu atamalarda seçilen isimler, tepeden atamanın yöntemi, Ukrayna savaşıyla beraber Rusya’nın sistem dışına itilme girişimleri dikkate alındığında Rusya’nın yolu konusunda önemli ipuçları sunuyor. Bu yazıda Rusya’nın el koyma operasyonlarına neden olan faktörler ve Rusya kapitalizm ile küresel sistem arasındaki ilişkiye mercek tutulacaktır.
RUSYA’DA NE OLUYOR?
Rusya haber ajansları, 17 Temmuz’da Fransa’nın Danone ve Danimarka’nın Rusya’daki şirketi Carlsberg Baltika’nın başkanlık kararnamesiyle Rusya Federal Mülk(iyet) Yönetim Ajansı’na (RFMYA) geçtiğini, yani el konulduğunu duyurdu.
El koymaya dayanak sağlayan 25 Nisan’da yayınlanan bir kararname. Kararname, dost olmayan ülkelerin Rusya şirketlerine el koyması veya tehdit etmesi nedeniyle bu ülkelerin şirketlerine el konulmasına izin veriyor. Rusya’da sayıları azalsa da yabancı şirketlerin bir kısmı hala faaliyet gösteriyor. Ancak el koymaya konu olan Danone ve Carlsberg Baltika Rusya pazarından çıkmaya hazırlanıyordu. Çıkış için de ayrı bir prosedür izleniyor. İlk olarak şirketin piyasa değerinin yarısı kadar bir ödeme yapılıyor, bunun yanında şirketin 1-3 yıllık gelirinin yüzde 10’unu vergi olarak ödemesi isteniyor. Her iki şirket de hazırlık içinde olmakla beraber Rusya’dan çıkmamışlardı. Carlsberg yaptığı açıklamada bu el koyma ve atama konusunda kendilerine bilgi verilmediğini söyledi.
Şirketlere kayyım ataması kadar, bu görev için seçilen isimler de bir hayli ilginç. Danone’nin başına Çeçenistan Tarım Bakanı ve Kadirov’un yeğeni Yakub Zakirev atandı. Carlsberg için seçilen isimse Taimuraz Bolloyev. Bolloyev, 2000 ve 2004’te Putin’in başkanlık kampanyasında çalıştı, 1991-2004 arasında Baltika’nın başında yer aldı. Rusya Ordusu’na kıyafet sağlayan bir firmanın başkanlığını yapmıştı.
Bu iki örnek son günlerde gündem de olsa aslında nisan ayında bunun öncüleri yaşandı. Rusya elektrik sektöründeki iki yabancı firma, Almanya’nın Uniper ve Finlandiya’nın Fantom şirketine el koydu. Şirketlerin başına Rusya’nın en büyük petrol şirketi Rosneft’ten yöneticiler atandı.
RUSYA AVRUPA’YA CEVAP VERİYOR
Ukrayna savaşıyla beraber Rusya SWIFT sisteminden çıkarılmak dahil ciddi yaptırımlara uğradı. Pek çok firma ülkeden çıktı ya da yatırımlarını çekti. Dahası ve önemlisi Rusya Merkez Bankası’nın Avrupa’da bulunan yaklaşık 300 milyar doları ve oligarklara ait 20 milyar dolar donduruldu. Almanya, Rosneft ve Gazprom’un Almanya’daki alt şirketlerine el koydu. Rosneft’in Rosneft Deutschland GmbH (RDG) ve RN Refining & Marketing GmbH (RNRM) el konulurken PCK Schwedt, MiRo ve Bayernoil rafinerlerindeki hisseleri de benzer akıbeti paylaştı. Aynı durum Gazprom Germania için de yaşandı.
Benzer bir süreci Fransa da izledi. Fransa, gemilerden oligarkların varlıklarına kadar olan pek çok varlığı dondurdu. Benzer adımları ABD ve diğer ülkeler de attı. Dahası Rusya’nın DTÖ’den çıkarılması gibi adımların atılması da gündeme geldi. Pek çok şirkete Rusya ile ilişkilerini sonlandırma, Rusya’daki varlıklarını satmaları için yakın markaj uygulandı. Avrupa ve ABD bir bütün olarak Rusya’yı sistemin dışına itmeye çalıştı, çalışıyor. Rusya ekonomisinde çöküşü hazırlamak bu açından öncelikliydi.
Yaptırımların yanı sıra dondurulan ve iade edilmeyen Rusya Merkez Bankası (RMB) rezervinin Ukrayna’ya, onarım için verilmesi gündemde. Oligarkların varlıkları bir tarafa bir merkez bankasının rezervlerini bu şekilde dondurmak başlı başına kapitalizmin kendi işleyişine dönük sorunlara neden oluyor. 2008 ve 2014 krizlerinde RMB’nin rezervlerinin ekonominin toparlanmasındaki rolü gözetilip Rusya’nın bu yolla çökebileceği, en azından zora düşeceği fikri yaygındı ve buna uyuldu. İşte kararnameye konu olan kayyım atamaları bu stratejiye bir cevap. Bu karşılıklı “göze göz, dişe diş” stratejisi kapitalist sistem ve Rusya’da yerleşik model hakkında önemli çıkarımlar sunuyor. Peki Rusya nasıl bir kapitalist modele sahip?
RUSYA’NIN YOLU: OTORİTER KAPİTALİZM
Rusya’da yerleşik hale gelen ekonomi modeli, yaygın biçimde otoriter kapitalizm olarak tanımlanıyor. Kısaca otoriter kapitalizmde, kapitalist birikimin oluşması ve sürdürülmesinde devlet yürütücü bir rol üstlenir. Ekonomi kararların uygulanmasında devlet resmi ve gayri resmi yollarla piyasayla ilişki kurar. Öncelikli alan ve stratejik alanlar şemsiyesi altında alınan sektör veya kurumlarda devlet mülkiyeti sürer veya kamulaştırma yapılır. Sadakat bağı üzerinden bazı isim ve grupların teşvik, vergi affı faydalanması sağlanırken itaat bağı kurmayanlar polis, yargı, el koyma gibi pratiklerle cezalandırılır. Bazı piyasa aktörleriyle iç ve dış politika iş birliği yapılır.
Bu modelde güç küçük bir elit grubun elindedir. Sermaye birikimi hiyerarşiye bağlanır, ekonomik rantı yüksek sektörlerin ön plana çıkması sağlanır. Neoliberal modelden farklı olarak, devlet şartsız bir serbestleşme izlemez, düzenlemeyi koşullarına ve çıkarına göre dizayn eder. Bununla beraber hukuki açıdan özellikle ortak proje ve yabancı firma iş birliğinde uluslararası tahkim kabul edilir, özel mülkiyet garanti altındadır, ancak sapmaları vardır. Küresel sisteme ciddi bir meydana okumaktan ziyade kendi özgüllükleri üzerinde sistemle uzlaşma hakimdir. Örneğin DTÖ, DB gibi kurumlarla çalıştığı gibi BRICS gibi alternatiflere de kapı açılır, rezerv birimi olarak dolar kullanılır.
Rusya’da uygulanan bu modele otoriter kapitalizm denmesinin nedeniyse siyasi yapıyla alakalı. Yönetim açısından demokrasi öncelikli değil, bununla beraber düzenli biçimde seçimler yapılır. Çok partili bir hayat vardır. Ancak sistemde baskın bir parti yer alır (Birleşik Rusya Partisi). Baskın parti ekonomik, idari ve sosyal olarak devlet kaynaklarına hakim olduğu için aslında seçim yarışı eşitsizdir, yapılan her seçimde ilk parti olarak gelir (2001-günümüzde BRP hep iktidar partisi olarak Duma’da yer alıyor. Siyasi bu yapıysa rekabetçi otoriterlik olarak tanımlanıyor.
KAPİTALİZMDE VE RUSYA KAPİTALİZMİNDE KOPUŞ VE SÜREKLİLİK
Rusya’nın kapitalizmde 2000-2023 arasında kamulaştırmalar, özelleştirmeler yapıldı. Yukos’a el konulması sonrasında gelen ciddi ve sert eleştiriler uyarınca kamulaştırma küresel standartlara uygun hale getirildi. Kriz dönemlerinde DB, EBRD gibi kurumlarla ortak projeler yapıldı ve Rusya 2012’de DTÖ’ye üye oldu. Kırım’ın ilhak ettiğinde G8’den çıkarıldı. Ukrayna’yı işgali ve durumun Batı Rusya savaşına dönüşmesiyle kapitalizmde her iki taraf için de ciddi sapmalar oldu.
Özellikle RMB’nin rezervlerinin dondurulması hatta Ukrayna için harcanma planı Körfez başta olmak üzere pek çok ülkenin rezervlerinin yeni merkezlere yönlendirme gayretini tetikledi. Örneğin Yemen Savaşı nedeniyle Suudi Arabistan ve BAE’nin varlıkları dondurulmadı, ABD’nin Irak işgalinde böyle bir adım atılmadı, ancak Rusya için atıldı. Kural dışı sınır ihlalleri ve keyfiyet sadece Rusya’nın değil, içinde bulunduğu küresel sisteminde sapmalarının olduğunu gösteriyor. Örneğin özel mülkiyetin garanti altına alınması ilkesine her iki tarafta riayet etmemeye başladı.
Öte yandan Rusya kapitalizmi açısından savaşa rağmen devam eden bazı süreklilikler var. Örneğin iktidara yakın olan isimlerin servetleri savaş döneminde de arttı. İşleri ciddi biçimde baltalanmadı, birkaçı hariç Rusya halkından çaldıkları varlıkları hala duruyor. Savaş nedeniyle Wagner’den askeriyeye yemek, kıyafet sağlayan şirketler zenginleşirken el konulan şirketlere atanan kayyımlar sadakat bağına dayanan zenginleşmenin Rusya’da sürdüğünü gösteriyor. Rusya’da yakın halkada yer alanlar bu şirketleri yok pahasına almak için özelleştirme sürecine girecek, hatta bunun için devlet bankalarından krediler alacak.
Özetlemek gerekirse, Ukrayna savaşı küresel kapitalist sistemdeki keyfiyeti ve ekonomi siyaset ilişkisini gösterirken, Rusya sistemdeki sapmayı kendi modelini esnetmeyle gösterdi. Öyle ki bu yabancı şirketlere el koyamaya kadar uzandı, ki Rusya’nın şirketlerine de el konuldu. Ancak içeride kendi modeline sadık kaldı ve yine bir avuç bürokrat ve oligarkı zengin edecek şekilde süreci yönetti, yani içerde modelinde sapmaya gitmedi. Bununla beraber, gördüğümüz ne küresel kapitalist sisteme olan güven ne de Rusya’nın sistemle kurduğu bağ, Şubat 2022 öncesiyle aynı değil,
Mühdan Sağlam: Doktorasını Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda “Rusya Federasyonu’nun ve Rus Dış Politikasının Dönüşümünde Enerjinin Rolü” başlıklı teziyle 2021’de tamamladı. 2014-2017 arasında AA Energy Terminal’de enerji analistliği yaptı. 2018-2021 arasında Gazete Duvar’da dış politika/ekonomi, enerji analisti ve köşe yazarı olarak çalıştı. Enerji şirketleri devlet ilişkisi, Rusya enerji politikası, enerji ekonomi politiği, ekonomi politik temel ilgi alanıdır. Bu alanda pek çok makalesi, uluslararası yayını vardır. 7 Şubat 2017’de çıkan 286 KHK ile Barış için Akademisyenler: Bu Suça Ortak Olmayacağız isimli bildiriyi imzaladığı için üniversitedeki görevinden ihraç edilmiştir. Gazprom Rusya’sı: Rusya’da Devletin Dönüşümü isimli kitabın yazarıdır.