'Tıpış tıpış uygulayacaklar'

AİHM kararı sadece Demirtaş’ı değil; dokunulmazlıkları kaldırılan CHP’lilerden kayyım atanan belediyelere kadar tüm anti demokratik uygulamaları kapsıyor.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, önceki gün bir grup gazeteciyle sohbet toplantısı yaptı. Toplantının gündemi malum hukuksuzluklardı…

Ben de Kılıçdaroğlu’na, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesi’nin Selahattin Demirtaş hakkında verdiği kararı anımsattım. Kararın çok açık ve net olmasına karşın iktidarın "kararı uygulamayacağız" konusundaki inadını…

Kılıçdaroğlu, AİHM kararı için "Tıpış tıpış uygulayacaklar" dedi.

Şöyle devam etti:

"Bu kararı uygulamak zorundalar."

Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararını uygulamak dışında hiçbir seçeneği yok. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 46. Maddesi ile Mahkeme kararlarını uygulamayı taahhüt ediyor, dahası AKP kendi döneminde Anayasa’nın 90. Maddesinde yaptığı değişiklikle uluslararası mahkeme kararlarını iç hukuk eşitleyerek, kendini bağlıyor. Avrupa Konseyi’nin ısrarlı takibi sonucunda Azerbaycan’ın AİHM kararını uygulamak zorunda kaldığı örneği de ortada.

Ama hangi Anayasa maddesi, uluslararası sözleşme ve daha önceki pratikler ortaya konulursa konulsun, AİHM’in 151 sayfalık gerekçeli kararını okuyunca iktidarın bu işin içinden nasıl çıkacağı konusunda soru işaretlerim oluştu. Zira bu karar sonuç bölümünde "Demirtaş’ı derhal serbest bırakın" dese de kararın tümü siyasi iktidara son 5 yıldaki tüm hukuksuz uygulamalardan dönmesini dayatıyor.

Nasıl mı?

AİHM Büyük Dairesi’nin gerekçeli kararı AKP’nin HDP’nin büyük bir başarı elde ettiği 7 Haziran 2015 seçimlerinden ardından son 5 yılda siyasi iktidarın MHP ile ortaklaşıp uyguladığı tüm baskıcı politikalarının ne kadar hukuksuz olduğunu açık seçik ortaya koyuyor.

Önce Demirtaş hakkındaki bölüm:

AİHM kararında, HDP’li Demirtaş hakkındaki sürecin 2015 yılının Temmuz ayında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, "HDP Lideri bunun bedelini ödeyecek" açıklamasının ardından başladığına dikkat çekiliyor.

Bu konuşmanın ardından yargı harekete geçiyor ve Kobane sürecini gerekçe göstererek Demirtaş hakkındaki hukuki süreci başlatıyor. AİHM gerekçeli kararında, Kobane ile ilgili gelişmeler konusunda Türkiye’nin hassasiyetini gözettiğini söylüyor ama söz konusu şiddet eylemlerinin sadece HDP’nin attığı sosyal medya mesajlarıyla açıklanamayacağının da altını çiziyor. Sosyal medya mesajlarını Türkiye’nin üçüncü büyük siyasi partisinin siyasi faaliyetleri kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirtiyor.

Yerel mahkemelerin Demirtaş hakkında açılan Kobane eylemlerine ilişkin soruşturma süreçlerini irdeliyor AİHM, bu sosyal medya mesajlarından başka bir delil bulunamadığını, bu mesajlarla eylemler arasında direk bağlantı kurulamayacağını, Türkiye yargısının diğer davalarda yaptığı gibi örgüt üyeliği suçlamasını çok geniş yorumladığını ve makul şüphe olmadan Demirtaş’ı tutukladığını net bir şekilde söylüyor. AİHM Büyük Dairesi, mahkemelerin aslında Demirtaş’ın Kobane konusunda ne yaptığıyla ilgilenmediğini sadece Cumhurbaşkanının talimatıyla onu içeride tutmak için çabaladığını söylüyor.

AİHM’in Türkiye’ye verdiği en ağır mahkumiyet olan 18. Maddenin ihlaline ilişkin karar da bu tespite dayanıyor. AİHM bu sürecin sonucu olarak, "Demirtaş’ın Hukuki değil siyasi nedenlerle tutuklu" olduğunu söylüyor.

AİHM’in Demirtaş’ın hukuki sürecine ilişkin en önemli kısmı bu; ama kararın en önemli tespiti bundan da öte…

AİHM 2015’i milat olarak aldığı son 5 yıllık süreçte Demirtaş’ın tutukluluğunun münferit bir olay olmadığına dikkat çekiyor. Bu davayı Demirtaş davası olmaktan çıkarıp tüm ülkeye mal eden de iktidarın elini kolunu bağlayan da işte bu tespitler.

AİHM, öncelikle dokunulmazlıkları kaldıran Anayasa değişikliğinin kötüye kullanıldığını tespit ediyor. AİHM, Anayasa değişikliği gerekçe gösterilerek vekillikleri düşürülen milletvekillerinin büyük bir çoğunluğunun yaptığı konuşmalar nedeniyle vekilliklerinin düşürüldüğünü tespit ediyor. Anayasa’nın kürsü dokunulmazlığını koruduğunu, Anayasa değişikliği ile kürsü dokunulmazlığının kaldırılmadığını belirtiyor ve vekilliklerin düşürülmesine bir şerh koyuyor!

Sadece bu mu?

Değil.

İktidara hangi vekillerin Anayasa 83’teki değişiklik kapsamına girdiğini soruyor. Gelen listede sadece HDP ve CHP var. MHP’den ise bir vekil var… "Neden AKP’den hiç vekil yok?" diyor, işte tam da bu sorudan yola çıkarak, Anayasa değişikliğinin sadece muhalefeti susturmak için kullanıldığı tespitini yapıyor.

Yani olay salt Demirtaş’ın bugün tutuklu olmasını aşıyor,

2015 seçimlerinde seçilen 59 milletvekilinin 54 HDP’li vekil ile 9 CHP’li vekilin dokunulmazlık dosyasının Anayasa 83 kapsamına sokulması da bu kararla tartışmalı hale geliyor.

Bununla da bitmiyor,

AİHM Demirtaş’ın tutuklanmasının münferit bir olay olmadığını, Cumhurbaşkanı'nın hedef gösterdiği Temmuz 2015 tarihli konuşmasının ardından HDP’li belediye başkanlarının tutuklandığını, HDP’li belediyelere kayyım atandığını, çok sayıda HDP üyesinin tutuklandığını belirtiyor,

"Tüm bu süreçler belirli bir örüntü izlemiştir" diyor.

Demirtaş’ın tutuklanmasından, Anayasa değişikliği ile muhalif milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasından tutun belediye başkanlarının tutuklanmasına kadar giden bu örüntünün hizmet ettiği tek şey ise Erdoğan’ın başkanlık hevesi!

AİHM kararında tüm bu anti demokratik hukuksuz uygulamalar için de "Amaç demokrasiyi aşağı çekmekti" denildi.

Mahkeme kararında, Demirtaş’ın tutukluluğuyla başlayan süreç için "tüm topluma, özgür demokratik tartışmanın kapsamını daraltan tehlikeli bir mesaj verilmiştir" tespiti yapılıyor.

AİHM kararı, Türkiye’nin AKP-MHP ortaklığıyla ülkeyi yönetmeye başladığı 5 yıllık süreçte yaşanan tüm olayların hukuksuzluğunun fotoğrafını çekmesi açısından çok önemli. O fotoğrafta, Demirtaş’ın tutukluluğunun münferit bir olay olmadığını aslında muhalefete yönelen tüm baskı politikalarının sadece görünen yüzü olduğu, asıl hedefin de tüm muhalefet olduğu, özgürlükler olduğu tespiti var.

O yüzden bu kararın hayata geçirilmesini istemek sadece Demirtaş’ın cezaevinden çıkmasını talep etmekle sınırlı tutulacak bir şey değil,

AİHM kararının uygulanmasını talep etmek iktidarı son 5 yılda Parlamento’da vekillikleri düşürmekten belediyelere hukuksuz bir şekilde kayyım atamaya kadar geniş çerçevede uyguladığı tüm politikalara da dur demek anlamına geliyor.

Evet bu karar "tıpış tıpış uygulanacak"

Ama muhalefet kararı tüm yönleriyle anlarsa sadece Demirtaş’ın serbest bırakılmasıyla değil demokrasiye vurulan kelepçenin açılması için de tıpış tıpış uygulanacak,

Bu karar Türkiye için bir dönüm noktası olabilecek.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Sibel Hürtaş Arşivi