Fehim Işık
Selvi bunu hep yapıyor!
Fehim IŞIK
Abdülkadir Selvi, 1, 2, 3 diye maddeleyerek yazdığı yazılarda hep yol haritası verir. Onun bu tür yazıları çözüm sürecinin ilk dönemlerinde de, sonraki gelişmelerde de hep vardı.
O bu tür yazılarla aslında bir analiz yapmıyor, kendisine söyleneni aktarıyor. Yani vazifesi bu.
Bu anlamıyla Selvi’yi okumak, aslında neyin olacağını değil neyin olmayacağını ya da hükümetin neyi sınamak istediğini anlamak, görmek içindir, desek daha yerinde olur.
Çözüm sürecinde dediklerinin hiçbiri çıkmadı.
O "Her şey yolunda" dediğinde en sert tartışmalar, "İşler çıkmaza giriyor" dediğinde ise normalizasyon yaşandı, çoğu kez. Kendi yazdıklarının tersi realize olunca da Selvi yazdıklarıyla kalakaldı.
Selvi’nin doğrulanan tek yazısı var; o da HDP’li vekillerin tutuklanacağını belirttiği yazısı. Ona fısıldayanlar, "HDP’liler tutuklanacak" dediklerinde doğruyu fısıldamışlar.
Bu durum, Selvi’ye fısıldayanlar açısından anlaşılır bir durum tabi. Selvi aracılığı ile tepki ölçümü yaptılar, konjonktürün kendilerince uygun olduğunu görünce de HDP’lileri teker teker tutuklamaya başladılar.
Görünen o, Selvi’nin bu vazifesi sürüyor.
Daha bir müddet önce "Yeni bir çözüm sürecinin içinde HDP bir daha olmayacak. HDP’nin sürece dahil olması için PKK’ye bakışını değiştirmesi gerekir" tadında birşeyler yazmıştı. Şimdilerde yeni bir sınamaya girmiş olacaklar ki bunun ön hazırlığını, yine Abdülkadir Selvi’ye yaptırıyorlar. Büyük olasılıkla da Selvi’nin yazısından sonra bir anket şirketine sipariş verip ‘ölçüm’ yaptırırlar; bu sonuçlara göre de Selvi’ye yeni bir yazı yazdırılır, bir şeyleri yeniden maddelemesi istenebilir.
Doğrusu bu işi yapmak için Selvi’den iyisini de bulamazlar.
Başkalarına bu vazifeyi verdiklerinde onlar kendi yorumlarını da katıyor. Selvi’de yorum yok. Kendine söyleneni direkt maddelendiriyor, adeta hükümetin, Cumhurbaşkanı’nın anket sorularını önceden hazırlıyor.
Selvi’nin yaptığı elbet gazetecilik, yorumculuk değil. Ancak işi gazetecilik ve siyaset olanların, yaşananları merak edenlerin, söylenenleri yorumlayabilmesi ya da farklı parçaları bütünleştirerek bir senteze ulaşması için Allah var, Selvi gibileri de lazım.
Yine hatırlatmakta yarar var, bu "lazım" kavramı, Selvi’nin yazdıklarını değil hükümetin aklından geçen farklı alternatifleri değerlendirip bir sentez çıkarmak için gereklidir.
Peki, Selvi üzerinden birden bire neden HDP’ye göz kırpıldı, ona da bakmakta yarar var.
Erdoğan birgün sonra ABD Başkanı Trump ile görüşüyor. Trump’ın politikalarında ciddi bir değişikliğe gitmeyeceği, daha çok Erdoğan’ı ABD çizgisine çekme yönünde bir yaklaşım sergileyeceği çok açık. Bu da –eğer yeni bir maceraya girmeyi gözü kesmiyorsa– Erdoğan’ın en azından Suriye’ye dönük Kürt siyasetini yeniden gözden geçirmesini gerektirir. Hazır HDP içinden de diyalog çağrıları varken, o zaman yönetenler katında –elbet Erdoğan’ın bilgisi dahilinde– "neden olmasın" modunda düşününlerin böylesi bir yaklaşımı sınamak isteyecekleri neden düşünülmesin?
Tabi, Erdoğan’ın katında belki böyle bir değişiklik hiç olmayacak, olsa da birden bire olmayacak, belki de gücü yettiğine inanan Erdoğan kendisi açısından en karlı olacağı zamanı belirleyecek. Ama bu Erdoğan’ın, alternatiflerini Selvigiller üzerinden test etmeyeceği anlamına da gelmez.
İşte Selvi, bu "neden olmasın" modundakilerin ön bildiricisi, test cihazı oldu, oluyor...
Geçmişte de yaptığı buydu, şimdi de yaptığı bu.