Erol Katırcıoğlu
Toplumun ezilen kesimi: Sekülerler
Daha açık konuşalım. Bu CHP yönetimiyle seküler kesimin ezilme sürecinin önüne geçmek mümkün değildir. Nereden çıktı bu "seküler kesimin ezilme süreci" lafı da demeyin. 1923’de kurulmuş bu cumhuriyet, yalnızca yıkılan bir imparatorluğun kalıntılarının devletleşme hikayesi değildi. Bu cumhuriyet aynı zamanda bir imparatorluk mensubu olmaktan modern ve seküler bir ulus mensubu olmaya geçişin de mücadelesiydi. Cumhuriyetin kurucu babaları en azından biraz baskıyla, biraz yönlendirmeyle, biraz eğitimle önlerinde var olan bu ulus modelini hayata geçirmeye çalıştılar. Başarılı oldular mı diye sorarsanız, bana göre olamadılar. Çünkü ortada üzerine böyle bir devlet kurmayı mümkün kılacak tek bir ulus yerine farklı ulus özellikleri gösteren imparatorluk bakiyesi bir toplum vardı.
Cumhuriyetin kurucu babaları arzuladıkları böyle bir toplum ve devlet yaratamadılarsa da Batı normlarını ve değerlerini benimsemiş bir sosyal kimlik yaratmayı başardılar. Bu kimliğe "seküler kimlik" diyoruz. Bugün büyük ölçüde CHP’ye ya da kısmen MHP’ye oy ve gönül vermiş Kemalist ve ulusalcı kesimlerle, sol, sosyalist, liberal ve demokrat kesimleri de içine alan bu kimlik, esasında azınlık bir kimliktir.
Ne yazık ki eski düzende askerin de arkasında olmasından dolayı yaratılmış bulunan hegemonya, seküler kesimin kendini çoğunlukmuş gibi hissetmesine neden olmuştu. Oysa gerçek bu değildi ve 2002’den başlayarak oluşan AKP’nin karşı hegemonyası seküler egemen düzenin de değişimiyle sonuçlandı. Bu tarihten itibaren çeşitli kutuplaştırıcı siyasi taktiklerle AKP, etrafını konsolide ederek hemen her seçimi kazanan siyasi bir partiye dönüştü.
Bu değişim sürecinde seküler kesim toplumda azınlık olduğunu pek fark edemedi. Her ne kadar bu kesimin gençlerinin Gezi’de gösterdikleri tepki aslında bir çeşit uyanışın ruh halinin bir ifadesi olmuşsa da bu kesimin bir bütün olarak azınlık olduğunun farkına varması daha henüz gerçekleşmiş değildir. Bu nedenle de bugün CHP’deki siyasi kadrolar eski dönemin kadroları olarak bu yeni dönemin kodlarını okuyamadıkları gibi kendi tabanlarının önemli bir kesimini oluşturan kesimlerin yeni taleplerinin de farkında bile değiller.
Böyle bir durumda bugün itibariyle toplumun en ezilen kesimi seküler kesimdir. Bugün AKP hükümetinin politikaları cumhuriyetin yarattığı bu seküler kimliğin daha da ezilmesini "Ya asimile olarak bizim gibi olun, ya da çekip gidin" dercesine ezmektedir. CHP, bir parti olarak bunun farkında bile değildir. Her geçen gün, AKP’nin daha açık ifadeyle Erdoğan’ın çizdiği sınırlar içinde, toplumun taleplerinden kopuk, devletçi bir siyasetin içine yuvarlanmakta, lideri ise sürekli kendiyle çelişen pozisyonlar alarak, renksiz ve kokusuz bir siyaset yapmaktadır.
Ezilen seküler kesimin bu duruma son verebilmesi, başta CHP olmak üzere siyasete doğrudan müdahale etmesini gerektiriyor. Bu nedenle de bu kimliğin kendisinin bir azınlık olduğunu ve bugün İslami siyasetin rövanşist bir biçimde kendini ezdiğini ve yok etmek istediğini anlaması gerekiyor. Önündeki siyasetin ise bütün ezilenlerin özgürlük ve hak mücadelesini kapsayan ve kendisinin de böyle bir siyasetin taşıyıcısı olması gerektiğinin farkında olan bir siyaset olmalıdır. Bunun, göstermelik bir "adalet yürüyüşünden" fazla bir şey olduğu ise ortada...