İşxan Miroyev
Suriye üçgeni
11 Temuz'da Kremlin'de Rusya Devlet Başkanı Putin ve İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu arasında görüşme gerçekleşti.
Israil Başbakanı önce Rusya’yı Dünya Kupası'nda sergilediği başarılı performanstan dolayı tebrik etti sonra da kendi hükümetinin ülkesinin sınırlarını ihlal girişimlerine karşı koyacağını açıkladı.
Hatırlatalım ki bu, bir yıl içerisindeki üçüncü görüşmeydi. İsrailli Başbakan diplomatik anlam taşıyan etkinliklere de katılmayı ihmal etmiyor. Mayıs ayında Moskova’da İkinci Dünya Savaşı zaferi kutlama etkinlikleri çerçevesinde geçen "Ölümsüz tabur" yürüyüşüne onur misafiri olarak katılmıştı.
Bu yürüyüş esnasında Netanyahu Yahudi asılı Kızıl Ordu savaşçısının fotoğrafını taşımıştı, yakasına ise Georgi kurdelesi bağlamıştı. Uzun yıllardır hiçbir Batılı siyasetçi Moskova’da yapılan İkinci Dünya Savaşı'nın zafer kutlamasına katılmaya cesaret etmemişti hele bir de yakasında Ukrayna’da yasaklanan kurdeleyle.
Peki niye Netanyahu, bir devlet başkanı ve Tahran'ın müttefiki olan Vladimir Putin'in kendisini manipüle etmesine müsaade ediyor ve komşu ülkeye saldırıyor?
Politik dikkatsizlik olarak görünen şey aslında bir stratejidir ve Netanyahu'nun Moskova ziyaretleri bunun bir parçasıdır. Israil’in hamiliği görevini gören ABD’nin Ortadoğu’yu gözardı ettiği bir süreçte Kudüs yeni ortaklar aramakta.
Kremlin'e İran'ın İsrail için varoluşsal bir tehdit olduğunu gösterme çabasındadır. Mayıs ayındaki ziyaretinde Netanyahu İran'ı faşist Almanya’ya benzetti ve holokostun (Yahudi jenosidi) üstünden 73 yıl geçtikten sonra İsrail’i yok etmek istediğini söyledi.
Netanyahu İkinci Dünya Savaşı'ndaki Rusya’nın kayıplarından söz ederken şimdiki zamanı düşünüyor. Bu Kremlin'e İran'ı dizginleme çağrısında bulunmaktır.
Tabi ki Netanyahu V. Putin’i İran anlaşmasından vazgeçtiremez ama İran'ın Suriye’deki varlığına karşı rahat hareket etme imkanı elde ediyor. Kaç yıldır Moskova İsrail’in Suriye’deki Suriye ve İran üslerini vurmasına göz yumuyor.
İsrail kendi sınırlarındaki İran askeri varlığını kabul etmemektedir. Bu sorun giderek daha da büyümekte, yakın zamanda Esad tekrar İsrail sınırında bulunan Golan tepelerindeki Deraa'yı kontrol altına alabilir.
Esad’ın iktidarı güvenlikte olduğu için Moskova bundan sonra İran ordusunun Suriye’de olmasına karşı ama Moskova’nın Tahran üzerindeki etkisi sınırlı. Israil’in istediği Suriye’den çıkma ki bu Iranın bölgedeki stratejik pozisyonunu kaybetmesi demektir. Moskova bunu Tahran'dan talep edemez.
İran'ın desteklediği Şii güçler katılmaksızın gerçekleşen Deraa ve Kunteyra askeri operasyonları sayesinde Rusya Esad’a İran'ın yardımı olmadan da Suriye topraklarının özgürleştirmesinin mümkün olduğunu ispatladı. İsrail bu durumu kullanabilir.
Bu görüşme İsrail’in Esad’ın iktidarda kalmasını kabul ettiğini ama bundan kaynaklı ortaya çıkacak olumsuz faktörleri en aza indirmek niyetinde olduğunu gösteriyor.
Savaş sonrasındaki Suriye’de İsrail çok fazla cephede mücadele edecek. Bunlardan birisi de Moskova cephesi ki bu cephede Moskova, Şam ve müttefikleri arasındaki görüş ayrılıklarını kullanmak ister, Gerçi geçen süreç bunun pek de sonuç alıcı olmadığını kanıtladı.
İronik olan şudur ki İsrail Şam’ın bu evrede başarı kazandığını anlıyor ve askeri yolla elde edemediğini böyle elde edemeyeceğinin bilincinde. Suriye rejiminin tavrını değiştiremeyeceğini anlamıştır. İsrail’in askeri yolla bir yere varmanın sınırlı olduğunun anladığının ispatı ise Netanyahu'nun, bazı İsraili politikacıların ve istihbaratının sık sık Moskova’yı ziyaret etmesidir. Böylelikle Rusyalı dostu aracılığıyla bir şeyler elde etme çabasındalar.